16.Keten Prenses...

240 29 5
                                    

"Şu Melih gil değil mi?"diyen Hakan'a bakıp "Ne? Kim? Yok ya değildir. Yanlış görmüşsündür sen."dedim. Yemeklerimiz gelmişti ve ben yaklaşık on dakikadır dikkatlerini dağıtıp oraya bakmamalarını sağlamaya çalışıyordum. Çünkü bu sahne bana biraz tanıdık geliyordu ve onları masamıza almayı hiç mi hiç istemiyordum.

"Onlar onlar."diyen Hakan'a itiraz edemeden Hakan o pis ikiliyi masamıza davet etti. Hani ramazan da tam bir şeyi ağzınıza atacak olursunuz da oradan oruçlu biri çıkar gelir ya. O his vardı üzerimde.

Ben anlamıyorum. Bir insan kıskanmaz mı? Ne kadar rahat bu çocuk ya! Hayır Melih'in bana yaptıklarını biliyoruz değil mi? Mal mısın da çağırıyorsun?! Cansın senin sınıf arkadaşın olsa bile çağıramazsın!

Sıradan selamlaşırken Cansın elini uzatıp "Aslı?"deyip gülümsedi. Uzattığı elini hafifçe sıktım ve yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Çer...Cansın?" Kıza az kalsın 'Çerez' diyordum. İyi mi?

Melih'e yapmacık bir gülümseme gönderdim ve bakışlarımla 'Sevmediğin ot burnunun dibinde bitermiş.' dedim. Ondaki gülümseme ise zorakiydi. Gözleriyle delip geçiyordu fakat dudakları kıvrılmıştı.

"Ee ne yapıyorsunuz?"dedi Hakan. Bu çocuk bu hareketlerle gözümde eksi puan topluyor. Bir ara diyeyim şuna. Bu kadar saf olmasın. Ağırıma gidiyor. Dedikodu yapacaklar. Aslı'nın sevgilisi salak diyecekler. Olmayacak.

Cansın, Hakan'a samimi bir şekilde gülümseyip Melih'in masadaki elini tuttu. Al gözümüze sok. Bizim de var manita. Biz senin gibi görgüsüzlük yapıyoz mu? Fağkir. "Ne olsun? Melih'le dışarı çıkmıştık öyle. Ne iyi oldu sizi gördüğümüz. Değil mi canım?"dedi. Sonlara doğru Melih'e bakmıştı.

Melih ona bakıp gülümsemesine karşılık verdi ve "Yaa öyle oldu."dedi.

Normal bir sohbet konusu açtıkları sırada konu çok sıkıcılaşmaya başladığı için bakışlarım masada boş boş dolanıyordu. Yemeği zaten bitirmiştik. Boş bakışlarım Toprak'ın dedikleriyle anında son buldu. "Benim kuzen, Cenk de bu perşembe parti yapıyor. Hepiniz davetlisiniz."

Demek Party Hard'ımızın günü belli oldu. Aklımdan giyeceğim elbiseyi, ayakkabıları, saç ve makyajı geçirirken Cansın "O zaten parti yapmamış mıydı?"diye sordu.

Yha snnbe slk.s.s.s

Hayır. Her şeye burnunu sok zaten. Sana ne?! Ev onun değil mi? İstediği kadar yapar. Ben istedim diye tekrar yapar. Ben de bu sefer rezil olmadan giderim. Müthüş güzelliğimle tüm kevaşeleri kıskandırırım. Sana ne?! Sakin Aslı! Sakin aşkım.

"Bu sefer ben istediğim için yapıyor. Geçen sefer ki partiye malum bir nedenden dolayı gidememiştim de."dedim sonlara doğru öldürücü bir şekilde Melih'e bakarak. Pislik. Adice sırıtıyordu. Aklıma tekrar o montajlı fotoğraflar gelince sinir kat sayılarım iyice yükseldi.

Cansın "Hmm." gibi bir ses çıkartırken masada tonlarca sohbet daha yapıldı ve ben bugün yine YIQILDIM.

***

Hafta sonum o dakikadan sonra tüm sıkıcılığıyla devam etmişti. Hatta pazartesi de öyle. Salı günündeydik. Ders zaten boştu. Çok tuvaletim gelmişti. Ama öyle böyle değil. Yani biraz daha dursam delik pet şişe gibi alttan alttan sızdıracam. Derslerde de müdürden izin almadığımız sürece bahçeye falan çıkamıyoruz. Ee napiyim? Hocadan zar zor tuvalet izni aldım, tuvalete gittim.

İşimi halledip elimi yıkadıktan sonra aynada kendimi süzdüm. Tipimin kaymadığına emin olduktan sonra "Zaten benim tipimin kaymasının mümkünatı yok."diye göğsümü kabarta kabarta çıktım tuvaletten.

Keten PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin