Kızıl Sadist

3.BÖLÜM

Hatırlatma
Eski okuluna devam etmeyeceksin. Burada, bana yakın özel bir lise var. Seneye de oraya başlayacaksın. Şimdi yemeğini bitir ve uyu. Yarın öğretmeneninle tanışacaksın ve ilk dersini alacaksın, dedi.

Doğa ise dedesini onaylayıp yemeğini yedi ve odasına çıkıp uyudu.

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Ertesi Sabah

Bordo perdelerin arasından süzülen güneş ışığı ile uyandı Doğa yeni güne. Üzerindeki siyah pikeyi ileri itip ayaklarının soğuk parkeyle temasını hissetti. Etrafa göz atıp yandaki komidinin yanındaki terlikleri ayağına geçirdi. Yastığını kabartıp yatağını topladıktan sonra banyonun yolunu tuttu. Sıcak suyu açıp banyonun ısınmasını beklerken sonra giyeceği kıyafetleri ayarladı. (yukarıda var) Dolapları karıştırıp bir havlu çıkardı ve kendini ne zamandır özlediği sıcak suyun kollarına bıraktı. O sırada odasının kapısının açılıp kapandığını duydu ama evdeki görevli kadınlardan biridir diyip aldırış etmedi.

Duştan çıktı ve dedesinin her şeyi ayrıntılı düşünüp onunla bu kadar ilgilenmesini
bir kere daha takdir etti.

Banyo dolabının içi bir genç kızın isteyebileceği her türlü bakım eşyasıyla donatılmıştı.

İlk defa bakım yapacak olmanın sevinci ve heyecanıyla eşyaların ne olduklarına baktı. Normal saçlar için yumuşak bakım, kuru ve cansız saçlar için keratin bakımı, salyangoz özlü sivilce kremi, takma kirpik etkili maskaralar renk renk rujlar derken ilgisini çeken birkaç şeyi lavabonun geniş tezgahına dizdi ve biçimsiz saçlarını taradı. Belki bir işe yarar diye bulduğu şeylerden saçlarına sürdü. Pek becerebildiği söylenemezdi ama. Saçındaki yağ fazla geldiği için 1 haftadır yıkanmamış gibi duruyordu ve sürmeyi beceremediği rimelin yarısı gözkapağında duruyordu. Yeterince güzel ve süslü olduğunu düşündüğünde üstünü giyinip merdivenlerden indi. Birkaç yardımcıya başıyla selam verip gazete okuyan dedesinin onu beklemeden başladığı sofraya oturdu.

Günyadın diyip kahvaltıya başlayacakken dedesi bakışlarıyla onu dikkatlice süzdü ve onaylamayan bir ses çıkartıp:

-Galiba daha önce hiç makyaj yapmamışsın,belli. Öğretmenlerin öğleden sonra gelecek. O zamana kadar şöförüm Hamza seni yeğenimin kuaförüne götürsün. Orda seni bi elden geçirsinler. Madem benim evimde kalacaksın o zaman bu eve yakışır bir şekilde olman lazım, dedi.

Doğa bu fikre çok sevindi ve içindeki mutluluk patlamasını bastırmaya çalışarak kahvaltısına devam etti. Yemeğini bitirince çayının son yudumunu içip tabakları toplamaya başlamıştı kı evdeki görevli kadınlardan biri atılıp "n'apıyorsunuz hanımım bizim görevimiz bu, siz lüften istiraat edin biz toplarız" dedi. Doğa şaşırıp denileni yaptı ve dedesinden izin isteyip dışarı çıktı. Gözleriyle onu bu eve getiren şöförü aradı ve bulduğunda yanına gidip dedesinin söylediklerini aynen iletti. Adının Hamza olduğunu söyleyen adam telefonunu çıkartıp birisini aradı. Peki beyim, nasıl isterseniz, evet yanımda gibi kısa cevaplardan sonra telefonu kapattı ve Doğa'nın binmesi için kapıyı açtı. Doğa teşekkür edip oturdu.

Fazla sessiz bir 20 dakika sonrasında araç göz alıcı büyüklükte ve tasarımda bir mekanın önünde durdu. Arabanın kapısı yine şoför tarafından açıldı ve             

Hamza Bey :
-Doğa Hanım. Burası dedenizin size bahsettiği güzellik merkezi. İşiniz bitince sizi tekrar köşke götürmek için burda bekliyor olacağım.