Ailemin hayatta olduklarını duymamın, sosyal bilgiler öğretmenim Bayan Hink'in kötü siyah kanatlı vampir olduğunu öğrenmemin şokunu üzerimden attıktan sonra... Ateşler içinde kavruluyormuş gibi düşünceli bir vaziyette gece yarılarına kadar yatağımda dönüp durdum.
Çok korkunç rüyalar gördüm. Canavar kurbağa beni diline dolamış yutmak için hazırlanıyordu. Annem canavarın midesinden "Hayır hayır!" diye acı feryatlar koparıyordu.
Gürültülerle gözlerimi açtım. Stil penceremin önünde kanat çırpıyordu. Elinde tuttuğu siyah renkli okul üniforması gibi görünen kıyafeti bana doğru uzatıp:
"Geç kaldık, bunu giyin, kahvaltını yolda yaparsın." diye telaş içerisinde seslendi.
Kalkıp verandanın kapısını açtım. Üniformayı elime tutuşturduktan sonra:
"Arabada seni bekliyoruz." diye bağırdı Stil. "Acele et!"
Hayatımda nefret etiğim bir sürü şeyi size sıralayabilirim ama ilk başa şunu koyarım; sabahın köründe okul yüzünden yatağınla vedalaşmak... İşin doğrusu vampirlerin ders saati güneş battıktan sonra başlar diye düşünmüştüm. Yanılmış olmam benim için tam manasıyla hayal kırıklığıydı.
''Okul, forma, atkuyruğu, okul, forma, atkuyruğu'' Söylene söylene okul formasını üzerime geçirip, özensizce saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra arabaya bindim. Şoför koltuğunda Luk oturuyordu, yanında da Stil...
Arka koltuğa sarışın sürtüğün yanına oturdum. Ona sarışın sürtük dememin nedeni hâlâ ismini bilmiyor olmamdı ama biliyor olsam bile sanırım durum değişmezdi. Bir kere ondan nefret etmiştim. Çatlak bir sesle:
"Günaydın!" dedim.
Sesim hâlâ açılmamıştı. Önceden planlamış olacaklar ki hepsi bir ağızdan doğum günü şarkısı söyler gibi:
"Günaydın prenseeeeeees!" diye karşılık verdiler.
Bu kendimi olduğumdan daha çok çocuk gibi hissetmeme neden olmuş ki buda açlıkla birleştiğinde ansız öfke nöbeti anlamına gelirdi. Sanırım bundan haberleri yok.
"Bana çocukmuşum gibi davranmayı kesin artık!" diye bağırdım.
Bu galiba bir feryattı. Sarışın sürtük elindeki beslenme çantasını kucağıma bırakıp:
"Biliyorum bebeğim, bu gerçeği kabul etmek zor." dedi.
Luk dikiz aynasında sarışın kıza bakıp:
"Gep sabahları çekilmiyorsun." diye ona haddini bildirdi.
Bu arada onun ismini öğrenmiş oldum. GEP, ne iğrenç bir isim...Ayrıca hiçte memnum olmadım.
Luk'dan fırça yiyince birden yüzü düştü. Kollarını birbirine bağlayıp dudak büzerken bir bebekten farksızdı. Somurtup başını cama çevirdi.
Bir müddet ormanı ikiye bölen çamurlu yollardan geçip B.K.V.O yazılı tabelanın işaret ettiği yolu takip ederek ilerledik. Bazı tabelalarda harflerin açılımı yazıyordu.
"BÜYÜK KENT VALİLİK OKULU"
Luk'a dönüp:
"Orada nasıl davranmam gerekiyor?" diye sordum.
Stil atılıp gırtlaktan gelen ürkütücü sesle:
"Bir vampir gibi kıııııııaaaa..." dedi.
Luk Stil'e sertçe bakış atıp dikiz aynasından bana bakarak:
"Üzgünüm bunu daha önce söylemeliydim." dedi. "Oradaki tüm öğrenciler beyaz kanatlı vampirdir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KANATLI VAMPİR 1 - BAŞIM DERTTE
FantasyBAZI ŞEYLER GÖRÜNDÜĞÜNDEN ÇOK FARKLIDIR Eğer vampirlerin bir film efsanesi olduğuna inanıyorsanız bu kitabı okumadan kapatın. Şayet içinizde gerçek olduklarına dair azıcık bir kırpıntı varsa bile bu kitabı okuyun. Büyükler, dünyada bir tek insanlar...
