anlamadım kar tanesi

17 2 1
                                    

"oğlum yeter bu kadar efkar yaptığın, yenisini alamaz mıyız?" minghao bağırmak istedi ama kendisini durdurdu, sonuçta soonyoung sadece üzülmemesi için çabalıyordu. "soon, içinde çok fazla anlamlı şey vardı. o yüzden bu kadar sorun ediyorum zaten." ardından derin bir iç çekti. defterde bulunan her şey onun için çok önemliydi, eğer deftere zarar gelir veya bulamazsa ne olacağını düşünmek bile istemiyordu minghao. kendisine abarttığını söylemeye çalıştı, alt tarafı bir defter, yenisini alırsın dedi. ancak hiçbir işe yaramadı.

oflayarak kafasını sırasından kaldırdı ve yanındaki soonyoung'a bakarak ağzını açtı, soonyoung bunun ne demek olduğunu direkt anlamış olacaktı ki dün akşam yaptığı tatlıdan bir çatal -spesifik olarak hao'nun getirdiği çatal- alıp yanındaki çocuğun yemesine yardımcı oldu. "belki tanıdığın biri yarın sana vermek için almıştır! ben olsam öyle yapardım yani." soonyoung harika bir örnek verdiğini düşündüğü için heyecanla konuştu, minghao başını salladı. "umarım öyledir."

——

hiç morali olmadığı için eve erkenden döndü minghao, normalde seokmin ve mingyu eşliğinde yemek yemeye gideceklerdi ancak keyifsizliği buna engel olmuş, daha kötüsü arkadaşlarının da gitmesini engellemişti. onlara her ne kadar onsuz da gidebilecekleri mi söylese de önceki hayatlarında iki inatçı keçi oldukları için asla kabul etmediler. minghao gününün daha kötü geçemeyeceğinden emindi.

kendini kıyafetlerini değiştirdiği gibi direkt yatağının üstüne attı ve yüzünü yastığına gömdü. olabilecek en kötü senaryoları düşünmeden edemiyordu.

belki yarın daha iyi bir gün olacaktı.

__________________________
kontrol etmeye üşendim hata varsa söyleyin öpüldünüz

paslanmış tuval, junhao Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin