Lavinya asarovaGözlerimi ovuştururken esnedim ve yavaşça gözlerimi açtım sanki üzerimden tır geçmiş gibi yorgundum. Etrafı biraz inceleyip çığlığı bastım çünkü burası daha önce hiç görmediğim ve berbat dekore edilmiş bir evdi en son ne olmuştu o eve gitmiştim ve devamını hatırlamıyordum ceset? Eyvah boku yedik yoksa kaçırıldım mı? Lan? Yoksa ben Allah'ıma kavuştum da cehennem bu çirkin ev mi? Henüz çok gencim olmaz. Yok canım ölmemişimdir ölsem böyle olmazdı herhalde olmazdı olmazdı hani cehennem sıcaktı burası buz gibi Arın zebanisi odaya girince anladım. Arın zebani olarak işe başlamıştı maşallah çok yakışmış siyah siyah;
"Arın cehenneme geliceğimi biliyordumda senin zebani olacağını bilmiyordum babam neresinde bu cehennemin?" Dediğimde Arın gülerek;
"Sana da günaydın asarova." Diyince anlamaz gözlerle suratına baktım derin bir nefes aldı ve;
"Yine modundasın hadi kahvaltıya." Dediğinde şaşkınkıkla:
"Neresi burası?"diyebildim sadece Arın:
"Benim evim." Dedi dalga mı geçiyorsun lan?
"Evin de ne işim var tam olarak ayrıca bende diyordum ki bu ne biçim dekorasyon Şaşırtmadın." Arın derin bir nefesle;
"Kahvaltıda sucuklu yumurta yaptım yer misin?"
"Başlatma sucuklu yumurtana cesede noldu."
"Babana verdim." Bir eksiklik vardı ama? Oğuz salağı;
"Oğuz?"dedim hesap sorarcasına
"Evine gitti."Oğuz kelimesi nedensizce garip hissettirmişti. Yataktan doğruldum ve Arın'ı takip ederek aşağı indim ne bu siyah sevdası her yer simsiyah. Masaya oturduğumda iştahlı önümdeki yemeklere baktım
"Keşke koruma yerine aşçı olsaymışsın." Arın karşıma oturduğunda masum bir sesle;
"Lavin" dedi n'sini uzatarak
"Arın."dedim n'sini uzatarak bir nefes aldı ve
"Biz arabanın ön camını parçalamış olabiliriz daha doğrusu Oğuz "
"İyi halt etmiş ne diyeyim." Dedim sitemli bir sesle Arın yemeğini yerken çok sessizdi sanki bir şeyler olmuştu ve benden gizliyordu ben lavinya asarova tabiki anladım sen o küçük beyninle benden ne saklayabilirsin ki Arıncım?
"Ne oldu dün Arın?" Arın titrek bir sesle;
"Hiç-hiç bir şey."
"Hiç bir şey bir cevap değil Arın anlat." Arın:
"Lavin." Dediğinde sinirle
"Ne lavin? Noldu dün gece?" Arın korkak bir sesle;
"Kriz geçirdin." Dedi bu krizler son günlerde çok artmıştı.
"Bir şey daha var değil mi?" Arın başını salladı ve ayağa kalkıp koltuğun üzerindeki paltoyu aldı ve bana uzattı çok tanıdıktı bu palto çünkü annemindi.
"Siz bunu nereden buldunuz?" Dememle arın;
"Cesedin yanındaydı." Dediğinde yemeğimi yarıda bırakıp ayağa kalktım ve Arın'a döndüm;
"Çantam nerede arın?"
"Yorgun değil misin dinlen-"
"Dinlendim zaten çantamı ver." Arın çantamı uzattığında kapıdan kendimi attım Arın ceketini giyip peşimden koştu
"Sen heryere benimle mi geliceksin?"
"Evet asarova."
"Siktir git kılıç."
"Gitmeyeceğim Asarova."
Arabamın ön camı tamir edilmişti? Arın'a baktığımda başını salladı
"Oğuz sanırım." Dediğinde arabama atladım ve gaza bastım Arın;
"Nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsün." Her şeyi sormak zorunda değildi kırmızı paltoyu arka koltuğa koyduğumu görünce Arın bana döndü ve;
"Kimin?" Dedi
"Sahibinin öldürdüğü kadınlardan birinin." Dediğimde anlamaz gözlerle yüzüme bakıyordu anlayamazdı zaten babamın evine geldiğimizde paltoyu alıp arabadan indik kapıya sertçe vurdum kapıyı açan hizmetçi;
"Ah lavinya hanı-" demesiyle:
"O adam nerede?" Diye bağırmamla Arın kolumu tuttu ve:
"Lavin sakin ol lütfen." Dedi onu ittirdim ve evin içinde bağırmaya başladım;
"Nerdesin?" Ortadaki sandalyeye tekme attım "Kaçma benden ama üzülüyorum."bir kahkaha attım"Yoksa kızından mı korkuyorsun?" Aşağa indiğin de;
"Ne var lavinya?" Dediğinde paltoyu suratına fırlattım tabi ki tanımıştı öldürdüğü karısının paltosuydu.
"Daha ne olsun?" Dedim bağırarak;
"Bunu nereden buldun?"
"Cehennemin dibinden! Sen koydun değil mi kafayı yediğimi sanmamı istedin anneme yaptığın gibi."
"Ben hiçbir şey yapmadım Lavinya."
"Annemi öldürünce de halam olucak kadına da öyle demiştin ama ben onun kadar salak değilim neyse ki." Arın babama bakarak özür dilercesine;
"Akın bey özür dilerim onu tutamadım." Babama döndüm ve;
"Kuklanı iyi oynatıyorsun tebrikler ama aptal oyununa kanmadım evini de kendin bombalattın değil mi?" Arın;
"Lavin sakinl-"
"Lavin değilim ben Arın Lavinya hanım diyeceksin. Ben senin sadece hanım'ın olabilirim." Babama dönüp;
"Dün gece yaptığın şeyler bunların hesabını ve-"
Aşağı destina olucak salak gecelikle gelince Akın ona dönerek
"Hayatım kusura bakma bir sıkıntı oldu." Destina bana dönerek:
"Lavinciğim baban tüm gece yanımdaydı." Tiksinerek onlara baktım;
"İğrençsiniz gerçeği kanıtlayınca hepinizi mahvedeceğim." Kırmızı paltoyu işaret ederek Destina'ya seslendim;
"Annemin paltosu babam aldattı onu delirtti sonra da öldürdü sırada ki sensin onun hiçbir sevgilisi uzun yaşayamadı." Dedim ve masadaki kahvaltıya baktım daha sonra masa örtüsünü tutarak tüm kahvaltıyı dağıtarak evden çıktım ve kendimi arabama attım Arın tam binecekken kapıyı kilitledim cama vurduğunda camı açtım ve;
"Hadi sahibine Arıncım sıktın sende." Arabayı sürerken içim bi garip olmuştu ama işim gücüm vardı kimseden yardım almadan bir intikam alıcaktım çünkü Oğuzdan şüpheleniyordum sonuçta yangını bir tek o biliyordu her şey planlı olabilirdi. Bu planımla da bir şeyler olursa suçlu Oğuz değildi Yeni planım ise babamın kafasını karıştıracaktı kafasına ya ben Buket'i öldüremediysem ve benden intikam alıyorsa sorusunu sokacaktı. Oldukça başarılı bir plandı. "Maalesef planı sende diğer herkesle beraber öğreneceksin sevgili okurum."Annem'in mezarında arabayı durdurup indim. Burası bir mezarlık değildi çünkü babam olacak herif ruhuna bile rahat vermemek için nefret ettiği tek yiyecek olan Dut ağacının altına yaptırmıştı ve burası çok sığ bir yerdi bu mezarın yerini bilen sadece 3 kişi vardı.
Mezara eğildiğimde buruk bir sesle;
"Anne?" Dedim sanki beni duyabilecekmiş gibi mezarı beyaz orkidelerle doluydu arabadan bir çift eldiven ve papatyalar çıkarttım bol bol papatya Ellerimle beyaz zambakları tek tek çıkardım ve yerlerine papatyalar ektim ve gülümsedim.
"Seni tüm orkidelerden kurtaracağım anne."20 yıl önce
Küçük lavinya kapının arasından yatakta yatan annesine içerde oturan iki doktora ve halasına bakıyordu doktorlardan biri konuştu;
"Çok ilginç tüm ilaçları kullanıyor ancak durumu her geçen gün daha kötüye gidiyor ne yapacağımızı bilemiyoruz." Halası yapay bir ağlamayla;
"Ah gerçekten bilmiyorum ne yapacağımızı hepimiz kahrolmuş durumdayız buketi kurtaracağız." Annesi Halasına dönüp;
"Belki her şey bana verdiğiniz zehirler yüzündendir." Halası üzüntüyle;
"Hep saçmalıyor ilaçlar yüzünden olsa gerek."
Lavin ilaçlar yüzünden olmadığını o kadar iyi biliyordu ki o küçük boyuyla tüm gerçeklerin farkındaydı Doktorlar çıktığında Babası ile konuştuklarını duyar duymaz koşarak uzaklaştı korkuyordu ufaklık çok korkuyordu. Babası elinde beyaz zambaklarla annesinin yanına doğru ilerlediğinde lavin tekrar kapı dinlemeye başladı;
"Ah sevgili karıcığım." Diyordu babası Annesi tehtitkar bir sesle;
"Eğer bir defa daha bana karıcığım dersen Akın-"
"Ne yaparsın doğru düzgün yataktan bile kalkamazken? Beni mi döversin yoksa o çok korktum karıcım." Buket Asarova komidinde duran beyaz zambağı eline aldı ve duvara doğru fırlattığında Akın asarova önce kapının kenarından onları izleyen küçük kızına sonra da karısına baktı;
"Ah ama küçük kızımıza ne kadar yanlış örnek olduğunu görmüyor musun Buket'ciğim hiç yakıştıramadım." Babası titreyen lavine baktı ve elinden tutup odaya doğru ilerletti lavinya sesini bile çıkarmıyordu ama korktuğu her halinden belliydi annesi bağırdı;
"Akın bırak kızımı! Annecim yok bir şey korkma korkma." Akın küçük kızı kolundan fırlatır gibi odaya itti ve annesi Buket'e göstererek;
"Eğer bu ufaklığın başına bir şey gelirse suçlusu sensin Buket duydun mu?" Lavinya titrek nefesler verirken babasına baktı babasından çok korkuyordu halası ve babası odayı terk ederken lavin onların çıkmasıyla nefesini bıraktı;
"Anneciğim çok canını acıttı mı doktor amcalar?" Dediğinde annesi şefkatle kızına;
"Yok yavru kuşum hiç acımadı benim canım sen korkma tamam mı?" Lavin annesine doğru ilerlediğinde annesi saçlarını okşadı kızının;
"Yavru kuşum güzelim seni annen çok seviyor." Küçük kızın gülümsemesi genişlerken merakla annesine;
"Anne neden o çiçekleri attın?" Diye sorduğunda annesi küçük kızına gülümseyerek;
"Çünkü zambak sevmiyorum annecim papatya seviyorum." Lavin masum gülüşüyle;
"O zaman söyle ona zambak almasın papatya alsın."
"Ama eğer papatya alırsa papatyalardan nefret ederim." Küçük kız anlamamıştı anlaması yıllar sürecekti belki de.Günümüz
Lavinya AsarovaAnladım anne anladım geç oldu ama anladım. Papatyalara bakarken gülümsedim ve annemin mutluluğunu hissettim mutlu olmuştu bende olmuştum beraber mutlu olmuştuk bugün annemle bir demet papatyayla tüm zambakları sökmüştük biliyorduk O adam yine papatyaları söküp zambaklar ekecekti ama biz hiç vazgeçmeyecektik neden vazgeçeyim ki o vazgeçmezdi vazgeçmedi de hayatının son anına kadar onunla savaştı hayatının son anına kadar savaş verdi
Oğuz Araf
Elimdeki resme baktığımda gördüğüm tek şey hırstı o adama cezasını kesene kadar durmayacaktım ve Lavinya Asarova sadece bir basamak olmalıyken neden kendimi sık sık onu düşünürken buluyordum neden sık sık tercihlerini sorguluyordum ki? Bana güvenmemesi en mantıklısıydı çünkü bir gün ona ihanet edecektim değil mi? E o zaman sorun neydi? İste onu bende bilmiyorum ve bilmek istiyordum babasının intikamını alması için ona yardım edecektim evet ama bunu kendi çıkarlarım için kendi kurallarımla yapacaktım onun tercihleri beni ilgilendirmezdi. Yalan soyleme Oğuz kendine o Arını seçtiği için kahrolurken."