Önceki bölümde de güzel yorumları ile beni yalnız bırakmayan herkese teşekkürler. Fakat okunma vote ve yorum sayısı az olduğundan bu biraz yazma isteğimi kırıyor. Eğer hikâyemi okuyup beğeniyorsanız arkadaşlarınıza tavsiye ederseniz beni mutlu edersiniz, şimdiden teşekkürler. Bu bölümde de yorumlarınızı bekliyor olacağım. Sevgilerle. -Dilan
Harry'nin ağzından;
Daisy'i bırakıp eve dönerken günümü düşündüm. Yorucu bir gündü, ilk önce Sevenah'nın mezarına gitmiş, ardından Çocuk Esirgeme Kurumu'nda ailelerinin ölü mü, yoksa diri mi olduklarından bir haber yaşamını devam ettiren çocuklar ile tanışmıştım. Hangisini daha zordu? Karar veremiyordum. Her gün ailesinin geleceği umuduyla yaşamak mı yoksa bir daha asla gelmeyeceğini kabul etmeye çalışmak mı?
Arabayı evin önüne park ettikten sonra arabadan indim ve eve ilerledim. Kapıdan girip geniş oturma odasına geçtim. Annem ile Darcy çift kişilik gri koltuğun üzerindeki tozpembe yastıkları kenara çekip koltukta kendilerine yer açmışlardı. Annem koltuğa uzanmış ve Darcy onun göğsüne kıvrılmıştı. Birlikte televizyon izliyorlardı.
"Keyfinize diyecek yok hanımlar." Dedim gülümseyerek kapıdan girerken. Annem başını kaldırıp bana baktı ve cevap verdi.
"Neredeydin bu saate kadar?" Aklıma Çocuk Esirgeme Kurumu ve Daisy ile ilgili anılarım dolarken genişçe gülümsedim.
"Arkadaşımla beraberdim." Annemin manalı bakışlarını es geçip Darcy'i kucağıma aldım ve sade tozpembe berjere oturdum.
"Neler yaptın bugün küçük sıçan?" dedim gülümseyerek. Cevap vermediğinde gülümsemem biraz solsa bile belli etmemeye çalışarak saçlarını okşadım, içine dalga katmaya çalıştığım sesim ile;
"Küçük sıçan yine suskun prensese dönüşmüş demek. " dedim. Saçlarını öptüm, göğsüme yatmasına izin vererek sırtımı berjerin arka kısmına yasladım. Üzerinden beş dakika geçmeden Darcy uykuya dalmıştı. Bir süre sonra annem konuştu:
"Bir arkadaşınla buluştuğunu söyledin. Tanıdığımız birisi mi bu?" gözlerimi devirerek cevap verdim:
"Darcy'i götürdüğüm pedagogun yanındaydım anne, teşekkür etmem gereken bir konu vardı. İmalı bakışlar atmayı kessen iyi olur."
"Bir yıldır yalnızsın, yeterince yas tutmadın mı oğlum?" büyük bir sinir dalgası vücuduma yayılmaya başlarken Darcy'i uyandırmamaya özen göstererek ellerimi sırtına ve beline yerleştirip ayağa kalktım.
"Sevenah benim ilk aşkımdı. Sonsuza kadar yalnız kalacağımı söyleyemem; fakat ölene kadar yasını tutacağımı söyleyebilirim. Acılarımı da sevinçlerimi de iki kişilik yaşayarak tutacağım onun yasını, iki kişilik yaşayacağım artık anne. Eğer olurda kalbime Sevenah'dan başka birisi dokunursa, Sevenah'yı silmeden onu sevmenin bir yolunu bulacağım. Sevenah her zaman âşık olduğum kadın olarak kalacak. Şimdi Darcy'i yatırmaya gidiyorum, ardından ben de uyurum. İyi geceler."
Üst kata çıkıp Darcy'nin pembe kapılı odasına girdim ve tek elimle üzerinde Barbie resimleri olan pembe örtüsünü açıp Darcy'i yatırdım. Kapıdan çıkmak üzere arkamı döndüm ama sonra bu fikrimden vazgeçip Darcy'nin yanına uzandım. Altın sarısı saçlarında elimi gezdirdim ardından burnumu hafifçe saçlarında sürtüp kokusunu içime çektim.
"Küçük meleğim." Dedim fısıldayarak.
"Annen gittiğinde bende boşlukta hissettim kendimi, hayatımda sevdiğim ilk kadını toprağın altına göndermek; benim içinde kolay değildi. Üzerine bir de sen vardın, sana sadece baba değil; hem anne, hem baba olmalıydım. İlk zamanlar göremedim senin ne kadar incindiğini. Özür dilerim meleğim, sana yetemediğim için. Deniyorum, ne kadar başarılıyım bilmiyorum ama; inan bana deniyorum." Saçlarına son bir öpücük kondurdum ve ufacık bedenini daha sıkı sararak gözlerimi kapattım. Sarı düz saçları ile Sevenah kapalı gözlerime beni ziyarete. Her gözümü kapattığımda onu görüyordum, elini tutuyordum ve eskisi gibi sarılıyordum.
"Tanrım bunlar bir rüya olsun." Diye geçirdim içinden, bir yıl içinde kaç kere aynı duayı ettiğimin farkında olmayarak. Ardından kapalı gözlerimin ardında, siyahlığın arasında Çocuk Esirgeme Kurumu'nda gördüğüm çocuklar geldi beni ziyarete. O an anladım, ben de gidemezdim. Ben Darcy'nin tutunacağı son daldım, ben Darcy'nin hayatında sağlam ve değişmeyecek olan tek insandım. Bir yıldır onun iki ebeveyni birden olmaya çalışırken, sadece boşlukta çırpınıyordum. Daha ben güçlü olamazken kızımın güçlü olmasını nasıl bekleyebilirdim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pedagog
Fanfiction"Sağ elimden tutan küçük kıza ve sol elimden tutan yakışıklı adama baktım. İlk defa bir aileye ait gibi hissediyordum, ilk defa kendimi bir yere ait hissediyordum. Sahilin kenarında el ele yürürken, kalbim huzurdan ve mutluluktan yırtılacak gibi his...