"Geceleri yolların kralıyız
Sabahları rüyada uçarız.""Öyle bir sihirbazsın ki beni bile kaybettin gülüm."
"Kader satılmıyor ki iyisini alalım."
"Otopsi istiyorum...
Hayallerim kendi eceliyle ölmüş olamaz."Bunlar ne amına koyayım.
Kodumun depresif emoları. Bir ara vardı kendini animede sanan Sasuke kılıklı emo, işte onlardan ikişer üçer tane bu odaya atmışlardır, eminim. Ya da birkaç göbekli kamyon şoförü burada konaklamıştır.
Göbekli şoför demişken yazın yaylaya gidince yaptığımız mangallar geldi. Dayım, hani kral adamdır dediğim dayım, çok güzel mangal yapar. Ayrıca göbekli ve kel. Yani, bence aklıma gelmesi normal, değil mi?
Ya ben ne anlatıyorum amına koyayım...?
Saçmalamaya devam etmeden güncel durumumu anlatayım. Yurt odasında kendi yatağımda oturmuş ve sıkıldığım için üst ranzanın altında yazan yazıları okuyordum. Telefonumun şarjı bitmişti ve odada priz yoktu. Neden?
Çünkü önceki senelerde bir çocuk kurutma makilesiyle kendini çarpmış. Siz ne dersiniz bilmiyorum ama ben süzme salak diyorum. Sonra da kapatmışlar prizleri. Bize de şarjımız yemekhanede ya da etüt odasında dolarken beklemek düşüyordu işte.
Oda arkadaşlarıma dönüp baktım. İkisi de telefonlarına gömülmüş bir şeyler yapıyorlardı. Benimle ilgilenmiyorlardı ve ben yüzlerce kez okuduğum yazıları tekrar okuyordum. Böyle arkadaş ömrünüzü yer, yemin ederim.
"Bağımlılar!"
İkisi de aynı anda bana bakmadı. Alışmışlardı.
"Koduğumun bağımlıları!"
Rahatsız etmemden gına gelmiş olacak, Tugay göz devirerek konuştu. Sakızını çiğniyor, YouTubedan Bakirkertenkele izliyordu.
"Ne var Sinan?" Yatakta yan dönüp ona baktım.
"Sıkıldım." Videoyu durdurmaya bile gerek duymadı. Hatta bana bakmadı bile. Serkan zaten..harbi ne yapıyor o?
"Banane?" Yataktan kalkarken oflayıp sırtımı öttürdüm.
"Çok kötü arkadaşlarsınız." Bir şey demedim, zaten onlar da beni umursamadılar. İşte böyle kahpeler gibi arkadaşlarınız olacağına hiç olmasın. Neyse.
'Yürüyerek' yemekhaneye indim. Dediğim gibi, telefonum orada şarjdaydı. İki kat aşağıda olan yemekhaneye indiğimde ışıkları bile yanmıyordu. Sadece ilerde telefonunun ekranının ışığından anladığım kadarıyla birisi vardı. Kim acaba ya, siz anladınız mı?
Telefonumu alıp şarjına baktım, %60.
Sikeyim.
Sessiz bir çığlık atarak masaya oturup bildirimlere baktım. Mesaj yok, arayan yok. Yazık bana. Aa, şey var, trandyol mesajı. Sepete en son eklediğim ürün %15 indirime girmiş.
Bir de gelen saçma sapan haber bildirimlerine baktım. Tanımadığım bir ünlü ve bir siyasetçi ile alakalı haberler ve spor haberleri. Aa, maç mı varmış bugün?
Habere tıklayıp bugünkü Fenerbahçe-Trabzonspor maçının detaylarına baktım. Bir saat sonraymış. (Yakışmadı fanatik.)
"Bu sefer sikicez feneri." Bana göre sessiz ama normale göre gayet sesli olan sesimi karşıdaki benim kim olduğunu anlamadım ama sizin 'kim olduğunu bilirsin sen' diyebileceğiniz beyefendi konuştu.
"Yarrak sikersin." Ve dramatik bir şekilde bakıp kim olduğunu anladım. Aa, Ufuk'muş. (Allah Allah-Yazarlar)
"Lan!"
"Lan lan!"
"Lan lan lan!"
"Lan lan lan lan!"
"Yeter ulan!"
"Evleneceksin benimle yarim, kalmadı hâlim, kalbim yalnız sana talip bana bağırıp durma, çarparık ağzının ortasına!" Ha? Ne? Haaaa, anladım.
"Hüü, şimdiden başladı yaa!" Bizim kafalar biraz farklı çalışıyor. Anladınız.
"Hı, affet bebeğim. Kendimi kaybettim birdenbire. Hem bendeki şiddet dilden gelir ama elden gelmez."
Merdivenlerden gelen ayak sesleri ve birkaç 'ne?' nidesi duydum ama umursamadım.
"O zaman isteklerimi sayıyorum, yatl-" ve sözüm kesildi. Bunlar benim vefasız, iğrenç, bağımlı arkadaşlarım değildi, bunlar Ufuk'un vefasız, iğrenç, bağımlı arkadaşlarıydı.
"Affet?" Kerem.
"Bebeğim?" Burak.
"Kendimi?" Ben.
"Kaybettim?" Ufuk.
"Tamam kes." Diyerek ikisini de Ufuk'un yanına ilerlediler.
Tam burada racon kesmem gerektiğini hissederek yüzlerce kez okuduğum için ezberlediğim ranzanın altındaki yersen 'kamyon arkası' yazılarından birini söyledim."Kader satılmıyor ki iyisini alalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trabzonlu Sevgilim(bxb)
RandomFarkı takımları tutan arkadaşlar(!) Fazla küfür içerir.