1

260 43 54
                                    

Keyifli okumalar.

Küçük gözlerimi yorgunluktan ve birazcık da uykumu alamadığım için kısmış gürültücü insan yavrularının dikkatini çekmemeye çalışarak onları izliyordum. Beni rahatsız etmek isteyenleri anlayıp direkt oradan uzaklaşırdım, ama sevmeye çalışırken de mıncıran insanlar yine canımı acıttığı kadar rahatımı bozup rahatsız ediyorlardı. Bu yüzden ne kadar onlardan uzak dursam o kadar rahatım bozulmazdı.

"Ahmet lan oğlum topu atsana!! Bir şut vuramadın be!"

Gürültücü bu varlıklar yine seslerini yükselttiğinde hayıflanırcasına miyavlayıp tüylerimi sıkıntıdan dolayı temizlemek için dilimin yardımıyla yalayarak vücudumdaki kirleri temizlemeye koyuldum.

Tüylerimin temiz olduğunu varsaydıktan sonra bu sese daha fazla katlanamayıp olduğum yerden dört ayak üstünde bedenimi ileri uzatarak gerindim ve sallana sallana yürüyerek bu kalabalık şehirde gürültüsüz bir yer aramaya başladım.

Kalabalık olmayan alan arama sonucumda ağaçlık bir yer bulabildim. Bu yer insanların yiyeceklerini alıp beraber yemek yedikleri alandı. Burada güzel yemeklerden faydalandığım çok olmuştu.

Buradaki alan biraz insan atıklarıyla dolu olsada bir ağacın altını patilerimle kazıp kendime rahat bir uzanma yeri oluşturduktan sonra yerime tüneyip biraz çevreyi ve dev ışığın güzel bir renge bürünmesini izledim.

Batıyordu dev ışık, her gün olduğu gibi.

Tuhaf ve hoş bir mayhoşluk ile usul usul kendimden geçmeye başladığımda cam şişenin kırılma sesi kulaklarımı doldurdu. Gözlerim panikle irileşti. Savsak adımlarla yürüyen olgun bir adam gözlerini üstüme dikmiş, çatık kaşlarıyla üzerime doğru yürüdü. Kalbimin ritmi aniden hız aldığında tüylerimin de diken gibi olduğunu hissettim. Olduğum yerden dikleştiğim an insanın bana ulaşamayacağı hızda koşmaya başladım dört ayağımın üstünde.

İnsanın benimle derdinin ne olduğunu bilmesem de tehlikeyi sezmiştim. Zarar verecekti bana. Hemde sessizce köşemde uyumaya çalışıp hiçbir şey yapmadığım hâlde. İnsanların sebepsiz zarar verme eylemlerini asla anlamayacaktım. Gölgesinde uzandıkları ağacı kesmek sadece onların yaptığı bir davranıştı çünkü.

Anlaşılan bu gece güvenli bir yer bulamamıştım. Her yer insanlar tarafından şekillendiği için hayvanlara özel alan tanınmıyordu pek. İnsanlar çok talihli varlıklardı. Benim gibi birçok cinsim ve diğer tür hayvanlar arasında bir kere de olsa insan olmak isteyen, dileyen olmuştur. Ancak ben gerçekten türümden rahatsız olup yavaş yavaş nefret ve kin beslemeye başlıyordum.

Bana göre insan olmak istemem için sebeplerim çoktu; güçlülerdi, rahat yaşayabilecekleri alanları, yuvaları vardı. Özgürce hareket edeceği, diğer türler tarafından yargılanmayacağı hakları vardı. Yemek bulmak onlar için çok kolaydı. Yavruları her an diğer türler tarafından öldürülebilme korkusu yoktu. Ve saymaya üşendiğim daha nicesi...

Hayat sadece kaçık insanlara güzeldi zaten.

Karnımda hissettiğim ince sızı ile aç olduğumu anladım. Yemek bulmalıydım. Her gün gittiğim ve çoğu zaman karnım aç döndüğüm sokak kapılarının olduğu yere doğru ilerledim yemek bulma amacıyla.

Gece ışığının aydınlattığı sokakta dikkatle yürürken yemek kabı bulmamla biraz hızlandım. Kabın yakınına geldiğimde bomboş olmasıyla içli bir nefes bıraktım havaya. Sonra adımlarımı çöp konteynerlarına doğru ilerlettim bu sefer.

Kenarda duran kapalı çöp poşetlerine bastım. Bastığım çöp poşetinden zıplayarak çöpün içine girebildim. Burnumu diklestirip yemek kokusu almaya çalıştım. Çoğunluk yenilmeyecek şeyler olsa da gözüme takılan küçük bir ekmek parçasıyla gözlerim parladı. Hızla o tarafa ilerleyip ağzıma aldım yiyeceği. Çöpün içinde kendime rahat bir yer ayarlamaya çalışarak oturdum bir kenara.

İnsan olmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin