Usulca uzandı pakete. Son sigara. Korktu. Dışarı çıkmak veyahut apartman görevlisini çağırmak zorunda kalacaktı. Ne kadar az insan görse o kadar iyiydi. Az birazda korkuyordu artık dışarıdan, ne de olsa "Nolur birazcık geç gidelim eve, hadi bunaldım atalım kendimizi sokaklara " kadını değildi artık. Son sigarayı da küllükte unutup ziyan edecekti. Bunu düşündü ve eli kesme bir kadehe yürüdü.
Şarap.
Hem canı istiyor hem de içilecek çok şeyi olduğunu düşünüyordu.
Sonra.
Sonrası "Şarap gibi kadın" olduğu günleri anımsadı. Gözleri dolmasın tekrardan diye başka başka şeyler anımsamaya çalıştı.
Kadehten taştı şarap. Hırkasıyla sildi yere dökülen şarabı.
Artık güzel değildi. Bir ucu şarap bir ucu dünden kalma kusmuk lekeli hırka giyen kadın güzel olamazdı. Artık değildi. Aşk bedenini terk etmişti.
Renksiz kalmıştı kadın.
Uzun ve karanlık koridorda ilerlerken terkettiği odasındaki aynaya ilişki gözü.
Kaldırmamış mıydı bunu?
Odaya girmeye korktu kapıyı çekip devam etti. Boyalı saçlarının dibinde çığlık çığlığa beliren beyazları o da biliyordu, yaşına aldırmadan varlığını kanıtlamış kaz ayaklarından da haberi vardı. Aynalara bu yüzden ihtiyacı yoktu. Sadece son makyajını çıkarıp çıkarmadığını merak ediyordu ama önemsizdi. Bu merak onu o odaya sokacak cesareti uyandırmıyordu.
Iki bilemedin üç gündür evin oturma odasında konaklıyordu. Kocaman dünyasındaki o çok sevdiği küçük odası cehennemi olmuştu çünkü. Bir kaç eşyasını salona taşıdıktan sonra aynalara ettiği gibi odasına da veda etti. Halbuki ne çok severdi oturup yüzünü saatlerce izlemeyi. Güzel olduğunu düşünmüyordu o zamanlar da ama hoştu kendini izlemesi.
Ona kendini hatırlatacak her şeyi belki de bu sebepten bıraktı odasında.
Cesareti olsa evini şehrini terkederdi.
Belki de vardı cesareti sadece tamamen unutmaktı korkusu.
O sevmezdi yar alarını unutmayı.
...Son derece modern yaşamındaki bunca retro eşyayla az çok garipliğini ele veriyordu.
3 gün olmuş ama hala daktilodan sökülmemişti o harf.
Kadın, tüm hayatından çıkardıklarının baş harflerini sökerdi daktilosundan. Ama bu sefer yapmadı. Belki de yapamadı, belki de pek fazla harf kalmadığını düşündü, belki de adam kendi gittiğinden dokunmadi o harfe. Ama yine de bu onluk bir hareket değildi.
Sahi ne oluyordu ona?
Bu adamın hayatına girmesiyle zaten yeterince değişmişti. Adam gitmişti. Artık neden dönmüyordu kendine. Sonra eli alışmış bir plağa uzandı şarkı başlayana kadar ahşap camlarını araladı ve
Son sigara
Yeni başlayan günün ilk sigarası
Ve
Ahşap camları bile hüznü boğan o parça;
Elbet bir gün buluşacağız bu böyle yarım kalmayacak. . . . .