1

385 54 16
                                    

"anne! babamlar geldi baksana bi."

yeni taşınacağımız eve babam ve abilerimden önce gelmiştik annemle beraber. birkaç ufak temizlik yapmış ve son işleri halletmiştik, şimdi onlar da eşya yüklü kamyonla beraber gelmişlerdi.

babam ve büyük abim arabadan inmişlerdi, küçük abimi de arkaya atmışlardı. onun bu haline gülerken o bana yalandan işaret parmağını sallıyordu "gülme devrim abla gülme. gel yardım et halıları taşı."

gülüşümü bastırıp kamyonun arkasına ilerledim "aşk olsun fırat abi ya. ver bir tanesini kardeşinin kaslı omuzlarına."

caka satarak söylediğim sözlere abim büyük bir kahkaha atmış ve ilk bulduğu halıyı sırtıma yerleştirmişti yavaşça. ama o kadar ağırdı ki ağzımdan bir "oha" nidasının çıkmasına engel olamadım.

abim bu halime katıla katıla gülerken ben zar zor halıyı içeri götürmüştüm. iki daireli yani iki katlı bir ev almıştık. üst daireyi tamamen tamir etmişti babam hiçbir eksik kalmamıştı ama alt daire de eksikler çoktu, orayı yavaş yavaş halledeceğim demişti.

halıyı babamlardan sonra gelen kuzenlerimden birine verip geri dışarı çıktım. tanımadığım adamlar abilerimle konuşuyorlardı, yanlarında ise iki kadın vardı. insanlara çok fazla bakamadığım için kamyona ilerlemiş arkadan hafif bir koliyi çekip almıştım.

o sırada abim "bu da en küçüğümüz devrim." dedi benden yaşca büyük bir abiye beni tanıtırken. adam gözleri kısılana dek gülümsemiş ve "memnun oldum, mahallemize hoşgeldiniz." demişti.

fazla samimiyete gerek olmadığını düşünerek çok küçük bir tebessüm edip "bende memnun oldum, hoşbulduk." dedim. tam arkamı dönecekken o abi yeniden konuşmuştu, bırakmıyordu be!

"bu da benim kardeşim aslı. aynı yaşta görünüyorsunuz, tanışın bi."

eliyle gösterdiği tarafa baktığımda az önceden beri burada olan ama gözlerimi çevirmeye utandığım kıza baktım. dümdüz bir ifade ile bana bakıyordu, kaşları çatık, kumrala yakın sarı saçları yukarıdan at kuyruğu yapılmıştı.

millet tekrar kendi arasında konuşmaya dönerken birkaç adım attım kıza. "merhaba" dedim, sesim beklediğimden daha utangaç çıktı.

o ise soğuk bir sesle "merhaba ve görüşürüz." dedi. yengesi olduğunu duyduğum kadın ona sinirle baksa da aslı daha fazla durmamış başka bir sokağa saparak gitmişti yanlarından. arkasından şaşkınlıkla bakarken yengesi elini koluma koydu "sen onun kusuruna bakma lütfen, bugün aile içi biraz olaylar yaşandı o yüzden böyle."

temastan nefret ederdim.

bir adım geri gidip kadının dokunuşundan kurtuldum ve zorla tebessüm ettim. "sorun değil, iyi günler."

cevabını dahi dinlemeden arkamı dönüp elimde ki koliyle eve girdim. hem sinirlenmiş hem şaşırmıştım. ilk günden çatmıştık resmen!

babamın bas bas adımı seslenmesiyle oflayarak dışarı çıktım. iki dakika bile duramamıştım içeride resmen. komşu olduğunu öğrendiğim adamlar hâlâ abimle konuşuyorlardı. babam ise kamyondan çıkartığı bir koliyi kollarıma bırakmakla meşguldü.

"oh be!" dedim sitemle "fırat abim sohbet ayağı işi kaynatsın, her işi zavallı devrim yapsın! terk ediyorum bu şehri, memlekete dönüyorum ben."

benim cümlelerim herkesi güldürürken abim yerinden atlayıp yanıma geldi ve beni kolları arasına aldı. o bana sarılınca ister istemez hemen gülümsedim, abimin kollarında huzur buluyordum.

"o zaman biz bu cimcimeyi daha fazla yormayalım." dedi abimle konuşan komşu abi. cimcime lakabı sinirimi bozsa da sustum. bakışlarımı büyük duran adamın yanında ki iki gence çevirdim.

biri telefonuna bakıyordu, biri ise bana.

kaşlarım çatılırken bakışlarımı kaçırdım hemen. hoşuma gitmemişti bu bakışlar. başımı kaldırıp tekrar oraya baktığımda hâlâ bana baktığını gördüm. bakışım onu güldürürken o da başını yere eğmişti.

kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. utançla abimin kolundan çıkıp elimde ki koliye koşarcasına eve girdim. niye öyle bakmıştı bu manyak bana?

bizimkiler beni görüpte iş vermesin diye hemen bahçeye kaçtım. aklıma takılan iki şey vardı birincisi; bu sarışın kız neden bu kadar sinirliydi bugün? ikincisi; bu çocuk neden bana öyle bakmıştı?

amaan diye geçirdim içimden, bir şeylere fazla anlam yüklemek delirtir insanı. seslerin kesildiğini anladığımda saklandığım yerden çıkmıştım. gittiklerini sanarak dışarı çıktığımda aslı ve yengesini gördüm.

o üç adam ters istikamete giderken aslı ve yengesi sanırım evlerine geçiyorlardı. aslı ile göz göze geldiğimizde salak gibi telaş yapıp hafifçe elimi sallamıştım. gözlerine bariz bir şaşkınlık yerleşirken o da tebessüm edip hafifçe elini sallamıştı.

o önüne dönüp yengesiyle beraber giderken ben bir anda tekleyen kalbime dokundum.

ne olmuştu bana birden bire?

"devrim! dikilme la orda gel kolileri taşı."

"geldim be yakışıklı bi dur be yakışıklı."

abime sataşa sataşa kamyonun önüne gittim ve düşünmeyi sonraya erteledim. kalbimin teklemesini ise bir rafa kaldırdım, hiç hayra alamet değildi çünkü.

...
gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmıştır. tıpa tıp aynı değil, hatta cinsiyet farkı bile var. bir erkek ve kız arasında geçen bir olayı gxg yapmak istedim ( o kiz benim bu arada)

neyse manavci cocuk seninle cok guzel bi hayatimiz olabilirdi ama ben bunu istemeyip olmayan kiz kardesinle ilgili gxg yaziyorum.

aa bu arada o basta devrime bakip gulumseyen cocuk bana bakip gulumseyen manavci cocuk. hala oyle bakiyor ama uzgnm cocuk, ben kendimden buyuk baskin kadinlari seviyorum 😔😔🙏🏻🙏🏻🙏🏻

yan komşu | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin