Shizu, ikinci çocuğa hamile kaldığında ilk oğlu ile ilgilenmeye devam etti. Onun gözünde biricik oğlu fazlasıyla özeldi, kimse yerini dolduramazdı. Minik ve tombul elleri ne zaman Shizu'nunkileri bulsa hayatı daha da güzelleşiyordu ve oğlu, kocasının şiddetinden kaçışıydı bir nevi. İkinci çocuk için epey heyecanlıydı çünkü Sanemi'nin birlikte vakit geçirebileceği bir kardeşi olacaktı.
Aylar sonra ikinci çocuğun doğum vakti geldi. Hamileliğinin yedinci ayında doğum yapması beklenilmediği için her şey çok ani olmuştu. Bir dağ evinde izole yaşıyorlardı, kasabaya inecek zamanı yoktu Shizu'nun. Neyse ki, şans ondan yana olarak, karşısına dağda dolaşan, birkaç kez ebelik yapmış bir gezgin çıkageldi. Shizu, yan odada ebenin yardımıyla doğum yaparken Sanemi ve Kyogo aynı odada kalıyorlardı. Bebek Sanemi neler olduğunu kavrayamasa da annesi yanında olmadığından ötürü huzursuzdu. Yalpalanarak babasının yanına gelmesiyle Kyogo'nun onu itmesi bir oldu.
***
Sanemi eve varınca, sürgülü kapıyı sonuna kadar çekerek hemen odasına çekildi. Tataminin altında sakladığı parayı çıkartıp bir hesaplama yapmaya karar verdi. Sırrını bilen kimse yoktu, kardeşleri bile olanlardan habersizdi. Herkes o adamın intihar ettiğini sanıyordu ama hâlâ Sanemi tedirgindi. İlerleyen zamanlarda gerçeklerin yüzeye çıkmasından korkuyordu. Kardeşlerinin yüzüne nasıl bakabilirdi? Kesinlikle kontrollü harcamalar yapması lazımdı.
Gizlediği bütün paraları dikkatlice saydı. "Bu kötü," diye mırıldandı. Kötü olan şey çok fazla paranın olmasıydı. Fazla olan şeyin bulunma olasılığı daha yüksekti. Paraları bir anda da harcayamazdı çünkü kardeşleri bu kadar çok paranın nereden geldiğinden şüphelenirdi. Bir işte çalıştığıyla ilgili beyaz bir yalan uydurmuştu ve artık bütün hayatını bu yalanın üzerine kurması gerekiyordu.
Paraları sakladığı bölmenin içine geri yerleştirip tataminin üzerini kapattı. İç çekerek sırtını duvara yasladı. Aklına Tomioka Giyuu isimli adam geldi. Onun kötü niyetli biri olduğunu söyleyemezdi ama bir şeyler tersti: Sözlerini samimi bulmuyordu, davranışları ve mimikleri epey kasıntıydı ve Sanemi, onun masaya para bırakma hareketini içtenlikten ziyade üstünlük olarak değerlendirdi.
"Bizi hor görüyor."
Ya da belki gönlünü Sumi'ye kaptırmıştı. Olabilirdi, ne de olsa Sumi dünyalar güzeliydi, bütün erkekleri baştan çıkaran saf bir güzelliği vardı. Gururlu, saygılı, kibar ve bütün erkeklerin eş olarak almak istediği bir genç kızdı. Böyle bir jest yaparak Sumi'nin gözüne girmek istemiş olabilirdi. Sanemi, acınacak haline güldü. Teiko ve Sumi'nin güzellikleri lanet miydi, yoksa lütuf muydu?
***
"Genya ağabey!" Koto, heyecanla Genya'nın kucağına atladı. Genya kıkırdayarak küçük kardeşini tuttu. Bacağı artık tamamen iyileşmişti.
Ona özel geometri dersleri veren yaşlı adam bir haftalığına komşu kente gidecekti, bu yüzden Genya, bu bir hafta içinde hem öğrendiklerini tekrar ederek onları pekiştirecekti hem de zamanının çoğunu evde, kardeşleriyle geçirerek biraz dinlenecekti. Pek tabii kömür ve odun satmaya gidebilirdi ancak Shuuya, bu görevi büyük ısrarlar sonucu üstlenmişti.
Bu huzurlu günleri görmek bir o kadar tuhaf ama aynı zamanda tatmin ediciydi. Genya, bu mutlu aile tablosunun bozulmamasını, şu an ve öteki hayatta da, sonsuza dek bu anın sürmesini diledi. Gözlerini kapatıp, derin nefes alarak bu huzurlu anın sıcaklığına salıverdi kendini.
Sıcacık.
Ruhumun en derinliklerine işliyor.
"Ağabey?"
Genya, Sanemi'nin birden seslice odadan çıkmasıyla irkildi. Kucağındaki Koto da küçük başını hafifçe yukarı kaldırmış, büyüklerine merakla bakıyordu.
"İyi misin?" diye sordu Genya. Nedense... Nedense Sanemi sinirli gibiydi. Belki bu Genya'nın Sanemi ile alakalı en ufacık detaylara dikkat etmesiyle ilgiliydi ama onun sağ elinin belinde durmasında ötürü öfkeli olduğunu sezmişti. Parmak uçları titriyor, pürüzlü ellerinin üzerinde mavi damarlar git gide belirginleşiyordu. Düzensiz kesilmiş tırnakları, ne zaman kendini daha fazla sıksa ve elini yumruğa benzer bir şekile getirse, belindeki etine doğru kuvvetlice batıyordu. Sol eli ise boynuna yatay bir şekilde uzanıyor, parmakları kaskatı ensesinde yavaşça gezinip o bölgedeki sinirlerini gevşetiyordu.
"Ha? Evet, evet. Gayet iyiyim, Genya." dedi Sanemi, sol elini boynundan çekerek. "Yarın, Genya, yarın bir yerlere gitmek ister misin? Bütün gün evde kalmak senin için sıkıcı olabilir."
"Birden niye böyle bir istekte bulundun?"
Sanemi, Genya'yı dinlemezden geldi. "Hem Hiroshi ve Shuuya'yı da yanına alırsın. Yarın boş günüm, Koto da evde benimle kalır."
Genya sessiz kaldı ve söylenenleri idrak etmeye çalıştı. Sanemi'nin talepkar olduğu anlar aslında çok nadirdi ve o zamanlar epey inatçı olurdu.
"Ağabey..."
"Yaşasın!" Koto, Genya'nın kucağından inerek, ufacık ayaklarının onu Sanemi'ye yönlendirmesine izin verdi.
***
Giyuu, masadan ayrılmadan hemen önce, Hiroshi ve Sumi'nin fark etmeyeceği bir şekilde, masaya parayı bıraktığı anda Sanemi'nin cebine küçük bir not kağıdı iliştirdi.
"XX sokağında yarın benimle buluş. Önemli ve acil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4-D-0 |sane.giyuu|
Fanfiction›giyuu×sanemi‹ Bu dünyada çiçeklerin açtığı bir yer var.