3. Bölüm

1 1 2
                                    

"İki kardeş..."

Dora İvanova

Duyduklarım karşısında inme inmiş gibi öylece kaldım. Şuan karşımda bir yıl önce telefonumu arabadan firlatıp paramparça eden yetmezmiş gibi birde dün bir anda önüme atlayıp kaza yapmama neden olan adam sırıtarak bana bakıyordu. Öylece hicbir şey demeden durdum. Algılamaya çalışıyordum.

"Küçük tilki, küçük dilinimi yuttun? Konuş azıcık." Demesiyle bozgunluğa uğramış ifademin üstüne ifadesizlik maskesini taktım.

"Birincisi; sen bu eve nasıl girdin? İkincisi; Atlas'mısın nesin bana bir daha Küçük tilki dersen bu Küçük tilki bütün şarzörü malum bir tarafına boşaltacak. Üçüncüsü; ne saçmalıyorsun sen be?" Diye diklendim.

Bu dediklerimi yine yüzündeki sırıtışla dinledi. Dudaklarını aralıyıp birşey diyecekken duraksadı. Konuşmak yerine üzerime doğru ilerlemeye başladı. Olduğum yerde yine ona silah doğrultmaya devam ettim. Silahın ucu sağ göğsüne temas edince durdu. Koyu kahverengi  gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmedi.

"Sakin ol küçük tilki. Mutfağın camı açıktı oradan içeri atladım. Ve bu arada doğruyu söylemek gerekirse çok güzel uyuyorsun küçük tilki ama malesef fazla uyuyorsun." Dedi dudağını büzerek.

İnatla bana küçük tilki demeye devam ediyordu. Bu fazlasıyla sinirimi bozuyordu. "Ah gerçekten çıldıracağım saçmalamayı bırak ve hemen evimden defol git. Ayrıca bana Küçük tilki demeyi bırak yoksa olacaklardan sorumlu olmam." Bu adam gerçekten sinir bozucuydu. 

Mile hala ortalıkta yoktu. Mile'ye ihtiyacım vardı. Göreve gitmişti ancak hala gelmemişti. Adam yaklaşık üç saat uyuduğumu söylediyse üç saattir görevdeydi. Adının Atlas olduğunu öğrendiğim adam bütün bedenimi süzdükten sonra konuştu. "Büyük ihtimal dostunu düşünüyorsun. O nerede diye merak ediyorsun."

İyide bunu nasıl anladı? Cidden çokmu belli oluyordu? Adama en ters bakışımı attım. Doğru tahmin ettiğini anlayınce keyifle güldü. Bu adam benimle alaymı ediyordu?

Çıldırıp adamın suratına bir tanesini geçirmeme son bir.

Cebinde olan elini cebinden çıkartınca elinde bir telefon olduğunu gördüm. Pür dikkat ne yapacağına baktığımda birini görüntülü aradığını görmemle kaşlarımı iyice çattım. Biraz çaldıktan sonra arama cevaplandı. Ekranda Atlas'a benzeyen tek farkı onun saçı Atlas'ın aksine siyah olmasıydı.

Atlas ekrandaki adama "Ayaz bak size süprizim var." Dedikten sonra ekranı bana çevirdi. Adının Ayaz olduğunu öğrendiğim adam beni görünce sinsice sırıttı. Hey ne oluyor? Neden herkes sırıtoyor burada? Başıma ağrılar girdi yemin ediyorum.

Atlas'ı  "Küçük tilki bak tanıştırayım; kırmızı marcedesin bir diğer sahibi ve canım kardeşim Ayaz Asır." Demesiyle bakışlarımı ekrandan çekip Atlas'a çevirdim. Kırmızı marcedesin bir diğer sahibi derken? Ne yani bunlar kardeşmi? Bak hala geri zekalı herif küçük tilki diyor ya.

Ekrandaki adam "Öncelikle merhaba Dora hanım. Pek sevgili dostunuzu özlediğinizi düşünüyorum. Onunla konuşmak istermisiniz?" Diye sorduğunda yüzümdeki ifadesizlik maskesi düşmek üzereydi. Telefonu birine doğru uzattı. Telefonu alan kişiyi görünce yüzümdeki şok olmuş ifadeyi daha fazla saklayamadım. Bir elimle ağzımı kapattım. Diğer elim ise hala Atlas denen şerefsize silah doğrultuyordu. Ancak o bu durumu fazla ciddiye alıyor gibi değildi. Ekranda yüzü sinirden kırmızıya dönmüş bir adet Mile vardı.

OYUN BOZANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin