2.BÖLÜM

6.3K 318 18
                                    


~~~
Kız hergün bununla yüzleşmekten bıkmıştı.Her gün üvey babasından ve annesinden dayak yemekten bıkmışti.Eskiden annesiyle oyun oynar, parka gider, beraber kekler, kurabiyeler yapardı.
Ama annesi babasının onlatı terketmesindrn sonra sonra çok değişmişti.Artık o keklerin yerini alkol ve uyuşturucular almıştı.Annesi gece barlara gidiyor içip içip bir köşede sızıyorfu ya da üvey babadıyla kavga ediyordu.
Ama bu böyle olamazdı.Her çocuk gibi onunda eğlenmeye, özgürlüğe, iyi yaşama ihtiyacı vardı.Annesiyle konuşmayı denemişti ama her seferinde annesi ona kızmış ve bayılana kadar dövmüştü.Ama bu böyle devam edemezdi, etmeyecekti. Zaten 14 yaşındaydı.Birkaç ay dedesinde kalabilir ve liseye başladığında ayrı eve çıkabilirdi.Hemen odasına gitti ve kıyafetlerini dolabın üstünde duran eski tip kemerli deri valize yerleştirdi.Annesinin çantası önündeki masadaydı.Unutmuş olmalıydi.Hemen çantayı açıp cüzdanı aldı. Yaptığının yanlış olduğunun farkındaydı ama artık dayanamıyordu bu hayata, hergün dayak yemeye sessiz kalamıyordu artık. Gece vakti sessizce valizini aldı ve eskimiş ahşap mersivenlerden parmak ucunda inmeye başladı. Merdivenin gıcırtısı gecenin sessizliğini yarıp geçiyordu. Sonunda inebildi, yavaşça kapıyı açtı ve son bir kez bir daha asla geri dönmemeye yemin ettiği eve baktı ve kapıyı çekip çıktı.

Dedesini aradı. Ona, evden kaçtığını ve bir müddet onda kalıp kalamayacağını sordu. Onu çok seven dedesi hemen kabul etti ve ona bir araç ayarlayacağını ve bir sokak aşşağıdaki fırının önünde beklemesini söyledi.

Telefonu kapattıktan yaklaşık 10 dakika sonra gri bir Mercedes yaklaştı. İçinden de aynı arabanın renginde gri takımlı bir adam inip küçük kızın valizini aldı ve ona "Doğa Hanım, dedeniz sizi evde bekliyor. Lütfen araca binin,dedi."

Doğa'nın dedesi Bünyamin Bey. Ünlü bir banka zincirinin sahibi ve aynı zamanda yer altı şekline tabir edilen, kötü alışkanlıkların normal karşılandığı bir mekanında sahibiydi.

14 yaşındaydı. 1 sene dedesinde kalıp sonrada ayrı bir eve çıkabilirdi. Dedesinde zaten fazlasıyla maddi imkan vardı. Bu planı çok kolayca uygulayabilirdi de.

Bunları düşünürken arabanın göz alıcı bir köşkün önünde durduğunu ve yine o gri takımlı adamın kapısını açmış bekliyor olduğunu farketti. Aceleyle indi ve kapıya doğru çıkan heybetli merdivenden ürkek adımlarla çıkıp dedesinin yanına geldi. Dedesi başını okşamak için elini kaldırdığında Doğa bir anda kendini geri çekti. Çünkü bu yaşına kadar ona doğru kaldırılan tüm eller sevmek veya başını okşamak için değil, tokat atmak veya saçlarını çekmek için kaldırılmıştı. Dedesi durumun ciddiyetinin farkına vardı.

Doğa'ya yukarda onun için hazırlanmış bir oda olduğunu ve yandaki hizmetli kadınlardan birinin ona eşlik edeceğini. Yerleşip dinlendikten sonra onun yanına gelebileceğini söyledi. O da denileni harfiyen yaptı ve kadının eşliğinde yukarı çıktı. Kadın koridorun sonunda solda bir odanın pirinçten kolunu çevirdi ve ona bir isteği olursa seslenmesinin yeterli olacağını söyledi ve yüzündeki tebessümle odadan ayrıldı.

Burası odadan çok bir ev gibiydi. Kendine özel banyosu mini bir mutfağı olan küçük bir ev idi adeta.

Eşyalarını yerleştirmek için gardrobun kapağını açtığında içinde onun bedeninde değişik tarz ve renklerde tasarımcı imzali kıyafetler olduğunu gördü. Kendisi için olduğunu düşünüp aralarından en rahat gözükeni çift kişilik saten örtülü yatağın üzerine koydu ve sanki geçmişindeki kara lekelerden arınmak istermişcesine kendini ihtişamlı küvetin sıcak sularına bıraktı.    .......

Saçlarını taradı,dolapta bulduğu kurutma makinesi ile kuruttu ve yatağa bıraktığı kıyafetleri giyip boy aynasında kendini hızlıca süzdükten sonra aşşağıya indi. Yemek saatini kaçırmak istediği son şey olabilirdi.

Dedesi büyük yemek masasında elinde uzun saplı bir şarap bardağı tutuyordu. Dedesinin karşısındaki ve kendisi için hazırlanmış olduğunu düşündüğü gümüş yemek takımının önüne oturdu ve dedesine afiyetlerini iletip çorbasını içmeye başladı.

Çorba geldiği gibi bitti. Çok acıkmıştı çünkü. Ardından masa göz açıp kapayıncaya kadar çeşitli mezelerle dolduruldu ve adını bilmediği mantarlı değişik yemek önünde getirildi. O da hemen bitiverdi tabii.

Doğa ne kadar çok yedğini düşünürken hizmetlilerdem biri önüne Budapeşte dedikleri güzel görünümlü bir tatlı koydu.

Tam çatalı almış tatlıya batıracakken dedesi konuşmaya başladı :

-Doğa'cım, seni çok sevdiğimi biliyorsun. Vefat eden babandan bana geriye kalan tek şey sensin. Ama yaşadığın şeyler kolay değil. Özgüvenin kırılmış olmalı. Artık özgüvenini arttırmalı ve kendini korumayı öğrenmelisin. Hem fiziksel hem zihinsel olarak hemde. Benimde bir zamanlar gittiğim bir yerde özel hocalar tarafındana hızlandırılmış bir savunma eğitimi alacaksın. Seni bu berbat hayata uçarken görmeden önce kendinden emin ve kendini koruyabilen bir kız görmeliyim. Eski okuluna devam etmeyeceksin. Burada, bana yakın özel bir lise var. Seneye de oraya başlayacaksın. Şimdi yemeğini bitir ve uyu. Yarın öğretmeninle tanışacaksın ve ilk dersini alacaksın, dedi.

Doğa ise dedesini onaylayıp yemeğini yedi ve odasına çıkıp uyudu.

  
HİKAYEYE TEKRAR DEVAM ETME KARARI ALDIM.BÖLÜMLERİ DÜZENLEYİP YENİ BÖLÜMLERLE DEVAM EDECEĞİM.SİZİ SEVİYORUM. ♡

Kızıl SadistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin