2. Derin Yer Edinen Adam

28 6 85
                                    

Hellüüüü!

Yoğun istek üzerine bölümü erken atmak istedi. İkinci bölümle geldim! Çok uzatmak istemiyorum. Umarım beğenirsiniz. Satır arası bol bol yorum atarsanız sevinirim. İyi okumalar...

--

"Hepinizin eline sağlık arkadaşlar!" Diye bağırdı Can abi sevinçle. Filmden kazanacağı paraları düşününce gözlerinde dolar işareti oluşacağını tahmin edebiliyorum.

Film çekiyorduk. Sinema filmi.

Oyuncuydum ben. Yıllarca eğitimini almıştım. En başlarda ufak çaplı bir tiyatro grubunda yer alsam da sonrasında büyük şirketlerden teklif alınca tiyatroyu bıkarmıştım.

Bu konuda ise en büyük destekcim annemdi. Hiçbir tiyatromu kaçırmamıştı bu zamana kadar.

Hepimiz yaptığımız işi tebrik etmek adına alkışlama yaparken Doğa elinde telefon ile yanıma doğru yaklaştı. "Ben numarayı aramıştım ama sana sormayı unuttum."

"Aferin Doğa ya, aferin!"

"Ne bileyim ya, bugün boş oluruz diye arayayım dedim!"

"Ver şu telefonu!" Doğa'nın elindeki telefonu alıp olduğum mekandan biraz uzaklaştım ve kendi karavanımın önüne geldim. Seslerin hâlâ gelmesi sinirimi bozduğu için mecburen karavana girip kapısını kapattıktan sonra telefonu kulağıma doğru yaklaştırdım. "Buyrun."

"Sanırım müsait değilsiniz." Diyen sesi geldi Toprak'ın. Sesi telefondan daha da güzeldi. Normalde de güzel bir sesi vardı ama telefonda daha güzeldi sanki.

"Çekimler bittiği için kutlama yapıyorduk. Yani müsaitim ama çok ses var."

Zor duyulacak bir ses geldi. Gülümseme sesi. Güzel gülümsüyordu. Evet, deli olduğumu düşünebilirsiniz belki çünkü görmeden nereden biliyorsun güzel güldüğünü diyebilirsiniz ama öyle değil işte. Öyle değil.

Bir insanın güzel güldüğünü karar vermek için gerçekten güzel gülmesi gerekmez...

İnsanın zihninde, ufacık bir yerlerde derin yer edinen adam güzel güler o kadın için...

Gördün mü deyin, hissettin mi deyin. Hayır derim, görmedim ama hissettim.

Ben onun güzel güldüğünü hissettim...

Sevmiyordum ama Toprak'ı sanki daha önce bir yerlerden hatırlıyor gibi hissediyordum. Sanki zihnimin bir köşesinde o hep vardı. Sanki onun varlığı hep benimleydi. Neden böyle düşündüğümü bilmiyordum ama, Toprak bana yıllardır tanıdığım insanlardan bile daha çok tanıdık geliyordu...

"Tebrik ederim." Dedi Toprak. "Eminim çok güzel bir film olmuştur."

"Onu yayınlanınca anlayacağız." Gülümsedim.

"Röportajı bugün yapalım mı?" Sesi çekingen çıkıyordu. Sanki utanıyormuş, çekiniyormuş gibiydi. Görmediğini bildiğim halde kafa salladım onaylar gibi. "Olur."

"O zaman bekliyorum ben."

"O zaman bekle sen." Gülümseyerek telefonu kulağımdan çekip kapattım. Salak gibi sırıtıyordum. Karavanın tavanına baktım bir yandan da dudaklarımı dişlerken. "Çok yakın geliyorsun bana... Çok tanıdıksın sanki..." Ellerimle saçımı bir omuzumdan aşağı saldım ve bileğimdeki tokayla oynamaya başladım. Arkamdaki koltuğa oturup yanımdaki masaya koyduğum tek koluma kafamı yaslayıp karavanın ufak penceresinden dışarıya baktım. "Kimsin? Kim olabilirsin?"

Son VedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin