Sınavlara çalışmaya son 24 gün kala, berberde geçen bir muhabbet...
Traş olmak için berbere gittiğimiz gün, Yakup arkadaşımıza denk geldik. Muhabbet açıldı, biraz sohbet ettik. Bir müddet sonra konu her zaman ki gibi Mehmetcan'ın çalıştığı yere geldi. Yakup bir şekilde bu baga takıldı ve fabrikanın şartlarını sormaya başladı.
Yakup: "Pazar günleri izin oluyor mu, yoksa mesai mi?"
Mehmetcan: "Abi, pazarları izin oluyor ama 3 haftada bir izin geliyor."
Yakup: "Neden, mesai mi oluyor?"
Mehmetcan: "Evet abi, gece vardiyası yorgun olduğu için direk izine giriyor, biz de mesai yapıyoruz."
Yakup: "Anladım. Peki maaş ne veriyor?"
Mehmetcan: "Valla abi maaş iyi. Mesela ben bu ay 32 bin TL alacağım. İlk giriş 25, benim maaş 27. Mesailerle birlikte 32 alacağım. Pazarlar %200. O yönden bizim fabrika çok iyi. Ama riskleri var. Şimdi biz hediyelik eşya ve çine para yapıyoruz. Bu hediyelik eşya ve demir paranın maddesi bobin halinde geliyor. Bu demir bobinleri vinçlerle taşıyoruz. Herkesin vinci var. Mal gelince vinçlerle kaldırıyorsun, alttan takip ederek malla beraber yerine götürüyorsun. Eğer götürken bir yere çarparsan haşırt dı bilek bord, Karacaahmet abi. Pamuk ya da silikon, ikisinden birini seçiyorsun."
Yakup: "Oğlum bir dur, cıvıma. Şurada ciddi bir şey konuşuyoruz."
Mehmetcan: "Ciddi diyorum abi. Valla hiç affı yok. Direk tahtalı köy. Bir de bu malları vinçle makineye getirdikten sonra el ile açıyorsun. Bazen demir ince oluyor. Demiri açıp makineye verirken demir bir anda sıçrayabiliyor. Mesela geçen ben açarken sıçradı, kaşım yarıldı."
Yakup: "Allah Allah! Oğlum, o zaman bu fabrika iyi değil."
Mehmetcan: "Ben bilmem abi. Ben bu ay 32 bin TL maaş alacağım. Fabrikayı sana anlattım, istersen aldırayım."
Yakup: "Öyle bir anlattın ki Mehmetcan, resmen gelme dedin anasını satayım."
Mehmetcan: "Yok abi, ne gelme diyeceğim. Al, arayayım müdürü, konuşayım. Ayıp ediyorsun yani."
Yakup: "Yok yok, kalsın. Ben iyiyim böyle, az da olsa kazanıyoruz."
"Tamam abi, sen bilirsin."
O sırada Oğuzhan’ın saçlarını yıkayan berber Selim, Oğuzhan’a nasıl keseyim diye sorar. Oğuzhan saç modelini anlatır. Berber Selim saç traşını yapmaya başlar. Saç traşını yaparken Oğuzhan’ı da muhabbete sokar.
Selim: "Oğuzhan, sen nerede çalışıyorsun?"
"Abi ben çalışmıyorum. Allah nasip ederse haftaya başlayacağım."
"Nereye?"
"Şu sanayinin başındaki ilaç fabrikasına ama taşören olarak girdim."
"Neden taşören girdin? Sen ilaçta çalışmıştın, kadrolu bulamadın mı?"
Oğuzhan: "Yok abi, üniversiteliyim diye hiçbir yer kadrolu almıyor, anasını satayım."
"Anladım. Kaç paraya başladın?"
Oğuzhan: "20 bin abi. Taşören diye fazla vermiyor."
O sıra muhabbete sıra bekleyen Emre katılır.
Emre: "Neden o kadar az bee? İlaç fabrikaları sağlam maaş veriyor diye biliyorum."
"Yok be abi. Ben başka bir ilaç fabrikasında iki sene daha çalıştım. İki sene sonunda bir bin TL bile zam alamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK SINAV NOTLARI
Fiksi RemajaBu kitap, hayatın getirdiği zorluklar ve kişisel gelişim üzerine derinlemesine bir keşif sunuyor. İlişkiler, dostluklar ve günlük yaşamın sınavları üzerinden, gençlerin karmaşık dünyasında nasıl yön bulduklarını ve olgunlaştıklarını anlatıyor. Her b...