1."BERDEL"

64 11 5
                                    

Mardin'in sabahları çok güzel olurdu. Bugünde diğer günler gibi hava çok güzeldi. Öncelikle ben Mehir 22 yaşındayım Mardin'de yıldıran aşiretinin ağasının kızıyım. Bu topraklarda kız çocukları asla özgür olmaz bende onlardan biriydim. Liseyi bitirdikten sonra babam.' Kız çocukları okumaz 'diye beni de okutmatmıştı. Ama benim her zaman çizime ve kitaplara ilgim vardır. Bu sabahta kütüphaneye gitmek için hazırlandım.

Üstüme beyaz bir t-shirt giydim. Altıma mavi üstünde beyaz çiçekler olan bir etek giydim eteğin boyu dizimin altında 1 veya 2 cm aşağısındaydı. Saçlarımı yandan örgü yaptım. Her örgü yaptığımda aklıma annem gelirdi. Bu yüzden örgüyü çok sık kullanırdım. Hemen beyaz spor ayakkabılarımı giyip aşağı indim. Kahvaltı çoktandır hazır olmuştu. Tüm herkes masada oturuyordu. Boran abim hariç tabi.

"Günaydın " diyerek kendi yerime oturdum. Kurt gibi acıkmıştım. Tam zeytini ağzıma atacaktım ki, üvey annem Saniye hanım konuşmaya başladı.

"Kız bu saatte kadar hala uyuyor musun sen? Valla seni alan ev yandı genç kız dediğin erken kalkar. "

Tüm acıkma hisim yerine öfke gelmişti. Her zaman böyle yapardı. Babamın yanında beni kötülerdi.
Herkesin bakışı bana dönerken. Bende öfkeli bir şekilde saniye hanıma bakıyordum.

"Bırak saniye kız istediği zaman kalksın sanki işi var... Hem kızacak bir durum olsaydı senden önce ben kızardım" babamın dedikleriyle saniye hanımın yüzü düştü.

Ben bu sefer gülümserken saniye hanım öfkeli bir şekilde bana bakıyordu. Bu kadının benimle alıp veremediği şey ne acaba diye düşünmeden edemiyordum. Ben ve Polat abimi hiç sevmez. Çünkü ikimiz babamın ilk eşinin çocuklarıydık. Ben daha 13 yaşındayken annem trafik kazasında vefat etmişti. Boran abim , Hazal ve Bahar ise saniye hanımın çocuklarıydı.

Kahvaltı bittikten sonra herkes ayağı kalktı. Ama Boran abim hala yoktu.

"Hazal Boran abim neden kahvaltıya inmedi? "

"Bilmem ki abla dün akşamdan beri yok evde. "

Başımı sallayarak geçiştirdim. Nede olsa kaybolacak hali yok ya.

Konak kapısını açıp dışarı çıktım. Polat abim arabasının yanında birini bekliyordu. Oyalanmadan yanına gittm.

"Hayırdır abi neden bekliyorsun burada? " abim kollarını omuzuma atarak konuştu.

"Bu kadar meraklı olmazsan olmuyor demi? "Karnına hafifçe vurarak.

" ya abi ben meraklı değilim. "Yalandan yüzüme aldığım öfkeyle

" tabi tabi benim bitanem hiç meraklı değildir. "Evet doğru söylemek gerekirse baya meraklı biriyimdir.

" babamı bekliyorum bugün birlikte şirkette gitmemiz gerekiyor. "

Genel de babam pek şirkete gitmezdi çünkü şirketi abime devr etmişti.Abimin yönelttiği soruyla ona baktım.

"Sen nereye gidiyorsun peki. "

"Bende kütüphaneye gideyim diyorum. Kendime bir kaç kitap almam gerekiyorda. "

"Ben seni bırakayım istersen. "

"Yok abi ben giderim . Hem hava güzel hem de yürümek istiyorum. "

"Tamam bitanem sen nasıl istersen"

Abimin yanağını öpüp oradan uzaklaştım. Gerçekten de hava çok güzel. Evet sıcak olabilir ama bu beni yürümekten alı koyamaz. Biraz daha ilerledikten sonra kütüphaneye vardım. İstediğim bir kaç kitap aldım. Onları ödedikten sonra bez çantama koyup oradan ayrıldım. Çok sıcak olduğu için bir markete girip su aldım. Aslında işim bitti eve gitmem gerekiyor fakat ben o çok sevdiğim göl kenarına gittim. Bu göl kenarını çok seviyordum çünkü annem, abim ve ben hep burada piknik yapardık.

MEHİR(Berdel) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin