PART 53 / 2: Bol Şans

5K 246 37
                                    

Shane Colins

Saatlerce yaptığım tek şey telefonuma bakıp, içmekti. Hayatımın nasıl daha boktan olacağını düşünürken Grace çıkagelmişti. Evime adımını atar atmaz yaptığı tek şey son zamanlardaki gibi bağırmak olmuştu ve bir süre sonra ağlamaya başladı. Ona haksızlık yaptığımı biliyordum fakat Ella’yı daha önce hissetmediğim bir şekilde seviyordum. Ne ara onun hakkında böyle hissetmeye başladım bilmiyorum; bunu fark etmedim bile. Sadece onun için böyle hissetmemin yıkıcı olduğunu bu şeyleri hissetmeye başladığım ilk andan beri biliyordum. Yine de engel olamamıştım ve sadece onun için nişanlımdan ayrılmıştım. Aptalca davrandım ve Grace ’den ayrılmamın bana Ella’yı getirmeyeceğini de biliyordum. Sadece kalbim bir başkası için daha özel hissederken, bunu Grace’ e yapmam haksızlıktı. Fakat şimdi pişman oluyordum. Hayır, hala Ella için özel hislerim vardı sadece benim pişmanlığım bencilliğimdendi. Grace sadece benim daha iyi hissetmemi ve yalnızlığımı gidermemi sağlıyordu. Ne fark ederdi ki? Sonuçta o da zaten yanımda olmak istemiyor muydu? Bunu buraya gelip bağırıp çağırdığında ona söyledim. Daha doğrusu onunla tekrar birlikte olmak istediğimi söyledim. Ona benim için değerli olduğunu söyledim ve o bana inanmadı. Bunu söylerken ciddiydim, onunla bir geçmişim vardı! Tabi ki ona hala değer veriyordum. Ama o sadece sikik ilaçları almaya devam edip, kendini maffetmişti. Üstelik sırf Ella’dan intikam almak için bu şeyden Harry’e de vermişti. Bazen oldukça sorumsuz davranıyor ve yaptıklarının sonucunun neler getireceğini düşünemiyordu. Yine de hala saf gibi aramasını bekliyordum. Her kavgamızdan sonra mutlaka hep o arardı. Bu hep böyle olmuştu ve şimdi aramıyordu, bir mesaj bile atmamıştı. Beni görmeden hemen önce tekrar uyuşturucu kullanmıştı, başına bir şey gelmiş olabilirdi ve onu merak etmeye başlamıştım. Genelde tek başına kaldığında mantıklı düşünemezdi. Ve şimdi ise vücudunda tehlikeli bir madde varken yalnızdı. Onu aramam gerekiyordu. Elimdeki içkiyi önümdeki küçük tahta sehpaya geri bıraktım ve telefon rehberimden numarasına ulaştım. Telefonu kulağıma götürürken, tek istediğim ayık olmasıydı. Çoğunlukla o şeyden sonra kafayı buluyordu. Telefon açıldı.

“Grace neredesin? Söyle de seni alayım, konuşmamız gerekiyor.” Karşıdan tanımadık, Grace’den daha tiz bir sesi olan bayan konuştu.

“Merhaba? Grace Warner’ın yakını mısınız?” Kaşlarım gerginlikle çatıldı. Bu konuştuğumda kimdi böyle?

“Nişanlısıyım,” diye yalan söyledim. “Siz kimsiniz?”

“Nişanlınızın bir bağımlı olduğunu biliyor muydunuz?” soruma cevap vermek yerine konuşmaya devam etmesi sinir bozucuydu. “Şu an hastaneye gidiyoruz, ağır bir kriz geçirmiş.”

***

Grace’in odasının önünde beklerken koridorun başında iki polis göründü ve bana doğru gelmeye başladılar. Açıkçası şu an sıçtığımın farkındaydım.

“Shane Colins?” Zebellak gibi başıma dikilen zenci iki polise dik dik baktıktan sonra yakamdan tutarak beni kaldırdılar.

“Benim.” Dedim bozuntuya vermemeye çalışarak.

“Öğrendiğimize göre Grace Warner’ in nişanlısıymışsınız, bu doğru mu?” Gözlerimin içine bakan bu adamlara cevap vermek yerine kafamı salladım. Açıkçası beni neden aradıklarını bilmiyordum.

“Grace Warner’a madde kullanmada yardım ettiniz mi?” Gözlerim sinir ve endişeyle kocaman olurken omzumu silkerek yakamı bırakmalarını salladım. Kendimi tamamen geri çektim ve onlara kızgın bir bakış attım.

“Tabi ki bunu yapmadım. Ona sürekli bundan vazgeçmesini söyledim. Bu gece geldiğinde de aynı şeyi söyledim ama beni dinlemek yerine kullanmaya devam etti.” Şom ağzımı yumruklamak istiyordum. Gereğinden fazla ayrıntı vermiştim!

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin