0.7 | Final

1.6K 188 153
                                    

Baekhyun duydukları karşısında şok olmuştu. Güneş batıdan doğacak deseler bile daha inandırıcı olurdu. Chanyeol her zaman ona karşı değerli hissettirmişti. Onun tek dokunuşu Baekhyun'un tüm hayatını etkileyebiliyordu.

Chorong; " Yakalayın onu!" Diye bağırdığında EunJi ve yanındaki diğerleri Baekhyun'a doğru koşarken, Baekhyun son kez hoşlandığı çocuğun gözlerine bakarak koşmaya başladı. Arkasındaki kalabalıktan kaçıyordu, delicesine. Gözlerine hücum eden gözyaşları görme açısını biraz bulanıklaştırsa da koşmaya devam etti.

Okulun koridorlarında koştu, koştu, koştu. Okuldan çıkması gerekiyordu artık. Delicesine koşarken okul kapısının kapanabileceği aklına geldi. En yakın çıkış yeri spor salonunun bahçeye açılan tarafıydı. Spor salonuna doğru koştu. Kapıdan içeri girdiğinde büyük sınıfların basketbol maçı yaptıklarını gördü. Durmuş nefesini kontrol etmeye çalışırken gözüne takılan beden ile koşması gerektiğini anladı. Chanyeol'ün üvey abisi Min Seok. Son kez pantolonunu yukarı doğru kaldırarak koşmaya başladı. Spor salonunun ortalarına geldiğinde kapıdan Chorong girmişti. " HEY! YAKALAYIN ONU! "

Bu bağırışla basketbol oynayan üst sınıflar duraksamıştı. Aralarından Luhan, "Neden?" diyerek spor salonunu yankılattı.
Eun Ji nefes almaya çalışırken zar zor konuştu. "Çünkü o gay! Ve Chanyeol'ü öptü!"

Kesik sesi arasında bunları söylerken herkes şok olmuştu. Baekhyun sona geldiğini anladı. Nefesini tutarak olacakları bekledi.

" Chanyeol'ü öptü. "

İşte bu kelime Min Seok için Baekhyun'u öldürmeye yeterli bir sebepti. Koşarak Baekhyun'a ilerledi. Baekhyun'un cılız bedenini tek haraketle havaya kaldırıp bahçe kapısına vurdu ve ellerindeki bedenin sırtını oraya dayadı.

" Demek kardeşimi yoldan çıkaran piç sensin! " dişlerinin arasından tıslayarak söyledi Min Seok. Baekhyun ağlıyordu ama sessizce. Gözlerinden yaşlar akarken o hala cesurca Min Seok'un gözlerinin içine bakıyordu.

"Seni öldüreceğim piç kurusu! "

Min Seok sinirle bağırdı ve elleri arasındaki küçük bedeni yere fırlattı. Üstüne çıkıp yüzüne yumruk geçirdi. Baekhyun şuan acı hissediyordu ama kalbindeki acı buna ağır basacak derecedeydi. Sevdiği çocuk ondan nefret ediyordu.

***

Baekhyun zar zor yürüyerek eve vardı. Anahtarı deliğine sokup çevirdi ve eve girdi. Direk odasına çıktı. Heryeri ağrıyordu. Sanki üzerinden kamyon geçmişti. Aslında bu acı eş değerdi. Aynanın karşısına geçti. Üstündeki tozları üfkedikten sonra kıyafetlerini çıkardı ve pijamalarını giyerek yatağına uzandı ve uyudu.

***

Bayan Byun işten gelmişti. Oğlunun ayakkabılarını gördüğünde evde olduğunu anlamıştı. Oğlunun odasına yöneldi ve onu o halde görmesi bir anneye verilecek en büyük cezaydı kesinlikle. Hemen telefonundan oğlunun yakın arkadaşı Chen'i buldu.

" Alo? "

" Efendim?"

" Chen? B-ben Baekhyun'u gördüm ve o berbat halde. Ona noldu?"

"Size nasıl söylemeliyim bilmiyorum. Oğlunuz... Oğlunuz eşcinsel ve bugün okulda dövüldü. "

" Ne? Bunu ona kim yaptı?"

"Kapatmalıyım, iyi günler."

Bayan Byun birşey demeden telefon suratına kapanmıştı. Gözyaşları arasında oğlunun baş ucuna geçti.

" Neden öğrenmelerine izin verdin? Bilmiyorum sandın değil mi? Ben senin annenim. Neyi sevip sevemeyeceğini, tercihlerini herşeyini biliyorum. Yeol seni tek bıraktı değil mi? Onu hiç sevmemiştim. Seni seviyorum Baek."

***

Bay Byun işten gelmişti. Oğlu hakkında konuşulanları, çıkan dedikoduları öğrenmişti. Sinirle eve girdi.

Bayan Byun mutfakta eşine herşeyi anlatmıştı. Bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu, bir varsayım üzerine oğullarını dövdüklerini anlattı.

" Baekhyun nerede? " diye sordu.

"Odasında uyuyor "

***

Baekhyun uyanmıştı. İyi bir duş kesinlikle daha iyi hissettirecekti, bunu biliyordu. Banyoya ilerledi. Üzerindekilerden kurtulup sadece boxer'ı ile aynanın karşısına geçti. Morluklar, ayak izleri, kurumuş kanlar... Vücudunu izliyordu şimdi de.

Belki ileride büyüdüklerinde Chanyeol ile birlikte olurdu ve bu izlerin nedeni onun öpmeleri olurdu.

Hayal kurmaktan zarar gelmez di değil mi?

Baekhyun küvete ilerledi. Soğuk suyu ayarladı ve küvetin dolmasına izin verdi. Bu sırada banyo dolabından şampuan ve duş jelini almaya yönlendi. Bir eline şampuanı bir eline duş jelini alacakken dolaptaki jiletler gözüne çarptı. Önce aynada kendine sonra jilete daha sonra soğuk suyla dolan küvete baktı ve buruk bir şekilde gülümsedi.

***

Bayan Byun oturduğu sandalyesinden kalkarak " Onu kontrol etmeliyim " diyerek oğlunun odasına yöneldi. Sessiz olmaya özen gösteriyordu. Yavaşca kapıyı açıp içeri girdi. Odada kimse yoktu. Bu sırada banyodan gelen ses dikkatini çekti. Kapının önüne vardı ve kapıyı tıklattı.

"Baekhyun?" Ses yok.

"Baek iyisin değil mi tatlım?" Ses yok.

" Anneni korkutuyorsun " Ses yok.

Bayan Byun'un aklına delice fikirler gelmeye başladığında seslenişleri bağırışlara döndü. Eğer Baekhyun duş alıyorsa bu kadar seslenmelere karşı bir tepki verirdi. Yada annesine seslenirdi değil mi?

Bağrınmaları duyan Bay Byun oturduğu sandalyesinden kalkarak oğlunun odasına koşar adımlarla gitti.

"Neler oluyor? "

" Baekhyun i-içeride ve s-es v-v-ermiyor! "

" Çekil şuradan "

" Ne? "

" Sana çekil dedim! Kapıyı kıracağım, Çekil dedim sana! "

Bay Byun kapıyı 2 vuruşunda hemen kırmıştı. İçeri girdiğinde şok olmuş bir şekilde bakıyordu.

"Sakın içeri girme!"

"Ned- OĞLUM!!"

"Çık ve lanet olası ambulansı çağır! "

Bay Byun kan dolu küvette yatan oğluna baktı. Küveti bileklerinden bardaktan boşanırcasına akan kan doldurmuştu. Oğlunun bileğini sudan çıkardı. Jilet izlerinin olduğu yerleri tutarak öptü.

Baekhyun artık Tanrı'nın yanına gitmişti. Arkasında bir aşık yoda, 2 ebeveyn ve binlerce ölümüne neden olan homofobik insanları bırakarak...

Bölümleri bekleyen okuyan yorumlayan ve beğenen herkese teşekkür ederim.

Başka kurgular yazmaya devam edeceğim. Okumak isteyen olursa diye şey ettim~

Homofobik Kasaba ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin