MEKTUP-EMREDİYORUM
Ben Ateş Kraliçesi. Beni tanıyorsundur muhtemelen. Çünkü beni tanımayan yoktur. Dimi? Ama aslında kimse tanımıyor. Sadece tanıdıklarını sanıyor. Sen ise beni gerçekten tanıyacaksın. Şatoma gelmeni EMREDİYORUM.*Saat 08.34*
Bugün odama bir kuş kondu ve bana bu mektubu bırakıp hemen burdan ayrıldı. Mektubu okuduğum anda sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissettim. Hemen gitmeliydim. Ama Ateş kraliçesinin nerede olduğuna dair hiç bir bilgim yoktu. Neden çağırıldığım hakkında ise asla bilgim yoktu. Yoksa ismimden dolayımıydı. İsmim Alev ama nedenini annem asla söylemiyor. Belki de annem bende birşey saklıyor. Aklımda böyle bir sürü soru varken annem her zaman ki gibi odama daldı. Bense fırsattan istifade ederek sordum. "Anne ismim neden alev?" diye sorduğumda annem birden bembeyaz kesildi. "Başım" diye bir çığlık patlatıp bayıldı. Hemen abimi aramalıydım. Ama korkudan yerimden kalkamamıştım. Daha mektubun heyecanını sindirememişken bir de bu olmuştu. Kesinlikle ismimin Alev olmasının bu işle bir ilgisi vardı. Ben tam annemi kaybetme korkusuyla ağlamaya başlarken kapı çaldı. "A-ama neden? Neden yerimden kalkamıyorum? " diye bağırdım. Bunu duymuş olmalı ki kapıyı anahtarla açtı. Ben kapı sesiyle bir kez daha bağırdım. "KİMSİN SEN?" ama cevap gelmedi. Başım dönüyor, gözlerim kararıyor ve yerimden kalkamıyordum. O sırada içeri upuzun siyah elbiseli, alev almış tacı, siyah eldivenli, yürüdükçe ritim tutar gibi tıkırdayan topuklularıyla ve üstünde alev logolu asasıyla bi kadın girdi. Bir yandan gözüm sanki bir yerden aşinaydı. Sanki daha önce görmüş gibiydim. Bir yandan da hiç tanıdık değildi. Sonra birden aklıma geldi. "Sen ATEŞ KRALİÇESİSİN" dedim ve hemen ayağa kalkmaya çalıştım. Fakat unuttuğum birşey vardı. Ben ayağa kalkamıyordum. Sanki sandalyeye yapışmış gibiydim. Kraliçe hafif bir tebessümle "Evet benim. Ve yardımına çok ihtiyacım var." Bir süre sessizlik oluştu. Dona kalmıştım. Sanki cümleler dilime geliyor. Ama tam söyleyecekken bir türlü cesaret edemiyorum. Kraliçe anlayıp asasının alev olmayan ucuyla beni dürttü. "Özür dilerim anlamadım. Ben mi? Ama ben sizi daha önce hiç görmedim. Neden ben?" diye sordum. Ateş kraliçesi için fazla sakin ama bir o kadar da aceleci bir sesle "Neden isminin Alev olduğunu hiç düşündün mü? Çünkü baban Ateşin koruyucusu. Seni de tam olarak bu yüzden istiyorum. Sen ateş korucusunun kızısın. Normal bir genç kız değil." O an sanki bir rüyadaymışım gibi hissettim. Emin olmak için kendime bi tokat attım. AHH hayır rüyada değildim. Üstelik canım yanmıştı.-Benim babam öleli 2 sene oldu. Nasıl hâlâ yaşayıp, birde ateşin koruyucu olabilir?
-Bizim yaşamımız siz fanilere benzemez. Biz Dünya'da ölürsek gezenimizde 10 yıl daha yaşayabiliriz
-Tamam ama hâlâ beni neden çağırdığınızı anlamıyorum. Orada bir sorun mu var yoksa?
-Sen zeki bir kızsın. Bak bunu da anladın. Su krallığının saldırısına uğruyoruz. Yardımına ihticanımız var.
-Benim hiç bir özelliğim yok ki?
-Senin daha 3 büyük gücünden haberin yok mu?
-Tabii ki hayır... ANNEMMM o neden bayıldı?
-Ben geldiğim için bayıldı. Gittikten sonra düzelir sen merak etme.
-Tamam. 3 büyük güç ne?
-Seninkiler; Ateş sana zarar vermez, hayvanlarla konuşabilirsin ve uçabilirsin.
Nasıl yani? Benim böyle özelliklerim var ve haberim mi yoktu? Ama şimdiye kadar bir şekilde ortaya çıkmalıydı. Şimdiye kadar nasıl farketmemiştim? Tam bir sürü soru içinde boğuşurken sanki beni anlar gibi cevap verdi. Yoksa gerçekten duyuyor muydu?
-Evet seni duyabilirim. Şimdiye kadar farketmemen çok normal. Çünkü güçlerini kullanmak için önce eğitim almalısın.
-Nerden alabilirim ki?