Barıştan
Ders için yeniden buluşacaktık Melisle. Hafta içi olduğu için beraber gidelim dedik.
"Görüşürüz o zaman." Dedi Melis bizimkilere.
"Görüşürüz, iyi eğlenceler." Dedi Defne.
"Aman ne eğlence, fizik çalışıyorlar hatırlatırım!" Dedi Kuzey de.
"Fiziği bu kadar gömmeseniz mi fiziği seven arkadaşlar da varmış aramızda." Dedi Melis.
"Evet artık ben de seviyorum." Diyerek onayladım onu.
"Bizi de çalıştır madem Melis." Dedi Defne. Baş başa kalma planlarım suya düşecekti anlaşılan. Açılmayı planlıyordum çünkü.
"Olur hadi beraber gidelim." Dedi Melis. Al işte ya of.
Sonunda bizimkiler ailesinden izin aldı. Hep beraber otobüse bindik. Defneyle Melis boş koltuklara oturdu. Biz ayakta kalmıştık. Çantalarımızı Melislere verdik.
Melisten
Tam şu an kucağında oturuyor olabilirdim Barış efendi. Ulan hayatttt.
Barışın kucağımda duran çantasını inceledim bir süre. Düz siyah renkti. En büyük fermuarının ucunda Galatasaray logosu vardı. En küçük fermuarının ucuna takıldı gözüm. Kalpliydi bu seferki. Ama beyazlı mavili bir kalpti. İkisi de benim en sevdiğim renklerdi.
Eve geldiğimizde annem karşıladı bizi kapıda. Barıştan haberi vardı ama Defne ve Kuzeyin geleceğinden haberi yoktu. Şaşırdı onları görünce. Ama çok da sevindi.
Barıştan
Melisin odasına çıktık. Odasında kim olduğunu bilmediğim büyük bir erkek posteri vardı. Siması hiç yabancı değildi aslında. Biraz kıskanmış olabilirim. Şahsen benim odamda kocaman bir megan fox posteri yok. Onun da olmamalı.
Odasını özenle toplamıştı dün, kalemler bile yerli yerindeydi. Yatağının üstünde kocaman mavi çiçekleri olan beyaz bir örtü vardı. Çok hoştu odası.
Baş ucunda ise papatyalar vardı. Muhtemelen en sevdiği çiçekti. Aklımda bulunsun.
Sonra gözüm bir mektuba takıldı. Ne yazdığını merak ettim.
"Ben hemen geliyorum." Dedi Melis çantasını bıraktıktan sonra. Önce çekmecesini açıp oradan kıyafet çıkardı. "Bunların giyebilirsin Defne." Dedi kıyafetleri Defneye uzatırken. Daha sonra kendisi için aldı.
İkisi beraber odadan çıktılar. Kuzey benim mektuba baktığımı tahmin etmişti. "Aç hadi." Dedi bana.
"Bak içinden güzel şeyler çıkmazsa senden bilirim ona göre." Güldü bu dediğime.
"Çıkar çıkar aç sen bir." Dedi. Mektubu elime aldım. Üzerinde 'Bal gözlüm için.' Yazıyordu. Sayfanın her yerine B♡ yazmıştı. Şu meşhur akımdaki gibi yani. Mektubu bırakıp Kuzeyin yanına gittim. O da merak ediyordu ne yazdığını.
"Bal gözlüm için yazıyordu ön tarafta. İçinde de b♡ yazıyordu."
"Oha oğlum kesin sensin bu." Dedi bana gülerek.
"Benim gözlerim hangi renk?" Diye sordum Kuzeye.
"Ne bileyim oğlum kahverengi işte."
"Düz kahve mi yani, bal rengi falan değil mi?" Dedim. "Biraz daha dikkatli bak."
"Yaaani kahveden açık bir renk. Ama güzel. Belki bal rengidir. Sorarsın Defneye o bilir." Dedi. Sonra eliyle bir çantayı gösterdi. "Baksana minnie mouse anahtarlığı var. Gerçi çantasına takmış ama olsun. Sana da mickey alalım. Çift anahtarlığı gibi."
"Çaktırmadan fotoğrafını çeksene." Dedim kucağındaki telefonu işaret ederek. Hemen çekti fotoğrafını.
"Ha sen aynısından bulacaksın yani." Dedi sırıtarak.
"Bizde kusur olmaz." Dedim ben de gülerek.
İçeriye geldi Defne. Elinde de kurabiye tabağı vardı. "Melis üstünü değiştirip gelecek, bana da bu kurabiyeleri verdi yiyelim diye." Dedi. "Kendisi yapmış."
"Senin için yapmış Barış." Dedi Kuzey de. "Biz gelmeseydik bir tek sen olacaktın burada."
Haklıydı aslında ama garibime gitti. "Belki de misafirleri gelecektir." Dedim. Sonra aklıma soracağım soru geldi. "Defne benim gözlerim hangi renk?"
"Kahveden daha açık. Bal rengi diye geçiyor sanırım." İstemsizce gülümsedim. Defne fark etti bunu.
"Hiç" dedim gülümsemeye devam ederken. Eğer o kişi bensem gözlerime uzun uzun bakmıştı anlamak için. Sadece tepkilerini test etmem lazımdı bu saatten sonra.
Melis geldi sonunda. Ders çalışmaya başladık. Yine çok eğlenceli geçmişti. Kafamdaki sorulara rağmen adam akıllı dinlemeyi başarmıştım.
Giderken kalemimi bıraktım odasında. Yarın geri getirip getirmeyeceğini merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cellata Babam Diyenler / Barış Alper Yılmaz
Teen FictionACIKLAMAYA GEREK YOK MUTLAKA OKUYUN!