[10] Find me

29 6 1
                                    

"İçinde ilahi ne varsa yok olmuştu; yaşama gücü, canlılığı kalmamıştı ki dürtsün onu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İçinde ilahi ne varsa yok olmuştu; yaşama gücü, canlılığı kalmamıştı ki dürtsün onu. Ölmüştü. Ruhu ölü gibiydi. Ne yemyeşil yaprakların arasından geçerek inen gün ışığının güzelliğini görüyor, ne de kozmik sonsuzluktan bahseden ve sırlarını o yaprakların hışırtılarında açığa vuran mavi gök kubbenin fısıltılarını duyuyordu artık"

★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★

Gece 02.00, soğuk rüzgar saçlarımı savuruyor lakin üşümüyorum. Dudaklarım titriyor fakat delirmek üzere olduğumdan mı yoksa soğuktan mı anlayamıyorum.

Yarım saat önce evdeydim. Davlumbaz ışığının altında düşüncelerimle boğuşurken kahvemi yudumluyordum. Her şey kontrolüm altında sanarken aslında değildi. Kafa karışıklığı ile mücadele ederken buldum kendimi, daha sonra ise düşüncelerimin altında ezildim. Ağırlığına dayanamadım, göğsüme bir öküz oturdu, boğuluyormuş gibi hissettim, duvarların boyları uzadı enleri kısaldı üzerime üzerime gelmeye başladılar. Bende kendimi sokaklara attım.

Sahile gitmeyi umuyordum fakat sahil yolunda ilerlerken kafam karıştı. Ezbere bildiğim yolları karıştırdım. Hangi yolun beni sahile götüreceğini bilemedim. Fakat birsürü yol tabelası vardı bu sokaklarda, nereye gittiler? Göremiyorum. Kayboldum sanırım, buraya kadar gelmişken geri dönmenin bir mantığı yok, vazgeçemem, sahile gideceğim. İlerlemeye devam ettim, bu sefer nereye gittiğimi bilmiyorum, umarsızca ilerliyorum. Yolun nereye çıkacağını bilmiyorum ama ilerlemeye devam ediyorum. Soğuk, titriyorum ve bu karanlık sessiz yol canımı daraltıyor. Ama ilerliyorum.

Yol ayrımına geldiğimde durdum. İçimi saran korkuyla bir o yola bir bu yola baktım. Tabela yoktu ve ben lanet olsun ki nereye gideceğimi bilmiyorum. Titreyen dudaklarımın arasından süzülen nefeslerim duraksadı, ellerimin ne zaman saçımı bulduğunu hatırlamıyordum ama parmaklarıma dolanan kopmuş saç tellerimi fark edince yere attım.

Kayboldum, derin düşüncelerimin arasında mı kayboldum yoksa düşüncelerimin hakikatsizliği miydi benim kaybolmama yol açan? Doğru sandıklarımın yanlış çıkmasıyla kendime olan güvenimin yok olması mıydı benim kaybolmama sebep olan? Ne zaman kaybolmuştum? Belki ne zaman ve ne şekilde başladığını bilseydim bu kaybolmuşluğun,

bir şeyleri yoluna koyabilirdim.

Koyabilir miydim?

Son zamanlarda (ki buna tam olarak bir tarih veya zaman belirleyici bir unsur kullanamıyorum) düşüncelerimin belirli bir doğrultuda olmadığının, bana ve yaşantıma hiçbir katkı sağlamadığını fark ettim. Düşüncelerim havada kalıyor o gece unutuluyordu. Çözüm sandıklarım hiçde çözüme benzemiyordu.

Doğruyu ve yanlışı ayırt edemiyorum.
Neden?

Ben irade sahibi bir birey değil miyim?
Doğrum ve yanlışımın çok kesin çizgiler olması gerekiyordu.
Ben neden bu sikim hayatta bir boku bilmiyorum.
Hiçbir şey bilmiyorum. Bildiklerimi unutuyorum.
Bildiklerim önem arz etmiyormuş beynimde yer etmesine gerek yokmuş gibi hissediyorum.
Asıl bilmem gerekenleri bilmiyorum.
Ama nasıl öğreneceğimi de bilmiyorum.

Düşüncelerim devamlılığını kaybetmemesine rağmen adımlarımı rastgele bir yola ilerlettim, sahil yoluna ulaşma arzum ihtimallerin önüne geçti. Teslim oldum ve ayaklarım beni nereye götürüyorsa oraya ilerledim. Hiç tanıdık değildi bu sokaklar, bambaşkaydı. Misafir çocuğu gibi hissetmemi sağlıyordu. Buraya ait hissetmiyordum.

Hiçbir yere ait hissetmiyorum. Hiçbir yerde nefes alamıyorum. Hiçbir yerde huzuru bulamıyorum. Huzurun varlığı hakkında tereddüte düşmeye başladım. İnsanların hayvan gibi peşinden koştuğu bazılarının elde ettiği bazılarının ise sadece hayallerinde yaşattığı bu 'huzurun' tadını ben neden daha önce hiç tadmamıştım.

Lanet olsun ki ben hiç de yaşıyormuş gibi hissetmiyorum. Ben hiç de insan gibi yaşıyormuş gibi hissetmiyorum.

Düşüncelerimle boğuşurken körleşmiştim. Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda ise, bunca yolun sonunda bir çıkmaz sokağın bitimindeydim. Uğruna yola çıktığım denizi, ucundan bile göremiyordum. Hissetmek istediğim sahil esintisini hissedemiyordum. Bütün bu yolculuk bir hiç için miydi? Delirmek üzereyim sanırım.

Karşımda duran apartmanın merdivenlerine oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve bir sigara yaktım. Ayaklarım çok yorulmuştu, zihnim çok yorulmuştu ve bunların hepsi bir hiç uğrunaydı. Daha fazla düşünmek istemiyorum.

Sanırım her şey buraya kadardı. Sahili bulamadım, denizi göremedim. Sahile ulaşmak amacıyla çıktığım o yolda başka sokaklara saptım. Tanıdık olmayan yollardan geçtim. Kimse bana yardım etmedi, hiçbir tabela yolu göstermedi. Ama ben ilerledim, kaybolmama rağmen ilerledim çünkü denizi görmek çok istiyordum. Başaramadım.

Düşüncelerim artık bir anlam ifade etmiyordu. Durgunlaşmış ve bitik hissediyordum. Ne düşünmeye ne de yüzleşmeye halim kalmıştı. Yenilgimi kabul edip kabuğuma çekilmek istiyordum. Apartmanın merdivenlerinde başımı kollarımın arasına almış uyuya kalacakken telefonum titredi. Bu saatte ancak teyzem yazar diye düşünürken ekranda gördüğüm isimle şaşırdım.

In Lak'ec:
Evden çıkalı 2 saat oldu😡
Nerdesin
Kayıp mı oldun
Konum atabilirim
Eve gel jungkook
(Görüldü)

★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★

Bence artık herkes vpn yüklemiştir dostlarım. Yüklemişken bi wattye de uğrarsınız inşallah hamdolsun. Bölüm hakkında düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayınn. İyi bakın kendinize bir de oy verin🎀(çaresiz).

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

the tortured poets department | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin