Babamın işleri bana da bulaşınca kendimi korumak için savaşmak zorunda kalmıştım, neyse ki artık kendimi koruyabiliyordum.
Ormanın ortasında bana onu bırakmam için yalvaran adama baktım. Adam onun kafasına doğrulttuğum silaha bakıp yalvarıyordu. Beni küçük korumasız biri sanmış ve bana tenha bir yerde dokunmaya kalkmıştı. Kızıl-turuncu saçlarım esen soğuk rüzgar ile dalgalanırken titrek sesi ile konuştu. "Lütfen! Yalvarırım! Ne istiyorsun söyle!" dedi ve ağlamaya başladı. Tiksinmiş gibi bir ifade takınıp ona baktım. Kısık sesimle konuştum, "Ölmeni istiyorum." Dedim ve tetiğe yavaşça basıp kafasının parçalanmasını seyrettim. Daha sonra silahı kemerime koyup babamın adamlarından birini arayıp gelip beni almalarını söyledim.
Kimse etrafta yoktu, kafa dinlemek için geldiğim yerde neredeyse taciz ediliyordum. Hayatımdaki tek kuralım tetikte olmaktı. Her zaman. Araba görünce oraya doğru gittim. Adamlarımızdan Guilbert'i görünce kapıyı açtım ve arka koltuğa bindim. "Babamın yanına götür." Dediğimde kafasını salladı ve karanlık yolları aydınlatan tek şeyin loş sokak lambaları olduğu yerden çıkmak için arabayı sürmeye başladı. Sessizce giderken babam Guilbert'i aradı. Babamın sesini duymaya çalıştım. "Ah, Adeline'ı evinize bırakıyorum o zaman efendim." dediğinde tek kaşımı kaldırdım. "Guilbert, telefonu bana ver." dedim ve elinden aldım. Bir an bir şey diyecekmiş gibi gözüktü ama bir şey demedi. Babama yine birisini öldürdüğümü söylemem gerekiyordu. Bana kızacaktı, ama beynini havaya uçurduğum adam kaşınmıştı. "Baba. Neredesin?" dediğimde arkadan metal sesleri geldi ve babam kalın ve tok sesi ile konuştu. "Adeline? İşim var. Eve git."
"Baba! Yanına gelmem lazım." dediğimde sesim yalvarır gibi çıkmıştı. O karanlık lanet olası evde 1 saniye bile duramazdım. "Adeline. Eve gidiyorsun." dedi ve yüzüme kapattı. "Lanet olsun.." diye mırıldandıktan sonra Guilbert'a baktım. "Eve götür." motorum ile gidecektim. Çok garipti. Babamın ne iş yaptığını, ne ile ilgilendiğini bilmiyordum. Neden bu kadar zengindik? Babamı herkes tanıyordu? Herkes babama 'Akbaba' diye hitap ediyordu. Bana acıma duygumu nasıl köreltmem gerektiğini öğretmişti. Okula bile gitmemiştim. Araba durunca kapıyı açıp çıktım, Guilbert babama rapor verecekti bu yüzden eve girip orada biraz beklemem gerekiyordu.
5 dakika sonra bekledikten sora Guilbert gitmişti. Kapşonumu takıp garaja gittim. Babamın arabasına gps cihazı takmıştım. Evet. Aslında bunu hep yapıyordum, ama cesaretim olmamıştı. Sadece küçük bir göz atacaktım. Motorumu sürmeye başladım. Karanlık ıssız yollardan ormanların içinden geçerek. Babam asla şehirde yaşamamı istememişti, çünkü çok insan vardı. Motorumda gösteren konuma doğru ilerlediğimde terk edilmiş gibi gözüken bir binaya ulaştım. Gps burayı gösteriyordu ama kimse yoktu. Babamın arabasını göremiyordum. Binanın içindedir diye düşünüp motorumu bir yere koydum ve yavaşça binaya girdim. İçine girince... derinlere kadar inen merdivenler gördüm. Eskiye benziyordu. Oraya boşu boşuna gidemezdim, başka bir zaman denemem lazımdı artık. Gerçekten önemsiz bir binaydı. Tam çıkarken alttan gelen metal sesini duydum. Babamla telefonda konuşurken gelen ses. Merdivenlere doğru yöneldim ve inmeye başladım. İndiğimde seslere yaklaşıyordum, başka büyük bir alan vardı. Kapının kenarından izlemeye başladım. Babam oradaydı. Yanında benden biraz büyük insanlar vardı. Birisini bağlamışlardı ve metal ile dövüyorlardı. Adamın inlemelerini duymaya başlayınca gözlerimi kısıp babama baktım. Bir şeyler diyordu. Sanırım geri dönmem lazımdı. Bu ortam gericiydi. Tam arkamı dönerken sırtıma sert ve büyük bir şeyin çarpması ile irkildim. Arkamı döndüğümde kocaman bir gövde ile karşılaştım.. çenemi yukarı kaldırıp kim olduğunu anlamak için bakmaya çalışınca siyah gözlerle karşılaştım. Bi anda bileğimden tuttu ve beni babamın oraya doğru sürüklemeye başladı. "Hey! Bırak beni seni kaçık!" diyip tekme atmaya çalıştığımda yerinden oynamadı. Babam ile göz göze gelmiştik. Siktir. Babamın yanındaki insanlar bana bakıyordu. Ben bitmiştim. Beni tutan kişi beni babamın yanına itip bırakınca babama baktı. "Ne yapmalıyız bu kızla patron?" dediğinde babama baktım. "Baba!" dediğimde diğerleri bana anlamsızca bakmaya başladı. "Lanet olsun Adeline. Burada ne işin var!" Dedi ve derin bir iç çekti. Ona baktım. Sinirliydi, konuşmamak daha iyi bir karardı. Kapşonumun altından ona baktım ve sonra yere baktım. "Köşede işimiz bitene kadar bekle. Sonra gideceğiz." dediğinde kafa salladım ve onları izlemeye başladım. Bağlanan adam bilgi vermemek için ısrar ediyordu, babamda diğerlerine komut verip adama vurmalarını sağlıyordu. "Şifreyi söylememekte ısrarcısın ha? Baykuş, Kaplan, ona işkence etmeye devam edin. Söyleyene kadar. O şifreyi kendi ağızı ile söyleyene kadar." dediğinde Kaplan ve baykuş dediği kişiler kafa salladı. Baykuş dediği kızdı, uzun siyah saçları, beyaz teni ve siyah gözleri vardı. Kaplan ise erkekti, beni yakalayan oydu. Uzun ve yapılıydı. Güçlüye benziyordu. Saçı siyahtı. Gözleri karanlıkta siyah görmüştüm ama ay ışığında sarı gibiydi. Bembeyaz teni vardı. Baykuş ile kaplan kardeş olmalılar ki benziyorlardı. Yarım saat sonra babam bana baktı ve kolumdan tutup sürüklemeye başladı. "Seni aptal. Ne yapıyorsun?" dediğinde ona baktım. "Birisini öldürdüğümü söyleyecektim... bana kızma diye..." dediğimde bana baktı ve iç çekti. "Biliyorum. Dinleme cihazı yerleştirmiştim." dediğinde ona baktım. "Özür dilerim." dediğimde kafamı okşadı. "Aferin. Ama buraya nasıl geldin?" dediğinde ona baktım. "Gps cihazı takmıştım." dediğimde yarım ağız sırıttı. "Bana çekmişsin. Ama buradan gitmemiz gerek." dediğinde kafa salladım ve motoruma gittim. "Adamlarım getirir, arabaya bin." dediğinde karşılık vermeden sessizce bindim. Eve vardığımızda odama çıktım ve kapıyı kilitleyip üstümü değiştirdim. Turuncu saçlarımı serbest bıraktım ve yatağıma uzandım. Uykum vardı. İnsanlar beni yormuştu. Gözlerimi yavaşça kapattım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
YOU ARE READING
Tilki Kapanı
General FictionBabası ölen kardeşinin intikamı için çeteler kurmuştu. Adeline'nın bundan haberi yoktu. Bir gece babasının nereye gittiğini öğrenmek için onu takip etti.