1. Turuncu Kelebek

42 7 83
                                    

Helllllüüüüü!

Yeni kurguma merhaba deyin sjfjsjxj.

Bu bir "çocukluk aşkı" hikayesi. Beni Kazaen'den tanıyanlar illaki vardır. Tıpkı Kazaen gibi bu kurguyu da beğeneceğinize eminim. 😊

Kazaen'den gelenler kendini belli edebilir mi??

Umarım düşündüğüm gibi olur. Çok uzatmak veya kurguyu anlatmak istemiyorum çünkü okudukça kafanızda oturacak bir kurgu.

Umarım beğenirsiniz.

*Başlama tarihlerini alalım.

YENİ SERÜVENİMİZ BAŞLIYOR!!

İyi okumalar...

--

"Anneanne bu ne?" Dedi minik Ayliz. Anneannesi bir yandan çiçeği sulamaya devam ederken bakışlarını Ayliz'in işaret ettiği yöne çevirdi. Çiçeğin üstündeki minik kelebeği gösteriyordu.

Turuncu bir kelebek...

"Kelebek." Dedi Pınar balkona çıkarken. Ayliz annesinin sesini duyunca hızla arkasını dönüp annesine doğru ilerledi.

"Kızım yavaş." Dedi Şükran da çiçek sulama işini bitirirken.

"Anne dışarı çıkayım mı?" Diye sordu Ayliz ve ardından ısrarla, "lütfen, lütfen, lütfen, lütfen anne, nolur!" dedi.

Pınar elindeki tepsiyi balkondaki küçük masaya bırakırken bacağına yapışmış izin isteyen kızının kollarından tutup kendinden ayırdı. "Kızım bir dur!"

"Anne nolur, nolur gideyim! Çok kalmam, söz."

"Söz mü?" Dedi Pınar bakışlarını kızına eğerek.

"Söz. Gerçekten söz." Dedi Ayliz de sırıtarak. Annesinden izni kapmanın verdiği sevinçle otuz iki diş sırıtıyordu.

"Tamam ama dikkat e-" diyen Pınar sözü yarım kaldı çünkü Ayliz annesinden duyduğu tamam kelimesiyle çoktan kapının yanına varmıştı. Annesinin klasik şeyleri söyleyeceğini bildiğinden kapıyı açarken de, "tamam anne!" diye içeriye seslenmeyi de unutmadı.

Pınar tepsideki kahveleri çıkarıp masaya koydu otururken. Şükran da elindeki sulama aletini bırakıp bir sandalye çekti kendine. "Çok hareketli."

"Öyle valla." Dedi Pınar da annesini onaylayarak.

"Mahallede çocukların canını yakmasa bari." Dedi Şükran efkarlı efkarlı düşünürken.

"Yakmaz herhalde." Dedi Pınar bu söylediğine pek de ihtimal vermezken.

Şükran güldü. "Sen öyle san."

----

Çekimler bittiği için rahat bir nefes vererek oturduğum sandalyeden ayaklandım. "Ben çıkıyorum."

"Tamamdır Ayliz." Dedi Can abi de.

"Yarın erken gelmeme gerek yok değil mi?" Diye sordum emin olmak adına.

"Yok, yok. Senin fazla sahnen yok zaten. Ufak tefek şeyler geriye kalan."

"Peki." Çantamı da masadan aldıktan sonra kapıya doğru ilerlerken arkamdan koşarak gelen birkaç adım sesi duydum. "Ayliz!"

Gülerek arkamı döndüğümde alışık olduğum bir manzara vardı. Anlaşılan Doğa yine set arasında uyuya kalmıştı. "Bir günde uyuya kalma be, kızım!" Diyen bir ses daha duydum. Bu da Sarp olmalıydı.

Son VedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin