Arkası Gelmez Dertlerimin

801 47 27
                                    

Semih Kılıçsoy sunar ,



Her zamanki gibi Almanya da olduğumuz için camiiden gelen ezan sesi yerine telefonumda vip yer edinmiş ezan vakti uygulamasından yükselen ezan sesiyle uyanmıştım. Biraz oturup ezanı dinleyerek dualarımı edip kalktım ve otel odasındaki büyük aynadan dağılmış tipime acırcasına bir bakış atıp hemen kendimi düzeltmeye başladım. Elbise dolabımdan göğüs kısmında Beşiktaş logosu olan beyaz bir tişört ve siyah bir şort bulup üstüme geçirdim ve rahat uyumadığım için 3.dünya savaşına girmiş saçlarımı elimle düzeltim. Bu akşam Türkiye-Portekiz maçı olduğu için ne kadar oynayamayacağımı bilsem de milli duygularımın içimde göbek atmasından dolayı heyecanlıydım. Heyecanımın mideme vurucağını bildiğim için milli aranın başından beri içtiğim ilaçlarımı içtim ve saatin 07.30 a geldiğini görüp biraz hava almak için balkona çıktım.

Odamın balkonu aşağıda antrenman yapan milli takımı çok net bir şekilde görebilecek kadar iyi bir konumdaydı. Gördüğüm tanıdık yüzlerle kaşlarımı çatmam bir olmuştu. Montella bana dün gece antrenmanın saat 11 de başlayacağını ve erken kalkmama gerek olmadığını kesin bir dille belirtmişti. Arka cebimde duran telefonumun kilidini açıp Whatsappa girdim ve Montella'dan gelen yeni bir mesaj olup olmadığını kontrol ettim. Hiçbir mesaj yoktu. Montellayı bırak Muçi dışında hiç kimseden mesaj yoktu. Muçi ile kısa süre içinde çok iyi anlaşmış ve sürekli konuşur hale geldiğimiz için Günaydın mesajı atmıştı. Ona kısa bir günaydın mesajı atıp whatsapptan çıktım ve telefonu balkon masasının üzerine bırakıp odaya döndüm.

Sırt çantamın içinde olduğunu bildiğim Beşiktaş lisanslı not defterim ve pilot kalemimi kaptığım gibi geri balkona çıktım ve takımı en iyi gözlemleyebileceğim bir şekilde oturdum. Benim diğerlerinden ne eksiğim vardı ki? Montellanın bana karşı takındığı tutum nefret miydi yoksa beni gerçekten yetersiz gördüğü içinmiydi. Ümid milli takımına gönderirken yüzüme karşı "yetersizsin" demesi yalan veya doğru çok koymuştu. Kimsenin bu olaya ses çıkarmamak ise çabasıydı. Beşiktaş taraftarı bana yapılan haksızlığı farkedip duruma el atmasalardı belki de hala oradaydım hoş orada en azından maçlara çıkıyordum.

Portekiz maçında da diğerlerinde olduğu gibi oynatmayacağının farkındaydım ama o antrenman saatini bile katılmamam için yalan söylemişti. Peki takım arkadaşlarım yokluğumu farketmemişmiydi? Madem kimse orada olmamı istemiyordu bende onları gözlemleyip stratejilerini yazıp kendimi o konularda geliştirirdim bu sayede beni artık yetersiz görmezlerdi değil mi? Görüntümün bulanıklaşmasıyla ne zaman dolduğunu farketmediğim gözlerimi elimin tersiyle sildim ve yerimde doğruldum. Masanın üstünde duran sigara paketiyle gülümsedim.

İlk sigaramı içtiğimde lisedeki arkadaşlarımla piknik yapmaya gitmiştik. Ortamda tek içmeyen arda ve ben vardık. Arda Güler ile eskiden aynı sınıftaydık ve yakın arkadaştık evet. Ben Beşiktaş o Fenerbahçe altyapısındaydık ve sık sık takım kavgası ederdik. O gün de ilk sigaramızı birlikte içmiştik. Tek başıma içmeye ne benim cesaretim vardı ne de onun elimize uzatılan bir dal uzun parlament ile birbirimize bakıp gülümsedik

Dumanı ilk çeken ben olmuştum. Nasıl yapıcağımı arkadaşlarım tarif etmişti. Bir kaç kez daha çektikten sonra Ardaya uzattım.Bir bana birde elindekini bakıyordu. Onu onaylamak için kafamı salladım. İçine çektiği gibi öksürmesi bir olmuştu. Diğerleri ona gülerken ben sırtını sıvazlayarak onu rahatlatmaya çalışıyordum. Parlament paketi bitmiş başka bir marka açmıslardı. Bana uzatılan dalla gülümseyerek aldım ve daha sonra içmek için cebime koydum. Arda muhtemelen tekrar içmemiş ama benim son sigaram değildi.

O günden sonra değişik sigara çeşitlerini denemeyi sevdim sürekli bir markaya bağlı kalmak sıkıcıydı ben hepsini deneyip paketlerini içinde bir dal sigarayla saklar koleksiyon yapardım. Fazla içmediğim için hala denemediğim bir sürü çeşit vardı ama almanyada işi biraz abartmışım. Fazlasıyla stresli olduğum için günde 2 pakete kadar çıktığım olmuştu şuana kadar takımdan kimseye yakalanmasamda Cenk abi ve Mert abi Beşiktaş ta oldukları için içtiğimi biliyorlardı ama bu kadar sık içtiğimden kimsenin haberi yoktu. Hoş yanımda olsalardı bilirlerdi elbette. Bu konuda özellikle Cenk abiye fazlasıyla kırgındım. Beşiktaştayken sürekli bir aile olduğumuzu zırvalarken Burda benim yanıma uğramaktansa İrfan abilerle takılmayı tercih ediyordu. Her zaman yanımda olsun demiyordum ama arada gelebilirdi. Mert abinin sesi zaten fazla çıkmazdı ve şu sıra sakatlık yaşıyordu bu yüzden ona kırgın değildim. Arda ise karışık bir mevzuydu. Onunla konuşuyorduk ama o muhtemelen içmeye devam ettiğimi bilmiyordu. Onun yanında içemeyen gayret ediyordum. Yoğun bir şeklide antrenman yaptığı ve genelde kenanla takıldıklari için benim ne halde olduğumun farkında değildi.

Aklıma gelen Cenk abiyle ne yaptığını kontrol etmek için ona baktım. Antrenmana ara vermiş olmalılardı ki onunla konuşan Barış abi ve kerem abi yerine onları geçiştirir gibi cevap vererek hakan abiyle gülerek konuşan İrfan abiye bakıyordu. Cenk abi tövbe haşa ama İrfan abiden hoşlanıyor olabilir miydi? Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtuldum. Paketten bir dal çıkarıp kartallı çakmağımla sigaramı yaktım. Verdikleri ara bitmiş olmalı ki hepsi ayaklanmış top koşturmaya başlamıştı. Benim odağım Kenan ve Ardadaydı. Öncelikle onların stratejilerini çözmeliydim çünkü benimle yaşıtlardı ve her zaman 11 de olmasalar bile bir şekilde Montella o ikisini maça alıyordu. Not defterime özelliklerini karalamaya başladım. Belki onlar gibi Yurt dışında oynamıyor olabilirdim ama bende Türkiyenin en büyük takımlarından birindeydim. Acaba bende Real Madrid de ya da Juventusta olsaydım beni de oynatır mıydı?

Kendi kendine düşünüp gözlemleyip bir yandan da gözlemlerimi not defterime not alıyordum çoktan iki sayfalık yazı yazmıştım bile. Bir yandan da Sigaram bittikçe yeniliyordum. Birazcık fazla dalmış olmalıyım ki kırılırcasına çalan kapıyı yeni duyuyordum. Büyük ihtimalle oda servisi olmalıydı. Kafamı kapıya çevirme gereksinimi bile duymadan ters bir sesle kapıdakini cevapladım.

"Hayır, bir şey yemek istemiyorum bir haftadır öğrenemediniz mi!?"

Bir haftadır her öğün geliyorlardı ve ben her zaman aynı şeyi söylüyordum fakat onlar sıkılmamıştı. Canım bir şey yemek istemiyordu sigaralarım ve kahvemle gayette idare ediyorduk. Tekrardan kırarcasına çalan kapıyla kaşlarımı çatıp derin bir of çektim ve sinirle yerimden kalktım. İyi bir sebepleri olsa iyi ederlerdi çünkü arda ve Kenan birlikte paslaşmaya başlamışlardı ve ben onları izlemeyi kaçırıyordum! Sinirle kapıyı açtım, oda servisini beklerken gördüğüm yüzlerle duraksamıştım. Bunlar ne alakaydı be?



____________________________________________________________

Arkadaşlar herkese merabe
Ben ne anlamak kurgu yazmaktan heleki b×b kurgusu yazmaktan ama Barsem diye öldüğümüz için böyle gerekti öhm. Çok okunur mu sanmıyorum ama okuyan olur diye düşünüyorum her şeye inat yine watty deyiz aşkolar. Saçma bölümler benden mutlu edecek yorum ve voteler sizden!

Nur kaçov

FesupanallahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin