PART 63: Gaby ve Maceraları

3.5K 191 52
                                    


Merhabalar, benim bir tanelerim.

Sizin için uzun ve ucu açık bir bölüm bıraktım ama final için vermek istediğim mesajı aldığınızı umuyorum. Bölümler geç geliyor çünkü artık her şeyin bitmek üzere olduğu yerdeyiz ve haliyle toparlamak uzun sürüyor. Bazen düşüncelerim karışıyor ve bırakın mantıklı bir cümle kurmayı, harfleri bir araya getirip bir kelime bile oluşturamayacak duruma geliyorum. Geç gelmesinin sebeplerinden bir tanesi, bahane değil. Bölümü keyifle okuyun ve oy verdikten sonra düşüncelerinizi yorum atın. Bence bu en tatlı teşekkür olur! Hoş kalın güzellikler.

Çıplak bacaklarım hastane yatağının kenarından sallanırken, beni gizlemek için etrafımı çevreleyen hastane perdesi titreşti. Pek oralı olmadım. Buraların insanı iyileştirmekten çok daha fazla hasta ettiğini düşünmüşümdür hep. Etrafta can çekişen insanların, baygın bir şekilde yatan hastaların ya da ağlayan bebeklerin görüntüleri yeteri kadar kötüyken ve bir de üzerine kendi derdiniz sizi çöküşe sürüklüyordu. Veya her tarafın gereğinden fazla beyaz olması samimiyetsiz bir tavrı simgeliyordu. Sanki beyaz duvarlar bizi daha iyi hissettirebilirmiş gibi...
Kendimi halsiz ve tükenmiş hissederken bakışlarım yeşilin en sakin tonuyla karşılaştı. Birkaç saat önce o yeşillerin endişeyle karardığını görmüş ve bu şekilde onu bir kez daha korkuttuğum için kendimden nefret etmiştim. Sürekli onu endişelendirmek yerine okyanusun ortasında bir köpek balığı ile baş başa kalmayı tercih edebileceğimi biliyordum.

"Biraz daha iyi olduğunu duyabilmek için neler verebileceğimi bilmiyorsun," diye mırıldandı yavaşça yanıma otururken. Yoğun parfümü sayesinde hastanedeki yaygın olan kötü kokuyu almadığım için seviniyordum. Güçlü ve mürekkepli kolları etrafımı çevrelerken, başımı sol göğsüne yasladım ve derin bir nefes çektim.

"İyiyim," diye mızıldadım şımarıkça. "Sadece tüm yolların sonunda hastane olması canımı sıkıyor." Hafif kıkırtısını işittim ve o yutkunurken adem elmasının saçlarıma sürtünüşünü hissettim.

"Birazdan sonuçların çıkar, doktor raporların gelene kadar kesin bir şey söylemek istemediğini söyledi." Dudak büzdüm.

"Demek bir tahmini var," Harry etrafımdaki kollarını sıkılaştırdı.

"Ells, o bir doktor." Harry net bir sesle konuştu. Ses tonu bana sesimi kesmemi söyler gibiydi. Öyle yaptım ve ses çıkarmadım. Saatin kaç olduğundan emin değildim ama geç olduğunu biliyordum. Ve bir kez daha Harry'nin gecesini maffettiğim için kendimi berbat hissettim. Onun mükemmel bir hayatı vardı. Milyonlarca kişi ona tapıyordu, yapmayı sevdiğinden emin olduğum bir mesleği vardı. Annesi ve babası için hala küçük Harold'du ve çekilmez derecede tatlı bir ablaya sahipti. Ve hayatı boyunca güvenebileceği dört dostu vardı. Ve bir de ben vardım ama ben o ''Kıskanılası Hayat'' kısmında yer almıyordum. Daha çok ''Gaby ve Maceraları'' dünyasında Harry'nin hayatını can sıkıcı bir şekle sokup duruyordum. Umarım bu durumdan sıkılır ve tabirim yerindeyse kıçıma tekmeyi basardı yoksa bu üzüntüden dolayı genç yaşta olabileceğim en iyi yer olan tabutumda olacaktım.

"Harry-" Sözüm bizi gizleyen perdenin çekilmesiyle kesildi.

"Genç Bayan!" Doktor gereksiz bir neşeyle ismimi bağırırken, hastane koridorlarında da aynı şekilde dolaşmadığını umdum. Aksi takdirde üzgün hasta yakınlarının onu linç etmesi kaçınılmaz olurdu.

"Sorun nedir?" Harry'nin ses tonu gergindi. Bu şekilde hissetmesini sevmiyordum ama ses çıkarmadım. Ne kadar sessiz olursam doktor o kadar çabuk ne boklar döndüğünü söylerdi.

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin