8.Bölüm - Kazananlar ve Kaybedenler

3 1 0
                                    


Buradaki can sıkıntısı, hiç bir can sıkıntısına benzemiyordu. İnsan hiç bildiği bir kötü sonlu romanı okumak ister mi? O hikayenin baş rolü olduğunuzu düşünün. Bildiğimiz bir son var, ve biz bu sonu görmek için yaşamak için can atıyoruz. Buradan kurtulduğumuzda ne olacak? Her şey eskisi gibi mi olacak?

Olmayacak. Bunu biliyordum.

Ben kendi sonunu bilen, ama O sonu görmek için can atan birisiydim.

Buradan kurtulduğumuzda masumlar ölenleri düşünecek ve yaşadığı hayat yüzünden vicdan azabı çekecekti. Aramızda akıl hastaları olanlar ise, yani ben gibi olanlar, akıl hastanesine gidecek ve tedavi görecekti. Tabii masumlar da psikiyatris tedavi alırdı o ayrı. Normal sağlıklı olupta katil olanlar ise hapise girecekti. Bizim en mutlu, en huzurlu sonumuz da buydu. Diğer sonumuz da buradan çıkamayarak, ölmekti.

Bilinçlerimiz artık yerinde değildi. Yaşayamıyorduk. Ölüyorduk.

Oksijen bile yoktu ki burada. Nefessizlik bizi daha da öldürüyordu. Üstüne üstlük ceset kokusu da vardı. Şu an bu kokuları almak yerine Furkan abinin aşçısı Emine teyzenin yemeklerinin kokusunu almak isterdim. Yemekleri lezziz bu arada.

Sınıfa birden birkaç adam geldi. Maskeli adamlardı, hiç bir yerleri görünmüyordu ve boyunlarında ses değiştirici de vardı.

Ses değiştiriciden değişen sesli konuştular.

"Merhaba çocuklar, buraya gelmemizin sebebi hepinizin 12 saat kadar süre içinde birinizi öldürmenizi istiyoruz. İsterseniz iki kişi , ya da üç kişi fark etmez. Ama 12 saat içinde en az bir kişiyi sadece bir kişi öldürecek. Gizli yapın isterseniz fark etmez. Ama bunu önünüzdeki akıllı tahtada kameraları kaydedeceğimiz için 12 saat sonra herkes kimin neyin yaptığını görecek," dedi lider gibi duran adam.

Ağzımdan bir küfür yuvarlandı. Adam bana baktı. Umursamadım.

"Asla bir daha kimseyi öldürmeyeceğim," diye mırıldandım.

Adam başını yana doğru yatırdı. "Önceden birini öldüren kişilerin tekrar öldürmesine gerek yok. Ha bu arada önceki öldürdükleriniz kayıtta. Bugün içerisinde herkesin kim ne yaptığı görülecek. "

Fatih,Soner'de küfür etti. Onlara baktım sebebini anlamadım ve omuz silktim.

"Kimse kimseyi öldürmemiştir, siz öldürdünüz hepsini," diye bağırdım. Adam ellerimi havaya doğru kaldırdı ve alkışlamaya başladı, ben de o adamın bu haliyle afalladım.

Adam gülmeye başladı.

"Sen bir zamanlar çok zekiydin küçük hanım. Şimdi aptallaşmışsın," derken sözünü kestim.

"Lan-" O da eliyle işaret parmağını kaldırdı. Yani sus dedi.

Bir anda bana doğru geldi ve eliyle çenemi tuttu. Çenemi sıktı. Bu hareketiyle Ayaz bize doğru gelmeye başladı, ama onu da diğer adamlar tuttu. Sonra Fatih, Yasin ve çoğu kişi beni kurtarmak istedi. Sınıfa daha da insan geldi. Bunlar niye bu kadar kalabalık? Aşiret miler acaba?

Bu adamın hareketine sinirlenerek bir bacağımı kaldırdım, ve adamın dizine tekme attım, adam yüzünü acıyla buruşturdu. Bir anda o yüzüne de yumruk attım. Burnundan ses geldi. Burnu kırılmıştı ve şuan kan akıyordu. Eliyle burnunu tuttu. Geriye doğru çekildi. Adamlarına bir işaret yaptı, ne yaptı anlamadım. Başımı yere doğru eğdim, sonra ağzımı palyanço gibi sırıttım. En tatlı tebessümümü sundum. Beni tanımayan insanlar bu rolü yerdi.

MAHKÛM SINIFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin