Ciğerlerine doldurduğu derin nefesi aynı sakinlikte geri verdiğinde kendisine dönmüş olan gözleri umursamadan büyük kampüsün içinde yürümeye başladı Asi. Soysalan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Konservatuvar Bölümü 2. sınıf öğrencisiydi. Bugün de ikinci yılının ilk günüydü.
Kendisine dönen gözlerin nedenini çok iyi bildiğinden umurunda değilmiş gibi adımlamaya devam ediyordu ancak bu pek mümkün değil gibi duruyordu. Zira okula henüz başlamış öğrencilerin bile gözleri üzerindeydi. Gözlerini devirmeden edemedi.
İlk senesi okulun sahibinin oğlu Alaz Soysalan ve çetesiyle mücadele etmek ile geçmiş olduğundan koskoca kampüs tarafından elbette ki tanınıyor oluşuna şaşırmamak lazımdı. Ancak yeni gelmiş öğrencilerin bile kendisini tanıyor olması garibine gitmişti. Belli ki gelmeden önce okulun saçma sapan itiraf sayfalarına göz gezdirmiş ve kim olduğunu öğrenmişlerdi. Zira o itiraf sayfalarında kendisinden fazla söz edilen tek isim Alaz Soysalan'dı.
Geçen yıl finallerinin son günü yaşadıkları aklına düştüğünde yüzünü buruşturmadan edemedi. Fakültenin kantininden aldığı sert kahvesiyle boş bulduğu bir banka çökerken çoktan o güne gitmişti bile Asi.
"Asi Varol!"
Alaz'ın gür sesi kulaklarına dolduğunda henüz bitmiş olan sınavlarının kritiğine ara vermek zorunda kalmışlardı. Alaz'ın sinirli çehresiyle gülmeden edememişti Asi. Herhalde haber Alaz'a ulaşmıştı, yoksa bu kadar sinirli bir halde burada bulunmasının başka bir açıklaması olamazdı.
"Havuzdaki görüntülerimi dedeme sen mi attın?"
Asi daha fazla dayanamayıp bir kahkaha patlatıvermişti. Arkadaşları da ona katılırken ayağı kalkıp kollarını göğsünün altında birleştirdi ve bilmiş gülümsemesiyle Alaz'ın tam önünde durdu. Tam da tahmin ettiği gibi; Alaz burnundan soluyordu.
"Beğenmişler mi? Gerçi açı ve ışık biraz kötüydü ama yapacak bir şey yok..."
Dudaklarını büzüp sahte bir üzüntüyle söylediği sözlerin hemen arkasına bir kıkırtı ekleyivermişti. Bahsi geçen fotoğraflar Soysalan Üniversitesi'nin kapalı havuzunda, gecenin bir yarısı Alaz ve İlayda'nın pek de edepli olmayan fotoğraflarıydı. Bu fotoğrafları çekmesi için Ozan ve Cesur'u görevlendirmişti Asi. Arkadaşları da seve seve kabul etmişti.
Leyla ve Asya, İlayda'yı kandırarak havuza götürmüş, üzerine kapıları kilitlemişti. Ozan ve Cesur ise havuzda saklanıp İlayda'nın kendisini kurtarmak üzere Alaz'ı aramasını beklemiş ve işe koyulmuşlardı. Alaz gelip kilidi kırdığında gürültülü bir alarm sesi etrafı doldururken Alaz ne yapacağını bilemeyip İlayda'yı da kendisiyle birlikte sulara gömmüştü.
Alarm sesi durduğunda Alaz, kucağındaki İlayda'nın cazibesine daha fazla dayanamamış ve oldukça kolay bir şekilde Asi'nin eline en büyük kozu vermişti. Asi de eline gelen kozu Alaz'ın bu hayatta en çok korktuğu insan olan dedesi Eşref Soysalan'a gönderivermişti.
"Bu yaptığını... Ödeyeceksin! Duydun mu beni?"
Uzanıp Asi'nin kolunu sertçe kavradığında öne atılan Ozan ve Cesur'a aldırmamıştı bile. Asi de anbean Alaz'a biraz daha yaklaşırken kolunun sıkılıyor olması pek de umurunda gibi görünmüyordu. Göz temaslarını kesmeden boşta olan elini havaya kaldırıp Alaz'a hamle yapmak üzere olan arkadaşlarını durdurdu. Eli usulca inerken Alaz'ın dudaklarına eğilip konuştu.
"Elinden geleni ardına koyma. Bu hayatta korkacağım son insan bile değilsin, Alaz Soysalan."
Ardından kolunu sert bir hamle ile kurtarıp saçlarını savurdu. Alaz Soysalan ise az önce ciğerlerine dolan kokunun kendisini etkilememesi için kendine sayısız telkinde bulunmaya başlamıştı. Gözlerini kısıp Asi'nin hoyratça dağılan saçlarına baktı ve gülümsedi. Ellerini cebine atıp tek ayağıyla ritim tutmaya başladığında konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ateșle barut.
Fanfictionsoysalan üniversitesi'nin düșman iki grubu. üniversite'nin ilk yılını birbirlerine zehir etmiș iki grubun, grubun gözdelerinin birbirine bir șeyler hissetmeye bașlamasıyla yolları nereye evrilecek? ateș ve barut'un hikayesine hoș geldiniz. bol zorba...