Vücudumdaki acılarla gözlerimi açtığımda acıma bir acı daha eklenmişti. Gözlerim muhtemelen şiştiği için açılmıyordu ve ben etrafı küçücük görüyordum. Rahatsızca yerimde kıpırdadığımıda sanki sırtıma binlerce bıçak saplanıyordu, acıyla inlediğimde ellerimi yavaşça okşayan elleri yeni fark etmiştim. Benim uyandığımı anlayınca elini elimden çekip yüzümü okşadı. "Ağrı kesici vurdurayım mı abicim serumuna?" Kafamı sağ tarafa çevirip elinden kurtuldum ve camdan dışarıyı izledim. "Vurdur, iyi bilirsin nasıl olsa." Dediklerime sadece derin bir nefes vermiş ve susmuştu.
"Hesaba parayı attın mı?" Kafamı geri ona çevirdim ve ağrıyan gözlerimi daha fazla yormamak için kapattım. "Daha atmadım, hastaneden çıktıktan sonra atarım. Zaten bu halinle bir bok yapamazsın." Kaşlarım hafif çatılırken kendime engel oldum ve yüzümü ifadesizleştirdim. "Beni siktir et parayı direkt Murat'a gönder."
"Tamam gönderirim." Sandalye gürültüyle geri itildiğinde muhtemelen ayağa kalktı. "Şirkette işler olduğu için oraya gidiyorum. Az sonra Murat gelecek, sana yiyecek bir şeyler almasını söyledim. Ağzındaki yaralardan ve boğazının tahriş olmasından dolayı sadece ılık çorbalar içecekmişsin doktor öyle söyledi." Hiçbir şey demeyip gitmesini beklerken elini saçlarıma attı ve alnıma doğru eğildi. "Özür dilerim abicim." Alnımı öpüp geri çekildiğinde yavaşça kapıya doğru ilerledi, sol gözüm şişlikten dolayı tamamen kapalıyken sağ gözümün görebildiği kadar açtım.
"Umarım yaşattığını yaşarsın abi, umarım 'asla' dediğin hiçbir şey peşini bırakmaz." Sakince gözümü geri kapattığımın iki dakika sonra da kapı sertçe kapanmıştı.
Abime kızgın değil kırgındım. Güzel bir tepki vermeyeceğini elbette ki tahmin edebiliyordum ama bu kadarı da fazla ağırdı.
Kapı tıklatılmadan sessizce açıldığında merakla gözümü açtım. Karşımda Murat'ı görünce yerimde doğrulmaya çalıştım ama sırtıma giren ağrıyla yüzümü buruşturup geri yerime yattım. "Abicim yabancı değilim ben neden yerinde doğrulmaya çalışıyon." Elindeki poşetleri masaya koydu ve az önce abimin kalktığı sandalye'ye oturdu. Yüzünde garip bir ifade vardı.
"Lan kapıda abinle karşılaştım, beni görünce hemen yanıma geldi, ama önündeki sigaralara baktığımda çok olduğunu gördüm, demek ki beni beklemiş uzun süre. Neyse yanıma geldi bana 'Haluk'un sevdiği kim' diye sordu tabii ben şüphelendim, senin söylememiş olduğunu düşündüm, 'belli ki Haluk sana söylememiş, o söylemediyse ben hiç söylemem' diyip oradan uzaklaştım. Ama görmen lazım götüm üç buçuk atıyor, beni de döverse diyerek iki dakika da çıktım merdivenleri." O da abim gibi elini saçlarıma attı ve geriye doğru tarayıp okşadı. Gözlerim huzurla kapanırken ağzımı açtım "İyi yapmışsın."
"Oğlum ağzımı açmiyim diyom ama iyi dövmüş lan seni. Ağzın burnun yer değiştirmiş çirkin bir şey olmuşsun, Fırat beğenmez lan seni böyle."
"Siktirtme belanı Murat, kes sesini." Sandalyesini yatağa doğru çekip iyice yanıma sokuldu. "Haluk, abine söylemek zorunda mıydın be oğlum. O sekreter sizi görüp de güvenliklere haber vermeseydi şuan çatlak olana ama eğer biraz daha vursa kırılacak olan kaburgan organlarına batıp durumunu daha da kötü hâle sokabilirdi." Şaşkınca kaşlarım hava kalkıp ona biraz daha yaklaştım. "Kaburgam mı çatlamış? Hiç acısını hissetmiyordum. Nefes almakta zorlanıyordum ama ben boğazımdan dolayı sanıyordum." Gözlerime dikkatlice bakarken ellerimi tuttu.
"Yüzünün hâli zaten ortada, iki kaburgan ve ayak bileğin de çatlak, sırtın cam parçalarından dolayı parçalanmış ve izin kalacak gibi dedi doktor. Ağzının içi de yara, doğru düzgün yemek yiyemiyeceksin. Doktor çabuk toparlasa bile tamamen iyileşmesi bir ayı bulur dedi. Demek istediğin Ferit'i sevdiğini söylemen bu kadar erken olmak zorunda mıydı? Daha onu gerçekten sevdiğin bile muammayken." O kadar uzun ve can sıkıcı konuşmuştu ki başım ağrımaya başlamıştı, sırtım harici bir yerim ağrımazken diğer yara yerlerimi de öğrenmemle o yerler de ağrımaya başlamıştı.
Tam konuşmaya başlıyacaktım ki kapının açılmasıyla sustum ama hemşirenin gelmiş olduğunu görüp konuşmama devam ettim. "Eğer abime söylemeseydim bana parayı vermezdi hem başka bir zamanda söyleyebileceğimi sanmıyordum, bende olayı kökünden hallettim. İyi yönünden bakarsak ben pişman değilim o pişman, yani doğru yoldayız."
"Oğlum ya aşık değilsen, ya sadece dış görünüşünü sevdiysen? O zaman boşu boşuna dayak yemiş olursun." Gözlerini kocaman açmış tahminin'in gerçek olabilme ihtimaline seviniyordu. Yüzümün izin verdiği kadar ona salakmış gibi bakmıştım. "Amına koyarım senin Murat, adam bebek gibi olsa da kadın yerine koyup aşık oldum desem neyse dicem de adam beni gibi daşşak kokuyor Muro. Ben onun yeşil gözüne kumral saçına vuruldum, belki de götüne bilemiyorum."
Yanımdaki şahıs kafama vurup hemşireyi gösterince küçük boylu sarı çocuğa baktım, bebe gibiydi kuranıma. "Ana, ne kadar tatlı bir şeysin lan sen."
Kızarıp önüne döndüğünde bende Murat'a döndüm."Bir daha kafama vurma lan abim saçımı da çekmişti, dipleri ağrıyor."
"Seni bu hâle abin mi getirdi?" Yanımdaki çekingen sesle kafamı o tarafa çevirdim. "Evet, bir erkeği sevdiğimi söylediğimde çıldırdı ve dövdü. Ona canımı bile veririm dediğimde gerçek algıladı herhalde." Ben kahkaha atarken Murat kulağıma eğildi ve beni uyardı.
"Oğlum sen deli misin? Adam belki homofobik, ya senin ağzından laf almaya çalışıyorsa." Sinirle ona döndüm ve lafımı esirgemeden konuştum. "Allah'ın bildiğini kuldan saklamam ben Muro, Ferit istemezse susarım, boynum kıldan ince ama bende her insan gibi aşkımı haykıracağım."
"Tamam kardeşim sen ve aşkını rahat bırakıyorum, haykır haykırabildiğin kadar." Hemşire işini bitirmiş olacak ki dışarı çıktı, fazla düşünceli görünüyordu. Belki söylediklerim ona garip gelmiş olabilirdi.
"Haluk ben adamlarla konuştum her şeyi halletiler, bir senin iyileşmen kaldı." Sıkıntıyla bir nefes verip gözlerimi kapattım. Hemşire ağrı kesici vurmuş olmalı ki ağrılarım azalmıştı, kendimi uyuşuk hissediyordum. "Sağ ol kardeşim."
Kendimi uykunun teslimiyetine bırakacakken Murat'ın, "Lan ben bu çocuğa yemek yedirecektim be. İnşallah aç değildir." diye mırıldandığını duydum ve sonrası karanlık.
Normalde bölüm daha erken gelecekti ama maalesef waty yazdığım yerleri kaydetmemiş, bende bunu görünce üzüldüm. Bu yüzden biraz geç oldu🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL MÂHKUM'U
Teen Fiction'Kardeşim' dediği adam suçu üstlenip hapishaneye girince, gerçekler aklına bir bir düşmüştü Haluk'un...