#9 vanilyalı

38 9 2
                                    



jaehyun'da taesan'da arkadaşlarını alıp arka sokağa kavga etmeye gerçekten gitmekte kararlıydılar. kimin dayak yiyeceği belli değildi ama yinede erkeklik gururları her zaman daha öndeydi. kavgadan korktu kaçtı dedirtmezlerdi.

okuldaki son derslerine girdiler, jaehyun ve arkadaşları eşyalarını hızlıca topladı ve okuldan çıkmak için hızlıca yürümeye başladılar.
o sırada taesan'da arkadaşlarını toparlamış arka sokağa doğru yürümeye başlamışlardı. dersleri biraz erken bittiği için onlar önce varmıştı sokağa. jaehyun'a "gelmiyor musun?" yazarak mesaj atmış, ve "geliyorum." cevabını almıştı.

aradan geçen 5 dakikanın sonunda gördükleri yüzlerle kaşlarını çatmış gelen gruba bakmaya başlamışlardı.
karşı karşıya geldiklerinde taesan bir adım öne çıkıp jaehyuna yaklaşmış ve konuşmuştu. "korkar gelmezsin sanmıştım."
jaehyun gözlerini sinirle kısmış ve "senden korkan senin gibi olsun, hocamız geç bıraktı. senden korkucak biri gibi mi görünüyorum." dedi.
taesan güldü "evet, öyle görünüyosun. sana benimle uğraşma demiştim, ama hayatı ciddiye almadığın çok belli." dedi.
ikili konuşurken diğer arkadaşlarıda birbirlerine öldürücü bakışlar atıyordu. tam o sırada riwoo dayanamayıp "ben bu leehan'ı öldürürüm!" diye bağırmış ve yakalarına atlayıp leehan'la boğuşmaya başlamıştı. o sırada arkadaşları durur mu? bu ikiliyi görünce hepsi birbirinin yakasına yapışmış dövmeye çalışıyorlardı. dışarıdan kendilerini görseler muhtemelen kahkahalarla gülerlerdi.

bu boğuşma kısa sürdü, çünkü okuldan bir hocaları yoldan geçerken sesleri duyunca duraksamış kendi öğrencileri olduğunu anlayınca bağırarak oraya doğru yürümüştü. bunu fark eden gençler birbirlerine "hoca! hoca!" diye bağırmış ve kaçmaya başlamışlardı. onlar kaçarken hocada arkalarından koşmuş yetişmeye çalışıyordu. hepsi bir yana dağılırken taesan yanındaki kişiyi sungho zannedip elini tutarak bir sokak arasına çekiştirmiş sertçe duvara yaslamıştı. önündeki kişi yerine hocanın gidip gitmediğini kontrol eden taesan hoca başka yere gidince kafasını çevirmiş ve şokla geri çekilmişti. önündeki jaehyun ise sırıtarak taesan'a bakıyor bir yandanda nefesini düzenlemeye çalışıyordu.
"gerizekalı! senin ne işin var burda?"
"elimden tutup çektin taesan. kusura bakma yani o sıra koşmaktan başka seçeneğim yoktu, senin gibi."
"ben, sungho sandım seni. niye beni takip ediyosun mal."
iki duvarın arasında sıkışmış ve bu muhabbeti konuşan gençler arasında kahve saçlı sinirlenmiş eliyle taesan'ın göğsüne bastırıp duvara sırtını yaslamasını sağlamıştı.
"bana bak çocuk biraz daha hakaret edersen hiç iyi şeyler olmaz."
taesan gözlerini kısmış ve bu sefer o eliyle jaehyun'nun göğsüne bastırıp sırtını duvara yaslamıştı. "vaay, ne yaparsın jaehyun? senden korktuğumu mu düşünüyorsun?"
"öperim."
"ne?" taesan'ın bakışları sertleşmiş kaşlarını çatmıştı.
"seni ancak öpmem gıcık eder. eğer daha fazla hakaret eder veya uğraşırsan benimle, gerçekten öperim. yapmadığım şey mi sanki?"
sırıtma sırası jaehyun'a geçmişti.
"dediğin gibi, hayatı ciddiye almıyorum. öperim ve umrumda bile olmaz, sende krize girer oturursun."
"eğer bir kere daha öpersen beni, bu sefer gerçekten ölümün ellerimden olur."
"öyle mi?"
"evet, yiyosa yaparsın."
"benimle iddialaşır gibi konuşma."
"emrin olur paşam."
jaehyun inatçıydı, gıcık olmuştu ve kafasına neyi koyarsa onu yapardı.
taesan ise karşısındakinin bu kadar inatçı olduğunu farkında değildi.
jaehyun elini taesanın ensesine attı, üstüne yürüdü ve duvarla arasına alıp dudaklarını o günkü gibi tekrar taesan'ın dudaklarıyla birleştirdi. taesan yine gözleri açık kalmış şok içinde karşısındaki bedene bakıyordu. ağzına vanilyalı bir tat gelmişti, duraksadı. bu dudaklar artık yabancı değildi ama her seferinde taesan'a şok geçirtiyordu. taesan sinirlendi dudaklarını oynatan çocuğun dudağını ısırıp acıyla geri çekilmesini sağladı. jaehyun kaşlarını çattı ve alt dudağını emerek bağırdı. "napıyosun, aptal mısın?"
"asıl sen aptal mısın? öyle her canın isteyince öpemezsin beni. bu ikinci farkında mısın!?"
"inatlaşma birdaha benimle, karşımdaki inatlaşınca sinirleniyorum. dudağıma bir şey olduysa döverim seni."
"yaptığın şeyin cezası olsun jaehyun."
"beni cezalandıran kişiye bak, hah!"
sinirle nefes veren jaehyun çantasının yan cebinden vanilyalı nemlendiricisini çıkartmış dudaklarına sürmüştü. o sırada taesan nemlendiricisini incelemiş ve göz ucuyla jaehyun'u izlemişti.
"neyli o?"
"vanilya, noldu sende mi sürmek istiyosun?"
"saçmalama, bok gibi tadı ayrıca. birdaha yanımdan bile geçme."
sokak arasından çıkıp arkasına bile bakmadan yürüyüp gitmişti taesan. ama fark etmediği bir şey vardı, arkasını döndüğünde çantasında asılı olan kedili anahtarlığını düşürmüştü. bunu fark eden jaehyun yere eğilip anahtarlığı almış inceledikten sonra gülmüştü. başta seslenip vericekti fakat sonradan onunla uğraşabiliceği aklına geldiği için kendine saklayıp cantasına koydu ve evine doğru yürümeye başladı.

taesan dudaklarını yaladığında ağzına gelen şekerli vanilya tadı yüzünden sinirle nefes vermiş fark etmeden dudaklarına dokunarak yürümeye devam etmişti. jaehyun ise arkadaşlarına söylemeli miydi yaptığı şeyi.. emin değildi. ama söylerdi kesin, çünkü onlara yetiştirmeden nefes bile alamazdı.


ben ne seviyosam her seyi onlara yukluyorum .
vanilyaya bayilirim o yuzden onlarda kullanmak zorunda 👉🏻👈🏻
umarim begenmissinizdir yorumlarinizi merak ediyorummm
gorusuruz oy vermeyi unutmayin!!!🩷🌸🫧🎀

kiss or fight | jaesanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin