9

113 16 20
                                    

Tom ve Lucas evden çıktıktan sonra odama geçtim. "Gerçekten Lucas'ı onunla gönderdin mi?" Draco'nun sesini duyduğumda nefesimi verdim "çocuğumu onunla öylece göndereceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz." Draco kolumu sıkıca kavradı "sürekli kendini tehlikeye atıyorsun bu benim hiç hoşuma gitmiyor."

"Draco o benim her şeyim kendimi tehlikeye atmasam ve ona zarar gelmesine göz yumsam daha mı iyi? Yaşayamam anladın mı? oğlum olmadan ölürüm ben!" asamı alarak kapıya ilerledim. "Bizde geliyoruz." Gözlerim Pansy'ye takıldı. Hamile bir kadını kendim için tehlikeye atamazdım. "Olmaz sen karınla ilgilen."

"Ne saçmalıyosun sen? kendi ellerinle o adama gidiyorsun ve benden hiçbir şey olmamış gibi davranmamı mı istiyorsun? unut bunu."

"Draco sana karınla ilgilen dedim!" Pansy bizi izlerken özür dilercesine gözlerine baktım. "Sorun değil bizde gelebiliriz."

"Hayır Pansy seni tehlikeye atamam."

-

Tom'un Malfoy Malikanesinde olmadığını öğrenmiştim ve iki saattir onu arıyordum. Aklıma evlendiğimizde yaşadığımız ev gelince oraya geldim şu an kapının önündeydim. Asa yardımıyla kapıyı açtım ve eve girdim.

Tahta merdivenleri aşarak yukarı çıktım. Salonun aralık kapısını açmak üzereyken duyduklarımla duraksadım. "Oğlum bizden biri olacak ve o da işaret alacak." Tom'un söyledikleri kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Lord'um o daha küçük bizim görevlerimizi kaldırabilecek mi?" bu masadaki adamlardan birinin sesiydi. Benim oğlum şu an bir ölüm yiyen toplantısındaydı.

Hızlıca içeri girdiğimde kapı arkasındaki duvara çarparak kulak tırmalayıcı bir ses çıkardı. "Sen kendini ne sanıyorsun?" Tom yavaşca ayağa kalktı beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Gözlerim masada oturan Lucas'a döndü. Oğlum korkuyordu. "Seni varya öldüreceğim!"

"Kapa çeneni!"

"Kapatsana! bana bak Tom bu masayı dağıtırım duydun mu? benim oğlum işaret falan almayacak ve sana benzemeyecek!" Lucas bizi izlerken ona döndüm "oğlum korkma bu masadaki herkesi senin için öldürürüm. Onu bile!" Mattheo Lucas'ı kucağına aldığında Lucas Mattheo'nun boynuna sarıldı. "April kendine gel!" Tom kolumu sıkıca kavradı. Gözlerine baktığımda öfkesini görüyordum.

Omuz silktim ve yanından geçerek Lucas'ı Mattheo'nun kucağından aldım ve elini tuttum. "Gidelim annecim." Kapıya ilerlerken Tom'un sesiyle olduğum yerde durdum. "Seçimini yap Lucas," Tom'un gözlerine baktığımda onun Lucas'a baktığını gördüm "Ya annenle gider beni bir daha görmezsin ya da benimle kalırsın ve anneni bir daha göremezsin. Seçim senin oğlum."
Sinirle Lucas'ın elini bıraktım ve üzerine yürüdüm "Hayır!" Tom'un gözleri nihayet bana döndüğünde ellerimle sıkıca yakasını kavradım "Benim oğlum böyle bir şeçim yapmak zorunda değil!"

"Noldu April ikinci tercih olmaktan mı korkuyorsun?" dişlerimi sıkıca bir birine bastırdım "sen varya bencil pisliğin tekisin! çevrendeki kimse seni gerçekten sevmiyor hepsi çıkarları için seninle ve sen seni gerçekten seven insanları elinle bir kenara itiyorsun!" gözleri sinirle seğirdiğinde yakasını bıraktım. Çenesini kaldırdı "seçimini yap Lucas!"

Lucas dolu gözlerini kırpıştırdı ve yanıma ilerledi. "Ben annemi istiyorum." Elimi sıkıca tuttuğunda birlikte salondan çıktık ve çıkış kapısına ilerledik. Lucas'ın hıçkırıklarını duyduğumda olduğum yerde durdum ve gözlerimi sıkıca kapatarak sakinleşmeye çalıştım. Lucas'ın önünde diz çöktüm "özür dilerim annecim seni böyle bir seçim yapmak zorunda bıraktığım için."

"Anne," dedi burnunu çekerek. "Babamı bir daha göremeyecek miyim?" onu kendime çekerek sıkıca sarıldım. Cevabını bilmiyordum ve oğluma cevap verememek canımı acıtıyordu. "April!" Mattheo'nun sesini duyduğumda başımı çevirdim. "Kaçın abim çok sinirli ve ben onu ilk defa böyle görüyorum!" Lucas'ı kucağıma aldığımda Tom'un "Crucio!" dediğini duydum fakat acıyla yere yığıldığımda Lucas'da kucağımadan düştü.

Vücudumdaki kesin acıya rağmen Lucas'a döndüm. "Oğlum!" Gözlerim Tom'un gözleriyle buluştuğunda nefretimi gizlemedim. "Korkma ona zarar vermedim sadece uyuyor." Beni kucağına aldığında vücudumdaki acı geçmiş değildi. "Oğlumu," zorlukla nefes aldım "bırak!"

"Biliyor musun kendimi zor tutuyorum. Bu kadar güçlü olman aşırı seksi geliyor." Dişlerimi sıkarken eve girmiştik beni odaya çıkardı ve yatağa bıraktı. Bu oda benim kaldığım odaydı ve hiç dokunulmamıştı. "Oğlum nerde?" acı yavaş yavaş azaldığında yataktan kalkmaya çalıştım.
"Şimdi beni iyi dinle," yavaşca doğruldum ve sırtımı yatağa yasladım. "Lucas'ın başında bir ölüm yiyen var ve senin iki seçenek hakkın var."

"Ne istiyorsun kısa kes!"

"Benimle evleneceksin ve karım olacaksın ve oğlunla ikinize mutlu bir hayat vaat edeceğim ya da kabul etmeyeceksin ve Lucas'ı öldüreceğim." Söyledikleriyle şok içinde gözlerim açıldı. "Sen bana böyle bir şeyi nasıl söylersin?" Tom ciddiyetini bozmadan gözlerime bakarken yutkundum. "Ölsemde evlenmem seninle!"

"Lucas'ı düşün tek bir emrime bakar April." Sinirle nefesimi verdim "Sen sürekli evlilik konusunda beni tehdit etmek zorunda mısın!"

"Hadi zamanın tükeniyor." Gözlerimi sıkıca kapattım ve parmklarımı saçlarıma geçirdim. "İstemiyorum seni ya!"

"Peki." Tom kapıya ilerlediğinde sinirle nefesimi verdim "Tamam Kahretsin! evlenicem seninle!" Tom gülümsedi "Sevgili karım.." yanağıma dokunmak için elini uzattığında geri çekildim. "Aramızda duygusal bir bağ olmayacak senden hep nefret edeceğim bunu unutma!" omzuna çarparak odadan çıktığımda bir süre sonra peşime takıldı. "Oğlum nerde?"

"Mattheo'nun odasında." Hızlı adımlarla Mattheo'nun odasına ilerledim içeri girdiğimde Mattheo "annene ben bile hayran kaldım kimse bir ölüm yiyen toplantısını basıp 'bu masayı dağıtırım' diyemez." Diyordu. "Annem çok güçlüdür." Lucas beni gördüğünde ayağa fırladı. "Anne! iyi misin? düştüğünde çok korktum."

"İyiyim bebeğim korkma." Lucas'ın önünde diz çöktüm ve sıkıca sarıldım. "Biz annenle evleniyoruz. Yani artık bir aileyiz." Her anımı mahvetmek istercesine söyledikleriyle gözlerimi devirdim. "Sikeyim!" Lucas bana döndüğünde kaşlarımı kaldırdım "bunu duymadın!"

"Kesinlikle duymadım." Lucas'a gülümsedim ve başımı kaldırdım. "Evet annecim onunla evleniyoruz." Lucas heycanla yerinden zıpladığında Tom saçlarını okşadı. "Dokunma ona!" hızlıca Tom'un elini ittirdim. "Siz ciddi misiniz?" Mattheo ayağa kalktı ve yanımıza ilerledi. Lucas'ın kulaklarını kapattım "Sikeyim bu pislik beni tehdit etti!"

"Abim şaşırtmıyor." Gözlerimi devirdim. "Biz gidelim."

"Burda kalacaksınız. Evlenene kadar." Sinirle nefesimi verdim "oğlumla kalacağım."

"Eski odanda kalabilirsiniz." Başımı salladım "biz eşyalarımızı alalım."

"Biz onları getirtiriz." Cevap verme gereği duymadan Lucas ile odaya girdim ve kapıyı kapattım. "Anne babamla evleniyor olmanıza çok sevindim."

"Senin mutluluğun için her şeyi yaparım ben." Yanaklarına öpücük kondurdum. "Dinlen bebeğim çok yoruldun." Lucas yatağa yattığında saçlarını okşadım ve öpücük kondurdum. "Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum anne!" Lucas uykuya daldıktan sonra odadan çıktım ve Salona ilerledim. "Sana hayran olduğumu söylemeliyim." Mattheo'nun sesini duyunca gülümsedim arkamdan yaklaştı ve elime bir bira şişesi tutuşturdu. "İç iyi gelir." Şişeden bir yudum aldım "Kesinlikle iyi geldi."

"Bir ölüm yiyen toplantısını basacak kadar cesur olman çekici bence abim bundan etkilendi." Sıkıntıyla nefes aldım ve bira şişesini kafama dikerek yarıladım. Elimin tersiyle ağzımı sildim. "Ondan nefret ediyorum!"

"Herkes ediyor ama ağır konuştun." Derin nefes aldım. "Hak etti kimse benim oğlumu üzemez."

"Sen çok güçlüsün April." Sinirle nefesimi verdim "değilim. Ben odama geçiyorum."

"Pekala."

Taştan Kalp 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin