1.4

1.4K 185 86
                                    

bol sıkıntılı ve içten içe kahır dolu geçen düşünme saatlerinin ardından sabahı zor etmişti semih.

barışla olan son sohbetinin üzerine bir daha konuşmamışlardı.

kendini sorguladığı dakilarda zor zamanlar geçirmişti zaten, barış alper ile tekrar konuşabilecek gücü kendinde bulamazdı eğer çakma sarışın ona yazsaydı. ki yazmamıştı da. dert edinmesine gerek yoktu o yüzden.

gece, tek başına kara kara düşünüyorken abisi ismail'in gazabına da uğramıştı. aynı odada kaldıkları için aralarında çoğu zaman anlaşmazlık oluyordu. dün gece de bu döngü tekrarlanmıştı. ismail, eve geç saatlerde gelirdi çoğu zaman. ailesinin ona olan katı kuralları, abisi için esnekliğe uğrardı hep. semih gece geç saatlerde eve geliyorsa hayırsız ve serseri, ismail ise onun tam aksine genç, delikanlı ve erkek adam oluyordu.

aralarının çok iyi olmamasının en büyük nedenlerinden biri de buydu işte. ailesinin iki evladını birbirinden ayırması semih'in zoruna gidiyordu. ismail kötü birisi değildi ama onun da bu olanlar karşısında sesini çıkarmaması, semih'in ona olan tavırlarının soğuk olmasına neden oluyordu. aralarındaki buzullar, böyle böyle oluşmuştu işte.

dün de kardeşinin moralsiz bir şekilde sadece tavanı seyrettiğini gören ismail, takılmıştı ona biraz. zaten iyi bir ruh halinde olmayan semih için, bu altı boş ve sadece onu gıcık etmeye çalışıyormuş gibi görünen imalar, bardağı taşıran son damla olmuş ve ismail ile ufak bir kavgaya tutuşmalarına neden olmuştu.

kafasında binbir türlü düşünce vardı zaten, bir yandan da abisinin gereksiz aşık mısın oğlum yoksa başlıklı muhabbetleri beynini sikip atıyordu.

küçük tartışmalarından sonra ismail, kardeşinin normal halinden farklı olduğunun bilincine ufaktan varınca uzatmamış, bu konuyu daha sonra arkadaşlarıyla tartışmak için kafasına bir yerlere not etmiş, yatağına girmişti.

ve işte şimdi, arkadaşlarına kafasındaki düşünceyi açma vaktinin geldiğini hissederek konuya girmişti.

"dün eve gelince fark ettim. semih çok moralsizdi." dedi elindeki sigarasından içine derin bir nefes çekerken.

kardeşi ile her ne kadar mükemmel bir abi - kardeş ilişkileri olmasa da, semih'in düşündüğün aksine ismail, onu çokça önemsiyor, başına gelebilecek herhangi bir kötü olaydan onu korumak istiyordu. ve arkadaşları da belki bu konuda kendisine yardımcı olabilirdi.

"niye ki?" diyerek onu yanıtlayan kaan'a kaydı bakışları.

omuz silkti bilmiyorum dercesine ve arkasına yaslanarak tekrar söze girdi.

"ben de bilmiyorum. makara yapmak istedim biraz morali yerine gelsin diye. takıldım işte oğlum hayırdır aşık mı oldun falan diye. baya sinirlendi ben öyle deyince, daldı gitti sonra." dediğinde barış'ın zaten onu pür dikkat dinleyen ifadesi, söyledikleri ile gerilmişti. suskunluğunu koruyarak ağzını açıp bir şey demezken, samet girdi bu sefer de söze.

"öyle tepki verdiyse dediğin gibi aşık olmuştur belki." gülerek söylediği cümle ile bakışları ismail'de olan barış, ona döndürdü elalarını.

"aybüke miydi geçen günkü kızın adı, odur belki yavuklusu," diyen yanındaki mert ile barış'ın kafası öyle bir hızla ona döndü ki, boynundan çıkan ses ile dikkatleri üzerine çekti bir anlığına.

"kafan kopacak amına koyayım, sakin ol," diyen arkadaşının söylediğini dikkate almazken ilk defa konuştu semih ile ilgili olan konuya katılarak.

"kaç kere dedi amına koyayım çocuk bir şey değiliz diye, ne aybüke'ymiş." diyerek cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal aldı uzun ve kemikli parmaklarının arasına. bu sırada kendisine dönen anlamsız bakışların farkında değildi. olsa bile önemseyeceği söylenemezdi zaten.

arkadaşlarının aybüke denen kız ile yaptıkları bu imaları çok gereksiz buluyordu artık. bir ilişkileri olmadığını anlamaları için semih'in kaç kere daha tekrar etmesi gerekiyordu anlamamıştı. bir insan bir şeye hayır dediyse, o mevzu orada kapanırdı. ama arkadaşları uzattıkça uzatmış işin bokunu çıkarmaya başlamışlardı. ve bunun artık canını sıktığını hissetmeye başlamıştı çakma sarışın. bu konuya artık bir son vermek ve bir daha da açılmaması üzere maziye göndermek istiyordu.

üzerindeki bakışlara aldırmadan sigarasını nefeslenmeye devam ediyorken konuşan ferdi ile ona yöneldi bakışlar. arkadaşı da kendisi gibi sessiz kalmıştı bu konuda ve şimdi yapıyor olduğu yorumu merak ederek onu dinlemeye başladı barış alper.

"o kızla ilgili olduğunu zannetmiyorum ben. başka birisi vardır belki," dedi bakışları birkaç saniyeliğine barış alper'e dokunurken.

kendine dönen irislerin farkındalığına erişse de devam etmesini istermiş gibi bakışlarıyla izlemeye devam etti kıvırcık arkadaşını.

"belki ulaşamayacağı biridir. o yüzden de üzgün olabilir. ya da aşkla alakası bile yok konunun. genç bu çocuklar, her şeye canlarını sıkabiliyorlar." dediğinde mert alayla gülmüş, ferdi'yi omzundan ittirmişti.

"sanki kendisi elli yaşında amına koyayım."

ferdi, kendisine gülen arkadaşının kıskacından kurtulduğunda bakışlarını tekrar buluşturdu sarışınla.

ferdi çok konuşmazdı ama anlardı bir şeyleri.

barış, konuşmadan da anlaşılıyor olmanın verdiği güven duygusu ile bukleli saçların sahibinin gözlerine değdirdiği harelerinde ufak minnettarlık pırıltıları taşıyordu.

birilerinin onu anlayışla karşılaması ve yardımcı olma girişiminde bulunması, paha biçilemezdi.

🌍..⭐

kizlarim bolum gecikti biraz cok uzgunum. yazamadim cunku vakit bulamadim bugun hic ve ortaya boyle bir sey cikti maalesef.

en azindan hic olmamasindan iyidir degil mi 😔

ben begenmedim pek ama idare edin lutfen 🥺

iyi okumalar 💙

koca yaşlı şişko dünya | barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin