1.1

1.8K 133 40
                                    

Uzaklardan telefon çalma sesi geliyordu.

Kimin telefonuydu? Cevaplamadığı için şu an ona bildiğim tüm küfürleri savurmakla meşguldüm. Huzursuzca yerimde kıpırdandım fakat gözlerimi açmadım.

Telefon asla susmuyordu, tam sustuğu an seviniyordum fakat çok geçmeden yeniden başlıyordu. Acaba benim telefonum muydu? Uykumun en tatlı yerinde olduğum için gözlerimi açmadan bir elimle etrafımı yokladım ve elime geçen ilk şeyi kulağıma götürdüm.

Telefonu bulmuştum ama açmayı beceremediğim için kulağımda çalmaya devam etmişti. İçimden küfür ede ede parmağımı ekranda telefon susana kadar kaydırdım. Gözlerimi açmamaya kararlıydım. Ses kesildiğinde açıldığını anlayarak kulağıma götürdüm.

"Ne var?" dedim pürüzlü bir sesle.

"Neredesin sen?" dedi bir erkek. Sesi sinirli geliyordu. Arkaplanda gürültüler vardı. Biraz hışırtı duyduktan sonra arkası sessizleşti, rahat konuşabilmek için bulunduğu yerden uzaklaşmıştı sanırım. "Hoca seni soruyor amın evladı. İnsan bir haber verir. Hâlâ uyuyor musun oğlum?"

Oğlum mu? Sabahın köründe kime çatmıştım Allah aşkına.

"Yanlış numara kardeşim." dedim uykulu sesimle. Bu nasıl bir uykuysa telefonu kapattığım an geri sızacağıma emindim.

"Yenge?" dedi telefondaki erkek sesi mahcup bir tonlamayla. "Ha pardon ya. Tamam ben idare ederim sizi. Kusura bakma."

Yenge mi? Sanırım biri eniştesi yerine beni aramıştı. Kim eniştesine oğlum derdi ki? Şu an tek istediğim kapatıp uyumaktı cidden.

"Okey..." diye mırıldandım. "Sağolun ama enişteniz yerine beni aradınız."

"Ne?"

"Ben enişten değilim diyorum." diye homurdandım. Ne anlamaz çıkmıştı bu da. "Yengen de değilim. Sen kimi aradın ya?"

"Kimi mi aradım?" dedi anlamayarak. "Lan harbiden yanlış mı aradım?" Hışırtılar geldi. "Yoo."

"Bir kere ben erkek değilim." Sesim kendi kulağıma o kadar uykulu geliyordu ki saçmalayıp saçmalamadığımı merak ediyordum ama anlayacak düzeyde değildim. "Oradan çözecektin. Sen kimin yeğenisin?"

Bir süre sessizlik oldu. Sanırım numaramı kontrol ediyordu ya da ben tahmin yapmayı bırakmalıydım. "Ben kapatıyorum sen uyu." dediğini duyduğum an telefonu elimden bıraktım ve bir yerlere düşme sesini duydum.

Umursamadan uykuma kaldığım yerden devam etmeye karar verdim. Telefonu bıraktığım için, diğer elimle sarılıyor olduğum şeye ikinci elimle de sıkı sıkı sarıldım.

Sarılıyor olduğum şey mi?

Ben neye sarılıyordum? Dahası, o da bana sarılıyordu.

Korkarak gözlerimi araladım ve ışığa alışmaya çalışırken Barış'ın uyuyan yüzüyle burun buruna geldim.

Şokla gözlerim irileşirken kafamı oynatmadan yalnızca bakışlarımla bulunduğumuz pozisyonu inceledim: gece uyurken ikimiz de birbirimize dönmüş olmalıydık, onun kolu belime sımsıkı dolanmıştı ve ben de bir kolumu onun koltuk altından geçirip sıkıca ona sarmıştım. Üstelik bacaklarımız da iç içe geçmiş gibiydi çünkü hareket edemiyordum. Kediyi ezdik mi acaba diye düşündüğüm esnada onun bizden umudu kesip koltuğun tepesine çıktığını gördüm ve rahat bir nefes verdim.

Birincisi, ben nasıl bu kadar rahattım? Geceye dair hiçbir şey hatırlamadığıma göre deliksiz uyumuştum. Ayrıca her yerim tutulmuştu. İkincisi, Barış bu kadar telefon sesine bile kıpırdamadığı hâlde ben onu nasıl uyandıracaktım? Üçüncüsü, gözlerini açıp bizi bu pozisyonda görmemesi için hangi büyüyü yapmalıydım?

meddle about | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin