Bölüm 3 | Afitap.

512 25 70
                                    

Yağmur arabanın çatısını geçercesine yağmaya devam ederken Alaz, şoförün taksiyi durdurmasıyla birlikte vardıklarını anlamıştı. Yolculuğun yorgunluğu ve olanları kabullenememenin omuzlarına bindirdiği yük vardı üzerinde. Başka bir zaman olsa, kalacağa yere vardığı gibi sıcak bir duş alır, rahat pijamalarını giyer ve yumuşacık yatağına yatar ve uyurdu. Fakat farklı bir zamanda değildi. Sevgilisi ölmüştü ve Alaz Asi'sinin ölmeden önce yaşadığı yere gelmişti.

Taksici Alaz'ın bavulunu bagajdan çıkarıp Alaz'ın ayaklarının önüne koymuştu ve birkaç saniye sonra arabasına binip gaza bastı. Taksi çok zaman geçmeden göz önünden kaybolmuştu.

Merdivenleri çıkıp üçüncü kata ulaştığında iki kapı gördü. Yaman'dan adresi almıştı fakat elinde bir anahtar, onu geç kapı numarası bile yoktu. Ne yapacağını düşünürken merdivenlerden tık tak tık tak diye sesler duydu. Nihayet yağmurdan sırılsıklam olmuş, koşmaktan nefes nefese kalmış bir kadın gördü. Alaz'ın aksine kadın onu gördüğünde soran gözlerle değil, şok olmuş bir şekilde bakıyordu.

"You!" dedi kadın. "You are Alaz, Alaz Soysalan right?" diye ekledi.
Kadın çok büyük birşeyi çözmüş gibi bir heyecanla bakıyordu Alaz'a.
"Yes. I am Alaz Soysalan but who are you? I don't know who you are." diye cevap verdi Alaz.
"Oh right! Don't be creeped out. I am Emily, Emily Theo. I know you from Asi. She told me you were her boyfriend and the father of Ecem. By the way, how is she? I mean Ecem. How is that little cutie? Is she alright? Well, I don't know how good she can be. She lost her mother, at birth! I am sorry for your loss."
Kadının üstüne attığı bilgileri algılayamadan kadına bir soru yöneltti "First of all who exactly are you? Second of all why and how do you know A-" bedeni toprak altına konulmuş sevgilisinin adını söylemek isterken sesi titremişti. Boğazına binlerce bıçak saplanıyordu sanki. "A-Asi. Her and the baby. How and why do you know them?" diye devam etti zorlanarak.
"Oh right... Asi was my friend, bestfriend to be honest. She also was my neighbor, that's how I met her. I couldn't come to her funeral. I tried to contact anyone from whom she's left behind but I wasn't able to reach anyone. And before I knew her corpse was already in Türkiye. I feel so bad that I couldn't attend. And I also don't know anything about Ecem. But I will visit them as soon as possible! I promised it to myself." Kadının gözünden bir yaş aktı. Bu kadar yakın olduğu bir kişinin ne cenazesine katılabilmiş, ne de kızı hakkında haber alabilmişti.
"Well, honestly I have no power to talk or inform you about anything right now. I am too tired for that. But maybe we could talk another time?" Alaz'ın sorduğu bu soru karşısında kadın anlayışlı bir şekilde başını evet dercesine salladı. Tam kendi dairesine yönelecekti ki Alaz bir soru daha sordu "I... I don't have any keys for the apartment. Do you maybe have a key?" kadın onu tanıyorsa bir anahtarı vermekten çekinmeyeceğini düşündü.
"Yes. I have some keys. Can you wait here for a few minutes till I get them?" Alaz bu cevaba sevinirken başını olumlu anlamda eğdi.
Birkaç dakika sonra kadın elinde anahtarlar ile döndü. Anahtarlarla birlikte halkada asılı olan kedi şeklinde bembeyaz bir anahtarlık vardı. Nedenini anlayamadığı bir şekilde gözü takılmıştı. Çok aldırış etmeden anahtarı aldı, kadına teşekkür etti ve evine girmesini seyretti.

Sevgilisinin kapısının önüne geldiğinde bir anda aklında binbir türlü düşünce ordan oraya savrulmaya başladı.

Şimdi kapıyı açacaktı ama karşısında onu karşılayacak bir sevgilisi olmayacaktı.

Kucağına atlayıp "HOŞGELDİNNNNN!!!!!!" diye sevinç çığlıkları atacak biri olmayacaktı.

Evin içine çekiştirip "GELLL!!! BİZE EN SEVDİĞİMİZ YEMEYİ YAPTIMMM!!! HEM SONRA FİLM İZLEYECEĞİZ DAHAAAAA!!!" diye haykıracak biri olmayacaktı.

Alaz masanın üzerinde tost görmeyecekti.

Yapamayacağını düşündü.
Ama yaptı. Anahtarı deliğe soktu ve çevirdi.

CiğerpareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin