Kafasını önüne eğip okula girecekken birkaç kişi önünü kesti.
Bu ikiliyi tanıyordu. Hyunjin ve Yeonjun'du.
"Sen o sürtüksün değil mi?"
"Evet o."
Hyunjin ve Yeonjun Jisung'a yaklaşmaya başladı. Jisung geri geri gidiyordu. Yeonjun Jisung'un belinden tutup kendisine bastırdı.
"Her önüne gelene veriyor musun?"
Jisung'un gözünden yaşlar gelmeye başladı. Yeonjun'un omuzlarından tutup itmeye çalıştı.
"Hadi ama başlamadık bile. Hemen ağlayacak mısın? Parası neyse veririm."
Yeonjun genişçe sırıttı. Yeonjun Jisung'u hızla arkasındaki duvara itip tekmelemeye başladı. Jisung'un yere yığılmasını umursamayıp devam etti. Jisung kolları ile bedenini korumaya çalışıyordu ama nafile.
"Sıra sende."
Hyunjin sırıtıp Jisung'un üzerine çıktı ve suratını yumruklamaya başladı. Jisung elleriyle yüzünü korumaya çalışıyordu.
"Çek elini."
Jisung ellerini çekmedi. Ağlamaya devam etti.
"Amma uğraştırıcısın. Tutsana şunu."
Yeonjun yere eğilip Jisung'un ellerini yüzünden çekti ve bileklerini sıkıca tuttu. Jisung debelenmeye başladı. Yeonjun Jisung'un bileklerini daha sıkı tuttu.
"Rahat dur!"
Hyunjin Jisung'un suratına vurmaya devam etti. Jisung artık debelenmeyi bırakmıştı. Yüzü kan içindeydi.
"Hey! Siz ikiniz bırakın çocuğu!"
Nöbetçi hocanın gelmesiyle ikili ofladı. Yeonjun ayağı kalktı. Hyunjin eğilip Jisung'un kulağına fısıldadı.
"Bu iş burada bitmedi sürtük. Tenefüste çatı katında ol."
İkiside sırıtıp uzaklaştı. Nöbetçi hoca Jisung'u çok takmayarak okula girdi. Jisung zar zor yerden kalkıp okula girdi. Lavaboya girip aynaya baktı. Tekrar ağlamaya başlamıştı.
Neden bütün kötü şeyler onun başına geliyordu ki?
Musluğu açıp yüzünü yıkamaya başladı. Yaraları çok yakıyordu canını. Musluğu kapatıp cebinden peçete alıp yüzündeki kanları sildi. Kaşı ve dudağı patlamıştı. Yanağında morluk vardı. Hızlıca lavabodan çıkıp sınıf kapısının önüne durdu ve saatine baktı.
15 dakika geç kalmıştı. Derin bir nefes alıp kapıya tıkladı. İçeriden sinirle "gel!" sesini duymasıyla kapıyı açıp sınıfa girdi. Hoca sınıfı azarlamıştı sanırım kimseden çıt çıkmıyordu. Hoca Jisung'a ters ters bakmaya başladı.
"Yok yazıldınız Jisung bey!"
Jisung kafasını önüne eğdi.
"Geç otur yerine gözüm görmesin seni!"
Jisung kafasını sallayıp yerine geçti. Hoca tekrar tahtaya dönüp dersi anlatmaya devam etti. Jisung çantasından kitaplarını ve kalemliğini çıkarıp sıraya koydu.
Minho sırıtıp Jisung'u izliyordu. Ellerini Jisung'un saçına atıp kendine doğru çekti.
"Neredeydin aptal. Dün çok yoğundun sanırım."
Jisung Minho'nun gülüşünü duyduğunda gözleri dolmuştu. Şimdi ağlayamazdı.
Ellerini Minho'nun elinin üstüne getirip saçından ayırmaya çalıştı. Minho hızla elini çekip Jisung'un sırasına tekme attı.
"Pis ellerinle dokunma bana!"
Hoca arkasını dönüp Minho'ya baktı.
"Ne oluyor orada!"
Minho gülümseyip Jisung'a baktı.
"Hocam Jisung ikidebir arkasını dönüp eşyalarımı yere atıyor."
Hoca sinirle Jisung'a baktı.
"Jisung dışarı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚆𝚑𝚢? / 𝐌𝐢𝐧𝐬𝐮𝐧𝐠
FanfictionKonuşma engelli Han Jisung, engeli yüzünden Lee Minho'dan zorbalık görmeye başlar. [Yarı texting yarı düz yazı]