Aylar sonra geri döndümmm. Bu bölüm çok aklımda birşey yok çünkü nerede bıraktığımı hiç hatırlamıyorum. Ama 1-2 bölüme toparlarız diye düşünüyorum. İyi okumalarr.
"Şimdilik evet..." Ne demek şimdilik? Kraliçe neyi kastediyordu? "Derken?" beni anlaması umuduyla soru sordum. "Sen kraliçesin. Ben zaten kraliçe değildim. Gerçek ismim Kıvılcım. Benim işim sadece seni çağırmak. Yeni bir kraliçe seçene kadar kraliçemiz sensi- sizsiniz."
Ben ciddi ciddi kraliçeydim. Buna inanmak çok zor neredeyse imkansız derecesindeydi. "Bu nasıl oluyor? Neden ben? Siz kraliçe değil misiniz? Eğer değilseniz neden rol yaptınız?" diye sordum. Kendimi tutamayarak. O sırada Alp söze atladı.
"Çünkü buradaki herkes sizi tanıyor. Eğer nedenini söyleseydik mütavazilik yapıp asla buraya gelmezdin." Bunlar doğruydu. Ama bilmedikleri bir şey vardı. Ben nedenini bilmeden ölsem yine de kraliçe olmazdım. Tıpkı şuan olmayacağım gibi. "Nedenini söylemezseniz ASLA. Az önce Alp'in söylediği gibi asla bunu yapmam. Gerekirse uçurak, gerekirse kaçarak evime geri dönerim."
Ne söylediğimi ben bile bilmiyordum. Ama içimden bir ses haklı olduğumu, kesinlikle kabul etmemem gerektiğini söylüyordu. Kraliç- a pardon Kıvılcım Hanım'ın sanki sakladığı bir şeyler vardı. Ama eğer kabul etmezsem belki de kraliyetime ihanet etmiş olacaktım. "Kraliçem bize yardım edin. Sizsiz bu savaşı asla kazanamayız" dediğinde ben zaten kararımı çokdan vermiştim. "Tamamm kabul ediyorum. Ama Kraliçelik hakkında hiç bir fikrim olmadığını bilmenizi isterim."
Alt yazı geçer gibi bu işi bilmediğimi söylediğimde, belki kararlarından cayarlar umuduyla söylemiştim. Ama anlaşılan onlar bana gerçekten çok güveniyordu. "Olsun. Zaten bir Kraliçe olduğunuz için her türlü eğitimi alacaksınız." Tamam da ben eğitimi nereden alacağımı bilmeden nasıl eğitim alacaktım? "Teşekkürler. Ben nerede eğitim alacağım?" Kıvılcım hanım beni yukarıdan aşağı süzdükten sonra "İlk önce üstünü değiştir. Pembe çizgili pijama ile kraliçe olmayı beklemiyorsundur umarım." O sırada üzerime baktım. Kıvılcım hanım haklıydı. Acilen üstüme değiştirmeliydim. Fakat benim giyecek kıyafetim dahi yoktu.
Asansörün sesi gelip kapılar açıldığında aniden irkildim. Gelen kişi Almira'ydı. O kızı sevmiştim. Bi şekilde kendini sevdirmeyi başarmıştı. Hepimiz ona dönmüş ve gözünün içine bakıyorduk. Almira bunu fark etmiş olacakki hemen söze girdi. Kraliçe *Kıvılcım ve Alev aynı anda* "efendim?" o an Kıvılcım ile birimize baktık. O özür dilerim der gibi kafasını hafif öne eğdi ve önüne döndü.
Kısa bir süre sessizlik olduktan sonra sessizliği bozan Almira'nın hızlı nefesleriydi. İyice meraklandığım için bir kez daha tekrarladım, Efendim?. Almira'ysa garipseyerek Kıvılcım'a bakıp bana "Biraz gelebilir misiniz efendim. Önemli bir konu var." Önemli bir konuyu tek başıma çözemezdim. Kıvılcım benimle gelmeliydi. Yoksa kesinlikle Almira'ya kendimi rezil edicektim. "Pekâlâ ama küçük bir işim var. Sen aşağıda beni bekle olur mu?"
Almira muzip bir gülümseyle asansöre bindi fakat en alt kattaki salona geçmek yerine 57. kata gitti. Sanırım odasına geçmişti ve benimde oraya geçmem gerekiyordu. O sırada Kıvılcım'a döndüm. "Tamam Kraliçe'm size yardım edeceğim. Almira'nın odası 57. katta, 109 nolu oda." O kadar çaresiz bakmıştım ki ne istediğini anlamıştı bile.
Yine derin bi sessizlik çökmüşken bu sefer sessizliği bozan bendim. "Kıvılcım lütfen yardım et ben ne yapacağım?" diye sordum sesim ne kadar çıkıyor bilmiyordum ama kesinlikle sakin değildi. Kıvılcım bir iç çekti, tam konuşmaya başlayacakken Alp ondan önce davranmıştı. "Alev sen onun kızısın. Sen Ateşin koruyucusunun kızısın. Doğuştan hazırsın buna. Sadece sakin ol. Tek başına da yapabilirsin. Hadi şimdi git. Almira'yi daha fazla bekletme. Anlaşılan önemli bir konu." Alp çok haklıydı. Kendim gitmeliydim. Hem en fazla ne olabilirdi ki?
Tam asansöre binecekken Kıvılcım bana seslendi "EFENDIM DURUN, KIYAFETINIZ!" Üstüme baktım yani pijamalarıma. Hemen Kıvılcımdan bir elbisesini istedim. Olabildiğince hızlı giyinerek bu sefer duraksamadan asansöre bindim.
Aynadan elbisemi inceliyordum. Kırmızı bombeli bi eteği vardı. Üstüm içinse gold kolsuz bir korsesi... Tam anlamıyla mükemmeldi.
57. kata indigimde 109. nolu kapıyı ararken Almira'nın kapının önünde beni beklediğini fark ettim. Hemen yanına koştum. Yüzü bembeyazdı. Stresde boncuk boncuk terlemişti. bu nedenleyde maskarası akmıştı. Çok ciddiye almadığım konuşma Almira'nın bu haliyle ciddiye binmişti. Hemen içeri geçtik fakat onun konuşmaya hâli yoktu.
Bir bardak su alıp içti. Birkaç dakika sonra kendine geldiğinde hemen bana dönüp anlatmaya başladı. "Efendim Su Krallığı dün drone yardımıyla bize tam 100 litre buzla karışık su döktüler.
Ve bu adamızı koruyan ateş katmanında büyük zedelenmeye yol açtı. Acilen bir çözüm bulmalıyız." Bu gerçekten çok büyük bir sorundu. Birşeyler düşünmeye çalışırken saatin 21.43 olduğunu fark ettim. Almira'ya dönerek "Saat neredeyse 10 artık yat yarın sabah dinlenmiş bir akılla düşünelim." İlk kez emir vermiştim ve açıkcası kendimi çok kötü ama bir o kadarda gururlu hissediyordum.
Almira'nın yanından çıktıktan sonra bende kendi odama yani en üst kata çıktım. Odama ihtiyacım olan yada olabilecek herşey koyulmuştu. Giyinme odamdan turuncu üstünde küçük ateşler olan bir pijama giyip yatağıma uzandım. Korkuyorudum. Hemde çok korkuyordum...
-----------------------------------------------------------------
Sabah saat 07.13de derin bir çığlık sesiyle uyandım. Bir süre etrafa bakındığımda hiçbir sorun olmadığını fark etrim. Belkide hayal görüyordum. kalkıp tekrardan giyinme odama gittim. Bu sefer daha sade ama yinede çok şık bir elbise tercih etmiştim. Tamamen turuncu, ne uzun ne kısa, alp yaka ve tabii ki korseli bir elbiseydi bu. Saçımı ise tepeden kusursuz denilebilecek bir topuz yaptım. Normalde yanımda korumalarım ve hizmetçim olmalıydı. Yani bana öyle denmişti. Fakat sanirim ilk gunum oldugundan yoklardı.
Hazır kimse yokken biraz plan yapmaya başlayayım diye düşünerek elime bir kağıt bir tane de kalem aldım. Ateş Adasının kuş bakışı halinde resmini çizmeye başlamışken içeri bir anda hizmetçim olduğu söylenilen kadın geldı. Tam neden kapımı çalmadığını soracakken farkettim ki nefes nefeseydi. Soluklanması için onu oturttum ve bir bardak su getirdim. Normalde bir Kraliçe bunu yapmazdı. Ama şuan kibirli olamazdım. Ki zaten ilk günümdeyken asla kibirli davranamazdım.
Arada 3 dakika geçmişti. Ne olduğunu sorarcasına ona baktığımı fark etmiş olacakki söze başladı
- Ü-üçüncü k-kat-katta bir c-ceh ceset var efendim"
+NE? NE CESEDI? BIRAZ DETAY VER.
-B-bilmiyorum ama yaninda bir zarf vardı. Bende hemen size getirdim.
Hemen zarfı elinden aldım ve hızla açtım. İçinde mavi kağıda yazılmış bir not vardı. Sesli bir şekilde okumaya başladım,
Merhaba Alev Kaya. Sana küçük bir sürpriz olsun istedim(k). Umarım hoşuna gitmiştir. Baktım ki fazla rahatsın. Biraz keyfiniz kaçsın öyleyse. Ateşle şaka olmayacağını öğreniceksiniz. Ateşinizi söndüreceğiz. Başarılar dilerim.
Asla öğrenemeyeceğiniz bir isim.
Biraz kısa oldu kusura bakmayın diğer bölümlerde daha uzun yapmaya çalığacağım ve arayı açmayacağım. Umarım sevmişsinizdir. Sonraki bölümde görüşmek üzere.
1018 kelimee
Kucuk bi duzenleme: Bir aksaklik olmazsa, sinav haftalari, Yogun gunler vb. haricinde her cumartesi 1 veya 2 bolum aticam.