0.0 | Intro

67 20 6
                                    

🎵Arctic Lake - Limit🎵

"Hadi bir oyun oynayalım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hadi bir oyun oynayalım."

Ellerini küçük kızın omzuna koyarken yüzündeki stres dolu ifadeyi yok etmek istercesine gülümsedi genç adam. "Olur mu? Şimdi seninle bir hayalet olma oyunu oynayalım."

Bulundukları dar ara sokakta, henüz altı yaşındaki küçük kız babasına bakarken ne olup  bittiğini hiç anlayamadı. Sokakta kendilerinden başka hiçkimse yoktu ama sokağın başladığı ve bittiği noktanın geri kalanı adeta bir savaş meydanıydı. Ellerinde büyük silahlar olan kahverengi giyimli adamlar, ellerinde bıçaklarla ve demir parçalarıyla onlara saldıran sivil giyimli insanlara durmadan ateş açıyorlardı.

Yere düşen bir sürü insan.
Kırmızıya boyanan taş yollar.
Gözleri açık kalan, çocuk ve büyük bir sürü yüz...

"Sadece gökyüzüne bakacaksın. Başka hiçbir yere değil."

Yutkunurken titreyen minik yüzünü avuçları arasına alıp kendisine doğru çeviren babasına korku dolu gözlerle baktı küçük kız. "Ben, baba ben..."

"Söz ver bana sana öğrettiğim gibi yirmiye kadar bırakmadan sayacaksın." Genç adam arkasından gelen patlamaya benzer sese baktıktan sonra yeniden karşısındaki küçük kıza, kızına döndü. Yanlarındaki demir yangın merdivenini gösterdi. "Oradan çıkarken yirmiye kadar sayacaksın ve en üste çıktığında gördüğün kapağın içine girip saklanacaksın. Arkandan kapağı kapatacaksın ve bir hayalet olacaksın."

Ne olduğunu, onu ürküten sesleri ve görüntüleri hiç anlamasa da küçük kalbinin tek bildiği inanç karşısındaki adama sonsuz güvenebileceğiydi. Babası ne derse onu birebir yapması hep doğru olandı. Bu nedenle başını hızlıca eğip kaldırdı. "Sen... yanıma gelecek misin?"

Babası yağmur oldukları yeri ele geçirirken ıslanan altın rengi saçını eliyle gelişigüzel geriye itti. "Geleceğim ama hemen gelemesem de ben senin için hep burada olacağım." Elini kızın kalbine koydu, gözlerini ona güven vererek kapatıp açtı. Dudaklarını kızının sol kaşının bittiği noktada bulunan doğumundan kalma yara izine bastırarak onu öptü. "Annenler seni bulacaklar. Başka herkese hayalet, onlara görünür olacaksın. Başkası seni bulursa oyunu kaybederiz, sakın bir yabancının seni yakalamasına izin verme. Ve şimdi yukarıya çıkarken aşağıya asla bakma. Tamam mı?"

Küçük kız başını yeniden hızlı hızlı inip kaldırdı. Babası onu kucaklayıp kendisinin boyunu aşan yangın merdivenine bıraktığında engelleyemediği gözyaşları küçük yanaklarından süzülmeye başladı. Minik bedeninin izin verdiği ölçüde yukarıya basamaklardan çıkarken "Durmadan koş!" Dediğini duydu babasının yağmura karışan çatallı sesiyle. "Aşağıya asla bakma yoksa kaybederiz, sadece say ve sadece koş hayalet kız. Yapabilirsin."

Küçük kız babasının dediğini yaparken saymaya başladı. "1...2...4" Hayır üç. "1...2...3...4...5...6..." Nefesi kesilir gibi olurken aşağıdan birinin babasına doğru seslendiğini duydu. Ağlamasını durduramadı. Eğilip babasına bakmak istedi.

'Aşağıya asla bakma yoksa kaybederiz.'

"9...10..."

Boğuşma sesleri duydu.

"11...12..."

Acılı bir bağırış duyduğunda korkuyla hıçkırarak oyunun kuralını ihlal etti ve aşağıya baktı. Koşmaya başlayan babasını gördü. Ve geriye doğru çevirdi gözlerini. Uzun siyah bir yağmurluk giymiş adamın acıyla bağırırken kanayan karnını tuttuğunu gördü. Adam nefessiz kalmışçasına başını geriye yatırıp gökyüzüne baktığında bir ruh kadar bembeyaz bir yüz ve masmavi gözler gördü, Güney Kıtası'nın kirli insanlarının asla sahip olmadığı kadar temiz bir cilt ve yaşamı işaret eden canlı gözler...

"Onu canlı istiyorum."

Aşağıdaki adam onu görmemiş gibi başını tekrar önüne çevirdi, öne doğru acıyla eğildi ve yanına gelen adama az önce babasının gittiği tarafı işaret etti. "Bulup bana getirin hemen."

Sokağa yeni gelmiş olan adamlar onu onaylayıp babasının peşinde takılırlarken "13 hayır 14..." dedi küçük kız yeniden son katı çıkmaya zorlukla başlayarak ve sesi ağlamaktan kırılırken. Babasının ona sayıları öğretirken söylediği tekerlemeyle devam etti. "15'ten sonra abisi 16 gelir ve ondan sonra ablaları 17..."

"Minik bir tavşandır 18..." Adamların dakikalar içinde babasını iki kolundan tutup getirdiklerini gördü kalbi yerinden çıkacak gibiyken babası ile göz göze geldi, kuralları ihlal ettiğini hatırladı. 'Sadece gökyüzüne bak.'

Onun dudaklarını okurken gözlerini gökyüzüne çevirdi. Sisli bulutlara baktı, güneşi belli belirsiz sızdıran kızıl bir gölgeye sahip gökyüzüne. "Annenin uğurlu sayısı 19..."

Ulaştığı son katta bulduğu kapağı açıp sadece kendisinin bedeninin girebileceği kadar küçük olan kısma eğilerek girdi ve oturdu. Son kez baktı aşağıya. Yağmurluk giyen adamın elindeki silahı, yanındaki iki adamın zorla dizlerinin üzerine çökerterek oturttukları babasına doğrulttuğunu gördü. Babası gülümsüyordu, gülümsemesi her zaman kötü bir şey yok demekti.

Hayalet ol.
"Uyku vakti geldi der 20."
Kapağı kapattı.

Çok yakından gelen bir silahın ateşleme sesi duyuldu.

Avuçlarını kulaklarına bastırdı ve gözleri sıkıca kapandı.

'Başkası seni bulursa oyunu kaybederiz, sakın bir yabancının seni yakalamasına izin verme... sadece koş hayalet kız."

Ava•İki Kıta Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin