YAZARIN ANLATIMIYLA
Genç kız konağa girer girmez odaya fırladı. Az önce duydukları şeyler onu yaralasa da bunu düşünemiyicek kadar aklı başkasındaydı. Odaya bir hışımla girdi. Bir yarım saat önceki görüntü hala gözlerinin önünden gitmiyordu. Dilan'ı elinde neşterle bileğini kesmek üzereyken görmüştü. Şuan hala hıçkıra hıçkıra ağlıyan dostunun haline içi acıyordu. Yanına gidip diz çöktü ve ellerinden tutup kendine çekerek sarıldı. Sol bileğinde sargı bezi vardı. Ben geldiğimde hafifte olsa neşter bileğini kesmişti. Onu o halde görmek aklımı kaçırmama neden olucaktı. Dilan hıçkırıklarının arasından
"Ben.... Ben nasıl dayanıcam Berfin nasıl yapıcam.... Bunca zaman gözümün önünde başkasını seviyormuş ve ben fark etmemişim bile... Ben bir umut beni fark eder sanıyorken o çoktan gönlüne başkasını almış meğer" diye ağlamaya devam etti. Sırtını okşayıp "belki de kaderinde başkası vardır kardeşim belki de abim sana hiç iyi gelmiyicekti o yüzden böyle olmuştur. Yukarıdakinin bir bildiği vardır " dediğimde Dilan hırsla geri çekilip ayağa kalktı." Senin için demesi kolay sevdiğin adamla evleneceksin bu yüzden böyle konuşabiliyorsun "diyip odada dönüp durmaya başladı. Bende bir hışım ayağa kalktım ve " Sen ne dediğinin farkındamısın Dilan Yusuf başka bir kadını seviyor! ya onlar bugün evlenecekti ya evlenecekti! Daha ne olsun! " sesimi yükselterek söylediğim şeylere karşılık delirmiş gibi kahkaha attı.
" Evlenemedi ama.... neden! Çünkü abin Rojdayı kaçırdı. Sizin evlenmeniz için gereken şeyi o yaptı. En azından berdelle de olsa seninle evleniyor artık.... En azından senin yanında olucak başka bir kadınla yatakta sabahlamıyacak!" bütün öfkesini kusmak beni seçmişti. Ama benim de sabrımın bir sonu vardı." Senin o başka kadınla sabahlamıyıcak dediğin adam az önce bana daha evlenmeden Berivanı üstüme kuma getiriceğini söyledi. " Gözlerim dolduğunda yaşlar yanaklarımdan aşağı süzüldü. Dilan gözlerimin içine baktı ve koşarak boynuma sarıldı. Sarılışına karşılık vermediğimde "Özür dilerim....
özür dilerim Berfin benim..... Benim canım çok yanıyor, biri sanki kalbime kızgın demir batırıyor cehennem ateşi gibi....." hıçkıra hıçkıra ağlıyarak
" Ben onu kaybettiğimi anlayınca kendimi de kaybettim...." bunları dedikten sonra kollarımı boynuna sarıp sarılışına karşılık verdim. Bende ağlamaya devam ederken Kulağıma daha önceden aşina olduğum bir ses geldi. Sonrasın da
" Nasıl amca nasıl! Sen nasıl böyle bir şeyi onaylarsın ya! Hiç mi düşünmezsin kızını, ona orda neler ederler hiç mi düşünmezsin......" Bu ses çok tanıdıktı.
Dilan la birbirimize baktık. İkimizde sesin sahibini bir yerden tanıyor gibiydik. Gözyaşlarımızı silip sanki az önce burda hüngür hüngür ağlayan biz değilmişiz gibi odadan çıktık. Konağın avlusunda Boran 'ı görmemle elim ağzıma gitmişti.
Onun burda ne işi vardı. Boran sanki yukarıda olduğumu hissetmiş gibi başını kaldırıp baktı. Öfkeli bakışlarının hedefi olurken babam " iki aşiret düşman olursa çok kan dökülecek niye anlamak istemiyorsun oğlum" dedi. Boran gözleri bendeyken "Ona orda cehennemi yaşatırlar amca onu orda yaşarken öldürürler asıl sen niye anlamak istemiyorsun. Oğlunun canı için kızının hayatını mahvediyorsun! ben seni bu yanlıştan döndürmeye çalışıyorum.
Babam" ben oğlumun canı için değil!
İki aşirettende canlar gitmesin diye kabul ettim berdeli. Bunun hesabını da kimseye vermeye niyetim yok. " diyip öfkeyle avluda ki semire oturdu. Boran vazgeçmeyip tekrar söze giricekti ki babam elini kaldırıp" Yeter! ben son sözümü söyledim bu berdel olucak! "
dediğinde Boran hırslı adamlarla mutfağa geçti. Dilan bana bakıp " Boran'nın gelmesi hayra alamet değil. Bu delinin ne yapıcağı belli olmaz. Dikkatli ol "diye uyardı. Ben başımı sallayıp onayladıktan sonra merdivenlerden inip babamın yanına gittim. O başını kaldırıp bana bakamazken ben yanına oturdum ve başımı göğsüne koyup sarıldım. Sarılışıma anında karşılık verirken " Ben biliyorum baba kimse anlamasa da ben anlıyorum. Sen daha çok can yanmasın istiyorsun ve bu yüzden kabul ettin.
Babam derin bir nefes verdi." Senin canın çok yanıcak ama.... Ben yaptığımın doğru olduğuna inanırım lakin seni de şeytanın inine yollarım, bilirim. Orda sana huzur vermezler. Ben ne yapayım nerelere gideyim kızım....." sesi titriyordu. Koskaca Agir ağanın sesi titriyordu.
Başımı kaldırıp yüzüne baktım " Ben Agir Xozan'la Jiyan Xozan 'nın kızıyım kimse beni ezemez sen hiç merak etme canım babam" diyip ekleyerek " hem Yusuf izin vermez beni hor görmelerine" dedim.
Babam Yusuf ismini duyunca "Yusuf'u
severim bilirsin lakin bu son yaşananlardan sonra onun da ne yapacağı belli olmaz kızım. Netice de bir nevi hem kardeşi hemde dostum dediği adam tarafından ihanete uğradı o yüzden kimseye körü körüne güvenme sonra üzülen sen olursun" diyip başımdan öptü.
Ben babamı anlıyordum. Hatta belki de bende bu kararı verirdim . Bilemiyorum belki de Yusuf'u sevdiğim için böyle düşünüyorum. Ama ne olursa babam benim için çok değerliydi. Ayağı kalkıp "ben sana kahve yapayım en iyisi "diyip gülümseyerek mutfağa doğru yürüdüm.
Arkamdan" Allahım sen bana yardım et "
diyen babamın sessiz yakarışını duydum. Mutfağa girdiğimde elinde yeşil bilyeyi döndüren Boran bilyeye bakmaya devam ederken" hatırladın mı? "diye sordu. Benim de gözlerim bilyedeydi. Başımı salladım ama o bunu görmedi.
Başını kaldırıp gözlerime baktı. Bir şey ararmışcasına. Yaslandığı tezgahtan ayrılarak yanıma geldi ve " Ben bu bilyeyi sırf senin göz renginde diye cebimde taşırken, senin gözlerinde başka adama ait duygular vardı. Ben bu bilye bana seni hatırlatıyor diye yanımdan hiç ayırmadım. Sonra bir anda " Lan! ben iki yıldır belki ararsın diye bekledim.... Bir umut belki merak eder dedim.... ama sen bırak aramayı adımı bile unutacakmışsın neredeyse...... "dedi hafif yüksek çıkan sesiyle. Ben hala ona bakmaya devam ediyordum. Tek kelime etmedim. Parmakları çenemi kavrayıp " Bu kadar mıyım? Bu kadar mı vazgeçtin benden "
diye isyan ettiğin de onu anlamıyordum.
Çocukken yaşadığımız, çocukça bir sevgiydi....Gerisi yoktu.... Ben Yusuf 'a aşık olduğumu anladığımda her şey benim için bitmişti zaten.....
Elini çenemden çekip "O kadar boş bakıyor ki gözlerin ömrümü vericeğim yeşil bilyeler benim ömrümü ziyan edicekmiş gibi hissediyorum. Berfin ben senden niye vazgeçemiyorum, ben niye senin gibi yapamıyorum...." diye sorduğunda konuyu hiç açmamak üzere kapatmaya çalışarak "Babama kahve yapıcaktım izin verirsen" diyerek yanından geçtim. O arkamda öylece kalmıştı. Dolaptan kahve ve cezveyi çıkarttım. Ocağın üstüne cezveyi koyduğumda arkamdaki hareketlilikten dolayı dönüp baktım. Boran sandalyeye oturmuş beni izliyordu. Tek kaşımı kaldırdım ne yapıyorsun dercesine o ise bakışlarıyla cezveyi işaret edip "tuzlu olsun" dedi. Ben hiç bir şey anlamazken
" Ne diyorsun Boran hiç bir şey anlamıyorum" diyip kahveyi kontrol etmek amaçlı cezveye bir bakış attığımda "Diyorum ki benim kahvem tuzlu olsun malum önceden prova yapmak lazım" dediğinde hızla ona dönüp şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordum. Ona bakmaya devam ederken Alt dudağını dişleyip
" Eğer biraz daha öyle bakmaya devam edersen hem benim sabrım taşıcak hemde kahve taşıcak güzelim" diyip başıyla cezveyi işaret etti. Ben ocağı son anda kapatıp kahveyi fincana koydum.
Tepsiyi Elime alıp Boran'ı takmıyarak mutfaktan çıktım. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Ben babama kahvesini verirken konağın kapısından giren Yusuf 'la beraber donup kaldım.
Neden gelmişti ki... Acaba vazmı geçmişti.... diye düşünürken Yusuf'un bakışları arkamdaydı. Arkamda
Boran' nın olduğunu hatırlayınca ona döndüm ve öfkeli gözlerle avına odaklanmış bir aslan gibi odaklanmıştı Yusuf'a.....
Yusuf babamın yanına geldiğinde babam
" Hayırdır , niçin geldin Yusuf ağa" dedi.
Ağa kısmını vurgulamıştı. Beni kaçırdığı için ayrı bir kızgındı ona. Yusuf "Yok hayırlı bir iş için geldim Agir ağa " dedi o da ağa kısmına vurguladı. Devam ederek " Annem Berfine yüzük bakmak için kuyumcuya götürücek" dediğinde arkamdan öfkeyle burnundan solan Boran bir kaç adım atıp tam da yanımda durdu. Yusuf'un gözleri yanımda duran adama kaydı. Babam
" Bu kadar aceleye ne gerek vardı" diyince
Yusuf "olabilecek en hızlı şekilde olucak bu düğün" bunu derken gözleri Boran'daydı. Boran ağzının içinde güldü ve "Ne o kızın kaçmasından mı korktun Haznedar?" dediğinde gülen bu sefer Yusuf oldu. "Sence bu saatten sonra Berfin'i benden alabilicek bir güç varmıdır Xozan?" diyerek misilleme yaptı.
Bora'nın elleri yumruk olurken ben araya girdim ve babama dönüp "İznin varsa gideyim baba" dedim. Babam başını aşagı yukarı sallayıp onayladı ve Yusuf'a dönüp "Kızım sana emanettir bundan sonra" diyerek aslında Yusuf'a güvendiğini, bir nevi olanları kabullenmek gerektiğini gösterdi. Yusuf " emanete hiyanetlik edilmeyiceğini ben zaten biliyorum Agir ağa sen onu bana değil başkalarına diyicektin".Abime laf atmasına rağmen babam ayağa kalkıp yanından geçerken "haklısın... haklısın oğlum" dedi mahcup bir ses tonuyla.
Ben de odama gittiğim sırada arkamdan gelen ayak seslerinin kime ait olduğunu bilsem de bakmadım. Dilan beni görünce gülümsedi, lakin arkamda olan Boran 'ı görünce gülüşü soldu. Kaş göz işareti yaptığında arkamdaki "Hiç boşa kaş göz yapma kaşınla gözün yer değiştiriyormuş gibi oluyor suratsız" diye takıldı Dilana
"Hay sen benim kaşıma gözüme kurban ol be!" . Boran "yav he he" diyerek önümü kesti. " Gitmiyorsun! " dedi. Benim kaşlarım havalanırken "Ne diyorsun ya! Yusuf aşağıda bekliyor. Çekil önümden saçmalamayı kes artık!" diye bağırıp odadan çantamı alıp çıkıcaktım fakat Boran'nın içeri girip kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yaslamasıyla resmen şaşkınlıktan küçük dilimi yutucaktım. Delirmişmiydi. Ya biri bizi böyle görürse.... Ya Yusuf yukarı gelip bizi böyle odada tek görürse ne düşünürdü. Yüzü yüzüme yaklaşırken yanağı yanağıma sürttü. Kulağıma nefesini üflüyerek "Eğer o yüzük parmağına takılırsa, Eğer o düğün olursa...." sıcak nefesi genç kızı ürpertirken devam etti ve " Eğer başkasının olursan andım olsun ki taş üstünde taş bırakmam!"......
Berfin onu tüm gücüyle iteklediğinde dışarıdan "Berfin nerdesin küçük cadı" diyen Yusuf'un sesini duydu. korkudan ne yapacağını bilmezken Boran tek kaşını havaya kaldırdı. " Küçük cadı?" diye sordu. Bir çıkmazın içindeydim.Bir tarafta çocukken de olsa bir şeyler yaşadığım kuzenim.... Diğer tarafta aşık olduğum adam, berdel yoluyla da olsa evleneceğim adam..... Kapının tıklatılması beni bütün düşüncelerimden sıyırdı.
Belki de kaderin başka planları vardı.....Merhaba CANLARIM BU bölümden sonra sadece bir bölüm daha atabilirim ondan sonrasını okumak için dreame uygulamasını indirip yazar_rani ismini giirp yada BİR BERDEL MASALI yazıp okuyabilirsiniz....
BÖLÜM HAKKINDA ki düşüncelerinizi alayım AŞKLARIM neler bekliyor bizleri dreame uygulamasında şuan 35. bölüm yayınlandı BİLGİNİZE çokça öpüyorum sizi 😘😘😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR BERDEL MASALI
Teen FictionTam zar zor kalkıp üstümü değiştirecekken bileğimden tutup üstüne çekti. Bedenim tamamen üzerindeyken burnunu boynuma gömdü.... Kokumu içine çekiyordu...... Nefesim sıklaşırken gözlerimi yumdum. Eli. çıplak olan bel oyuntumda geziyordu. Kekeliyerek...