1

20 2 0
                                    

***

Acıyan dizimle sekerek amfiye girdim. Yine geç kalmıştım. Aceleyle merdivenden çıkarken dizimi vurmuştum. Herkes beni izlerken yerime oturdum.

"Dizine  noldu?" Diye kısık sesle konuştu Sıla.

"Düştüm." Dedim.

Sıla çocukluk arkadaşımdı. Doğduğumuzdan beri aynı mahallede oturuyorduk. Küçükken arkadaşlarımız yaralandığında hemen müdahale ediyorduk. Doktorculuk oynarken hep doktor biz oluyorduk. Bu düşkünlüğümüzden dolayı tıp okuyorduk. 2. Senemizdi.

Bu uzun süren ders bittikten sonra amfiden çıktık. Diğer derse 1 saat vardı. Çok uykum vardı.

"Sıloş kahve içmeye mi gitsek?" Dedim.

Sıla "Çok iyi olur." Dedi. Ve binadan çıkarken biri seslendi.

"Pişt!" Kafamızı çevirdiğimzde Ahmet bankta oturuyordu.

Sıla abisine dönüp 'Ne var?' dercesine kafasını salladı. Ahmet ise eliyle buraya gelin işareti yaptı.

Ahmet Sıla'nın gıcık abisiydi. Küçükken hep bizimle dalga geçerdi. Bizde onunla. Bize kendisinin daha iyisi olduğunu kanıtlamak için tıp kazanmıştı. Ama bizde tıp kazanmıştık. Onun son senesiydi.

Sılayla Ahmet'in yanına gittik.
"Ne var abi!" Dedi Sıla.

Ahmet "Nereye böyle? Dersiniz bitti mi sizin?" Dedi.

Sıla'nın konuşmasına izin vermeden konuştum. "Sana hesap mı vereceğiz biz? Özel hayatın gizliliği denen bir şey var."dedim.

Ahmet oturuşunu dikleştirip tek kaşını havaya kaldırmıştı. "Özel hayatın gizliliği mi? Öyle bir şey olamaz."

"Ne demek olamaz. Mis gibi kızlarız. Olur hemde bal gibi." Dedim.

Sıla araya girerek "Başladınız yine." Dedi.

Omuz silkip kollarımı göğsümde birleştirdim. Kafamı Ahmet'in tam tersine çevirip "Arkadaşlarla kahve içmeye gideceğiz." Dedim.

Sıla bana 'O arkadaşlar kim?' Dercesine bakarken Sıla'nın kolunu tuttum ve koşup çekiştirdim.

Ahmet arkamızdan bağırırken gülüyorduk.

"Kimleri çağıracağız?" Dedi Sıla.

"Pınarı çağırırız. Onun dersi yoktu bu saaten sonra."

Sıla bir tık isteksizdi sanki ama kabul etti.

Pınar ve Sıla kahvesini almış ve oturmuştu. Kahvemi alıp masaya ilerlerken ayağım kaydı ve çarpıştığım kişiyle üzerime sıcak kahveyi döktüm. Düşmemi engelleyen çarpıştığım kişinin belimdeki eliydi.

"Özür dilerim. Size geldi mi?"

"Yok sorun değil. İyi misiniz?"

"İyiyim." Dedim ama kahvenin döküldüğü kolum acıyordu.

Kızların yanına gittim ve kampüsteki otoparka gidip üzerimi değiştirip geleceğimi söyledim.

Onsuz Aşk +18 (AHFER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin