Girişe yakın bir kamelya'ya oturdum ve elimdeki bitmiş sigarayı, masanın üzerindeki tablaya bastırdım. Giriş de etrafa bakınan koca cüsseli adamı ve yanında küçücük Selim'i görünce hemen oturduğum yerden kalktım ve beni görmesi için ıslık çalıp elimi salladım. "SELİM." Şimdi Selim de dahil herkes bana bakıyordu ama önemsemedim.
"Haluk abi? Seni burda gördüğüme çok şaşırdım. Hakan biriyle buluşmaya gideceğiz dediği zaman şaşırmıştım, tanışıyor musunuz?" Selim heyecanlı heyecanlı konuşurken yanındaki Hakan dediği adam bana öldürecekmiş gibi bakıyordu.
Hakanı tepeden tırnağa süzdüğümde konuştum, "Nerden tanıyacam lan ben bu ayıyı, gördüysemde doğmadan önce araf da görmüşümdür, onu da hatırlamıyorum. Hem sabah seninle mesajlaştık ya oğlum, buluşmak için?"
Hakan ayısı tam üstüme atlayacakken Selim onu son anda tuttu, istese ittirirdi ama Selim onun için değerli olmalıydı.
"Lan bana bak zaten sana kıl oldum, çok boş konuşuyon otur şu masaya benim sinirimi bozma." Onlara ihtiyacım olduğu için sessizce yerime oturdum ve yapabildiğim tek şey olarak sinirle mırıldandım. "Hasbama bak."
İkisi yan yana karşıma oturduklarında konuya ilk başlayan Hakan oldu. "Selim'le derdin ne lan senin. Mesaj atmalar, akşam buluşalım demeler, nerden geliyor lan bu cesaret?" Masadan hafifçe eğilip Hakana yaklaştım ve iğrenç bir şeye bakarmış gibi bakıp ağzımı açtım.
"Benim Selim'le ne derdim olabilir lan?" Eğildiğim yerden geri yerime oturup arkama yaslandım. Konuyu daha fazla uzatmamak için direkt konuya girdim. "Bir çocuk var. Tam olarak nasıl hissettiğimi bilmiyorum ama bu garip hisler son dört aydır peşimi bırakmıyor. Muratla çok kafa patlattık, o da en son dayanamayıp senin numaranı verdi." Kafamı Selim'i çevirince şaşkınlıkla beni izliyordu. Beni tanıyan tanırdı, ömrüm billah bu aşk denen merede elimi dahi sürmemiştim, ama artık çok geçti galiba. "Sen bu işlerden anlıyormuşsun herhalde? Bende bu sorunu tek başıma çözemeyeceğimi anlayınca sana yazmak istedim. Yarım et bana, valla içim içimi yiyor."
Selim anladığını belirtircesine kafasını sallayıp şüpheyle Hakana döndü. "Bu bana bütün gün neden trip attığını açıklıyor. Haluk abiyi başka biri sandın ve onunla bir buluşma ayarladın, böylece beni 'yakalamış' olacaktın değil mi?" Yakalamış derken; iki elinin işaret ve orta parmağını birleştirip yavaşça bükmüş, tırnak içerisine aldığını belirtmişti.
"Kavganızı sonramı yapsanız? Şimdi benim meseleyi tartışsak? Ayrıca sana hiç yakıştıramadım Hakan, vücuduna bakıp seni de bir şey sanıyorlar." Hakan gözlerime öldürecekmiş gibi bakıp kafasını yavaşça salladı, "Soracam ben sana."
"Tamam tamam, bugün Haluk abi için toplandık o yüzden kesin sesinizi. Sende şu çocuktan bahsetsene biraz."
Kafamı bulutlu havaya çevirirken açtım ağzımı yümdüm gözümü. "Adı Ferit, Ferit ÇİÇEKÇİ. Liseden arkadaşımdı, üniversite zamanımız gelince o başka bir şehre gitmişti, bende üniversite okumayıp babamın işine geldim. Aradan iki yıl geçtikten sonra mahallede tesadüfen karşılaştık, n'olduğunu buraya nasıl geldiğini sorunca ailesinde sorunlar yaşadığını o yüzden biraz uzaklaşmak istediğini söyledi. Maddi durumu iyi değildi, işi de yoktu bende ona bir ev ve iş verdim, tabii kabul ettirmek biraz zor oldu ama başardım." Kafamı indirip ikisine baktım, pür dikkat beni dinliyorlardı. Hafif bir tebessüm edip kafamı geri yukarı kaldırdım.
"Yanımda çalışmaya başladığında çok iyi çalışıyordu ama son günlerde dikkati fazla dağınık gibiydi, dosyalarda da hata yapmış. Her zaman dosyaları en ince ayrıntısına kadar kontrol eden ben o zaman ne olduysa dosyaları kontrol etmedim, iş veren adam da çok kasıntıydı zaten. Bir çok şey dosyaya göre ilerlemiş ama dosya yanlış olunca biraz kayıp yaşamışlar, adam şikayetçi olunca mahkeme, bir yıl hapis ve para cezası verdi. Para cezasını ödedim ama şimdi garip hisler beslediğim adam içerde, ve çıkmasına daha dört ay var."
Elinin parmak uçlarını birbirine bastırdı ve elini dudaklarının hizasında tuttu, gözlerini de azıcık kısınca tamamen gizem moduna girmişti. "Kendi duygularının sende farkındasın ki senin Ferit'e hissettiklerin normal abi/kardeş ilişkisi değil. Bana kalırsa ona bir şeyler hissediyorsun ama daha önce bir kadına bile aşık olmayan sana, bir erkeğe aşık olmak 'ağır' geldiğinden alışman biraz zor olabilir, bu gayet normal." Bir bilmiş edasıyla arkasına yaslanmış ve Hakana omuz atmıştı. Sanki 'bak ne güzel çözdüm olayı' dermiş gibi. Hakan da sadece onu gülmüş ve bana, bir abi edasıyla fikrini beyan etmişti. "Aklına girmiş gibi olmiyim ama ona açıl, hislerinden bahset. Selim beni sevdiğini söylediğinde erkek erkeğe ilişkinin olduğunu bile bilmiyordu-"
"Ee ama abartma amına koyim." Hakan yanlışını 'güzelce' uyaran Selime ters ters bakmış ve cümlesine kaldığı yerden devam etmişti . "Ne diyordum, hee yani ben bile yola geldiysem herkes gelir kardeş. Açılırsan ve seni reddederse, hislerinin adını koymadan onu kalbinde öldürürsün. Dört ay iyi bir süre, düşün taşın neler diyeceğini hazırla." Onlar deli gibi konuşurken beni hiçbir şey demiyor, adeta ağzımı bıçak açmıyordu.
"Neyse biz kalkalım. Malum, bizimde tartışmamız gereken bir mesele var. Kendini çok yormamaya çalış, daha dört ay var nasıl olsa." Dediklerine karşı sadece kafa sallayıp baygın gözlerle arkalarından baktım.
Kalbinde öldürmek mi? Gönlümde bir taht kurmuş ve en güzel köşeye kurulmuşken, kimse onun ölmesine izin vermezdi. Beynim dahil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL MÂHKUM'U
Teen Fiction'Kardeşim' dediği adam suçu üstlenip hapishaneye girince, gerçekler aklına bir bir düşmüştü Haluk'un...