10. bölüm

35 6 1
                                    

Hyunjin
Biliyorum.
Bence çok hızlı davrandım.
Daha ileri gitmeden ara vermeliyiz.
En azından ben hatırlayana dek.

- 🎶 -

Söylediğim hiç bir şey fikrini değiştirmesini sağlamayacakmış. O anlatınca değiştirdi ama. İstemiyorum ara vermek. Bilmiyorsunuz, cidden hiç bir şey yaşamadık. Gerçekten, artık ayrı kalmak istemiyorum.

Ayrılacağını bile söylemedi, ama benim gözlerim doldu. Hatta ne zaman başladı bilmiyorum, ama ağlıyorum. Cevap vermedim mesajlarına.

Aşağı indim. Seungmin yatmış olmalı, masanın üzerindeki araba anahtarından anladığım, Chris de burada.

Ondan fikir almak istemiştim. Bence şuan evden çıkıp gitsem, bu kadar erken yattığı için ona fikrini soramadığım bahanesini sunabilirim.

Cidden yaptım bunu. Evden çıktım ve Hyunjin'in evine doğru yürümeye başladım. Bunu neden yaptığımı sorguladığım noktada, artık sadece aşkını kurtarmaya çalışan çaresiz herifin tekinden farkım olmadığını düşündüm.

Yalvaracağım ona, kendim anlatacağım her şeyi. Kabul etmezse? O zaman da duygu sömürüsü yapacağım. Sırf ondan vazgeçmeyeceğimi bilsin diye.

Kapısına kadar gittim ve zile bastım. Işıklar yanıyordu. Jeongin açtı kapıyı? "Ne oldu sana?" Diye sordu direkt.

"Ne olmuş bana? Neyse, Hyunjin odasında mı?"

"Evet. Bir sorun mu-" onu aşıp, Changbin'i de es geçip yukarı çıktım. Kapısı kilitli değildi.

Yine de çaldım. Ses gelmeyince girdim içeri. Hyunjin kulaklık ile müzik dinliyordu, yazı yazıyordu ayrıca.

Yanına yanaşıp derin bir nefes aldım ve kulaklığı aldım.

Bana döndü. Hazırlıksız yakalandı.

O tek kelime etmeden konuşmaya başladım. "Hyunjin, cidden hiç hoş olmayan şeyler yaşadık ama anlatacaktım hepsini. Bu sefer sen beni susturdun. Nasıl söyleyebilirdim? Gerçekten pişman olmasam yaklaşmazdım bile sana. Özür dilerim-"

"Ağladın mı sen?" Diye sordu. Mesele buymuş gibi.

Burnumu çektim. "Ayrılmayalım, lütfen. Belki de nefret ediyorsun benden, ama sana ait anılarımın olmasına izin ver. Bu kadar az anı, sırılsıklam aşığım ben sana, çok az... en azından hatırlayınca gülümseyeceğim bir kaç anım olmasına müsade et. Ayrılma benden..." yine ağlamaya başladım.

Ayağa kalktı. Bana bir mendil uzattı ve konuştu. "Felix, mesele senin bana anlatmaman değil. Ben olsam, ben de anlatmazdım. Mesele şuan seni seven bir adamken, hatırlayıp yavaş yavaş senden uzaklaşma ihtimalim. O daha kırıcı olmaz mıydı?"

"Hayır. O zaman sana daha çok sarılmış olurum. Seni daha çok öpmüş olurum. Sen, kendin gibi ayrılırsın benden. Tanımıyorum şimdi seni." Bunu söylememem gerekirdi. Ama hissettiğim şey bu.

"Değiştim yani?"

"Evet. Doğal olarak değiştin. Beni terk edeceksen, kendin gibi terk etmeni istiyorum. Senin tarafından terk edilmek ne bilmiyorum. Benimle yaşadığı her şeyi bilen biri, hiç bilmeyen birinden daha az canımı yakar belki."

Hoşuna gitmemiş olmalı bu dediklerim, ifadesinden anlaşılıyor. Bu sefer o derin bir nefes aldı. "Sen beni değil, bir kaç hafta önce öptüğün adamı seviyorsun demek. Ama şunu düşün. Belki o adam seni benden daha çok seviyordu. Gururu yoktu belki, kalbini kırdım diye pataklamak isteyecek beni. Evet, ben de tanımıyorum o adamı. Ayrıca ayrılmadım senden, sadece ara vermek istedim. Sırf bu yüzden kapıma kadar gelmene gerek var mıydı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MELODY | HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin