Bölüm 4

554 30 2
                                    

Oturduğum koltukta artık baygınlık geçiriyordum, çünkü Barış beni saatlerdir koltuğa oturtmuş ilk önce fifa açmış sonra bana maç seyrettiriyordu.

"Barış ben çok sıkıldım ya! Ne güzel romantik komedili bir film bulmuştum, onu izlesek ne olur?" Homurdandığımda Barış beni kolunun altına alıp iyice dibine çekmişti.

"Aşkım bu maçı izlemem lazım, filmi başka bir gün izleriz he." Dediğinde gözlerimi devirip oturduğum yerden kalktım.

"Nereye gidiyorsun." Diye sorduğunda dediğinde "Mutfak." Diyip salondan çıkmıştım, mutfağa girdiğimle telefonumun çalması bir olmuştu, kimin aradığına baktığımda Mert olduğunu görmüştüm, vücudum hızlıca gerilmiş telefonumun sesini kıstım.

Mutfağın kapısını yavaşça örtüp telefonu açtım.

"Ne var Mert?" Dediğimde, "Duyduklarım doğru mu Nil! Gerçekten o Barış denen topçu ile mi birliktesin?" Diye çok geçmeden yanıt verdi.

Nerden öğrendiğini bilmiyordum ama sesindeki sinir her an bir şey yapacakmış gibiydi.

"Evet beraberiz Mert, bi sıkıntı mı var?" Dediğimde gülmeye başlamıştı, herhalde delirdi en son. "Benimle tekrar denediğin zamanda o hayatında vardı dimi? İkimizide aynı anda  idare ettin!" Vücudumu bi panik sarmıştı, bunu Barış öğrenirse Merti yaşatmaz benden de ayrılırdı.

"Saçma sapan konuşma! Seninle tekrar denediğimizde Barış ile görüşmeyi kesmiştim, şimdi aylar öncesinde olan bir şey için beni rahatsız edersen buna pişman olursun." Diye söyledikten sonra hızla telefonu kapattım.

Gözlerim dolmaya başladığında hızla lavaboda yüzüme su çarpmıştım, tek korkum Barışı kaybederim korkusuydu.

Barış daha fazla işkillenmemesi için hızlıca salona geri gittim, hala maç izliyordu. Yanına oturup kollarımı beline sarmıştım, kafamıda göğsüne koyup televizyona odaklandım.

"Bir şey mi oldu Nil?" Dediğinde titrek bi nefes verdim, kafamı iki yana sallayıp "Hayır hayatım, bir şey olmadı." Dediğimde kafamın üstüne bir öpücük kondurmuştu.

Kollarımı belinden çekip hızlıca kucağına çıktığımda gözleri şaşkınlıkla açılmış elleri otomatikman kalçalarıma yerleşmişti.

"Bebeğim ne yapıyorsun?" Dediğinde kendimi yavaş ama sert bir şekilde ona sürttüm, bu hareketimle ağzından inleme sesi kaçmıştı.

"Artık benimle ilgileniyorsun." Diyip hızlıca dudaklarına kapandım, hızlıca bana karşılık verdiğinde alt dudağını ağzımın içine alıp ıstırarak çekiştirdim, elleri kalçamı yoğurmaya başlamıştı bir yandan da beni kendine bastırıyordu.

Dilini hızlıca ağzımın içine itip dilimle buluşturmuştu, ağzımdan ağlar gibi inleme kaçmasına sebep olmuştu.

Dudaklarımızı hızlıca ayırarak üstümdeki bluzu çıkartıp bi kenara fırlatmıştım, onun elleri ise hızlıca sütyenimin kopçasına gitmiş el çabukluğu ile çözmüştü. Serbest kalan göğüslerime bir bakıp atıp hızlıca birinin ucunu ağzına almış sanki yeni doğmuş bir bebek gibi emiyordu, diğer eli ise öteki göğsümü avucuna hapsetmiş sıkarken iyice ıslandığımı fark etmiştim.

Hızlıca beni altına alıp üstünü çıkartırken birden telefonun çalması ile bakışım Barışın telefonuna gitmişti, o umursamadan işine devam ediyor altımdaki taytımıda çıkartırken telefon artık susmuştu, bende önemsemeyip Barışa geri döndüğümde telefonun bir daha çalması ile Barış oflayarak yerinden kalktı.

"Tam zamanında arıyorlar amına koyayım!" Diye söylenip telefonu eline aldığında ekrandaki kişi ile kaşlarını çatıp hızlıca aramaya yanıt verdi.

"Ne oldu Elif?" Dediğinde gözlerimi devirmeden edemedim, bu kız her güzel anımızın içine ediyordu ama Barışın çok yakın arkadaşı olduğu için mecbur katlanıyordum, Barış kabul etmese bile Elifin ona karşı hisleri olduğunu fark ediyordum ama Barışa söylersem kavga ederdik o yüzden şimdilik susuyordum.

"Tamam Elif bekle beni geliyorum." Diyip telefonu kapattığında hızla kaşlarımı çattım, beni tam sevişmenin ortasında bırakıyor muydu yani, hemde o kız için?

"Barış nereye gidiyorsun pardon?" Dediğimde çıkardığı tişörtünü hızlıca yerden alıp üstüne geri geçirmişti, "Elif'in bir kaç saattir karnı ağrıyormuş geçmeyince de beni aradı hastaneye götürebilir misin diye, onu götürüp geri gelicem sevgilim." Dediğinde gülmeye başlamıştım, tamamen sinirimden gülüyordum.

Barışın kaşları çatılmış büyük ihtimalle neye güldüğümü anlayamamıştı, "Barış bu kız 24 yaşında! Eli ayağı var, arabası var. Neden seni sanki sevgilinmiş gibi gecenin bir yarası hastaneye götürmen için arıyor! Keremi arasın, Yunusu arasın mesela? Niye hep sen ya!" Diye bağırdığımda Barış elleriyle yüzünü sıvazladı, "Nil bak şu an çok tepki veriyorsun o kız kardeşim gibi zaten hastaneye götürüp geri evine bıraktıktan sonra geri gelicem." Sakince konuştuğumda daha çok sinirlendiğimi hissetmiştim.

"Biliyor musun Barış ben aynı şeyi yapsaydım bana demediğini bırakmazdın ama biliyor musun nereye gidersen git ha onun yanından sonrada gelme daha, uyuyacağım." Bir şey demesine izin vermeden hızlıca odama gidip kapıyı kapattım, hala bi umut gitmemesini yanıma gelmesini umuyordum ama sertçe açılıp kapanan kapıyla cevabımı çok net almıştım.

Gözlerimin dolması ile hızlıca yatağıma girip yorganı üstüme çektim, uyumaya çalıştım ama hiçbir şekilde gözüme uyku girmedi, sabaha kadar bir umut gelmesini bekledim.

Gelmedi.

...

Yeni bölüm ile hepinize merhabaaaa

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız

𝐁𝐫𝐨𝐤𝐞𝐧 𝐇𝐞𝐚𝐫𝐭 | 𝐁𝐚𝐫ı𝐬̧ 𝐀𝐥𝐩𝐞𝐫 𝐘ı𝐥𝐦𝐚𝐳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin