🪼

25 6 85
                                    


🪼⋆.ೃ࿔*:༘⋆˙🪼    

Akito telefonunu yatağa fırlattı. İnanamıyordu. Gerçekten İnanamıyordu. Toya... Ölmüş müydü? Saçmaydı. Sapa sağlam değil miydi o çocuk? Akito ne yapacağını bilmiyordu. Gerçekten şok edici olmuştu onun için. Ve daha affettirememişti bile kendini.
Ne yapacağını bilmiyordu. Ama aslında bazı şeyler yerine oturuyordu. Sürekli halsiz olması, kendini kötü hissetmesi ve uyuyakalması bu yüzdendi. Hasta olduğu için böyleydi. Ve o bu yüzden onu suçlamıştı.

Hasta çocuğu sürekli evinden çıkarmaya çalışıp yormuştu. Kıyamamıştı tabii ki Toya ona. Buna rağmen Akito çocuk gibiydi. Üzdü sürekli onu. Gerçekten koca bir aptaldı. Son anlarında yanında olmak yerine kırmıştı onu.

Biricik Toya'sı artık yoktu. Nefes almıyordu. Yanında olmayacaktı. Beraber oyun oynayamayacaklardı. Seni seviyorum demeyecekti. Öpmeyecekti onu. Cheesecake yiyemeyeceklerdi beraber.

Artık Toya ile yaptığı hiçbir şeyi yapamayacaktı. Çünkü yoktu. Son fırsat trenini kaçırmıştı. Onun yanında olmak yerine karşısında olarak.

Peki neden ona söylememişti? Neden hasta olduğunu söylememişti Toya. Onu üzmemek için mi? Toya düşünceli bir insandı. Normaldi böyle düşünüp söylememesi...

Ama Akito değildi. Bu yüzden her şeyini kaybetmişti. Ömrü boyunca vicdan azabı çekecekti ve hiçbir şey bunu dindiremezdi. Hayatının sonuna kadar hep bunları hatırlayıp acı çekecekti. Hak ettiği de buydu. Toya bunu istemezdi. Ama Akito böyle olmasını istiyordu. Onu asla unutmak istemiyordu. Gerçekten rezil bir insandı. Aptalın önünde gideni. Hiçbir şeyi hak etmiyordu. Toya'yı hak etmiyordu.
Ölmeyi hak eden oydu. Toya değil. Sevgilisi değil. O mutluluğu hak ediyordu, her şeyin en iyisini. Ama Akito onun son zamanlarını burnundan getirmişti. Birbirlerine veda bile edememişlerdi. Onun aptallığı sonlarını getirdi.

Akito iç çekti. Masasında duran ilaç kutusuna göz ucu ile baktı. Gerçekten yaşamayı hak etmiyordu ve bunun farkındaydı. Kendini öldürmek için korkaktı. Bileklerini kesmek ya da asmak onun için can acıtıcı yöntemlerdi. O yüzden ilacı seçti. Binadan atlamak istemedi, vazgeçmekten korkuyordu çünkü.

İlacı masadan alıp tüm kutuyu dikti, ardından kendini yatağa bıraktı. Bir süre sonra yavaş yavaş duyularını kaybetmeye başlamıştı. Gözleri ağırlaşıyor açık tutmak zorlaşıyordu. Tamamen gözleri kapandığı sırada sesler duymaya başladı. Biri sertçe kapıya vurup açmasını söylerken bağrıyordu. Hâlâ sesleri ayırt edebiliyordu. Ve bu kişinin kim olduğu çok belliydi. Dağınık ve yarım cümle kuruşu bile onun Tsukasa olduğunu söylüyordu.

Tsukasa kapıyı şiddetli bir şekilde çalıp bağrıyordu.

"AKİTO AÇ KAPIYI OROSPU ÇOCUĞU."

"AÇ KAPIYI OROSPU ÇOCUĞU! "

"SHINONOME AÇ KAPIYI OROSPU EVLADI!"

"Tüberküloz çocuğu uyuduğu için mi suçladın amın feryadı. O çocuk kan kusarken senin için dışarı çıktı kahpe herif!!! Çocuk kan kusarken kendi keyfinin derdine mi düştün mis gibi tabii. Orospu adam aç kapıyı. Kırarım yoksa kapını."

"Öl amcık herif. Hak ediyorsun! "

"Öl mk orospusu senin yüzünde- Orospu kahpe doğum günümde de en büyük dilimi sen yemiştin o zamandan beri gözüm tutmamıştı seni zaten. Biliyordum böyle bir kahpe olduğunu. AMCIK HERİF AÇSANA KAPIYI!!! "

"BENDEN GÜNAH GİTTİ. KIRICAM KAPINI KÖPEK HERİF. "

Tsukasa bağırmayı bırakıp birkaç kez kapıya vurdu. En sonunda kapı kırılmıştı. Tsukasa söylenerek eve girdi. Doğrudan Akito'nun odasına gidip kapıyı açtı. Akito'nun cansız bedenini görünce gözlerini kırpıştırdı. Şaşkınlık içersinde bakakalmıştı.

Koşarak Ena'yı aramayı gitti.

..

Akito gözlerini açtığında etrafı bembeyazdı. Etrafa baktığında onu gördü.

"Toya? Toya! Ama sen... nasıl?"

Toya umursamaz gözlerle Akito'ya baktı. "Öldük."

Akito kaskatı kesilmişti. Yani gerçekten... ölmüş müydü? Başarımıştı ha. Akito kendine geldiğinde Toya'ya sarılmaya çalıştı. Ama Toya onu itip kendinden uzaklaştırdı.

"Toya ben özür dilerim. Gerçekten özür dilerim. Aptaldım bencildim. Sen bunları hak etmemiştin Toya. Sana hak ettiğin, gereken değeri veremedim. Ama ben!- Ben söz veriyorum her şeyi düzelteceğim! Lütfen lütfen bana bir şans daha ver. Lütfen Toya-"

"Kes sesini Akito. Sinirimi bozuyorsun. Sesin midemi bulandırıyor. Yüzsüzce konuşup seni affetmemi mi bekliyorsun? Asla. Asla yapmam bunu. Yaşarken rahat vermedin bana, bari ölümü rahat bırak."

"İstemiyorum seni. Acı vermekten başka hiçbir şey yapmadın bana. Ciğerlerim parça parça olurken bile yanında olmaya çalıştım. Ama sen beni terk edip gittin. Canımı yaktın. Ne kadar üzüldüm biliyor musun? Ağlayıp harap ettim kendimi. Kustum. Litrelerce kan kustum senin yüzünden. Akciğerlerim çökerken bile yanında olmaya çalıştım. Sen ise beni yalnız bıraktın. Hastane yatağında yalnız başıma acı içinde öldüm. Hepsi senin yüzünden. "

"Sense bencilce keyfine baktın sadece. Umursamadın asla beni. Şimdi ise gelip yüzsüzce seni affetmemi bekliyorsun. Asla. Asla seni affedemem Akito.
Artık beni yalnız bırak."

Akito ne yapacağını bilmiyordu. Çok sevdiği Toya'sı onu sevmediğini, onu affetmediğini söylemişti. Sonra ise gitmişti, arkasına bile bakmadan gitmişti. Ne yaşarken ne de öldükten sonra Akito asla bu vicdan
azabından kurtalamayacaktı.

🪼Son🪼

Sik gibi fici okuduğunuz için
teşekkür ederim.
Ahiret kısmının fikrinin
credit Lia'nın

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

her zaman orada olduğumu biliyorsun, akitoya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin