Mezarlık

154 27 29
                                    

Ben geldiiiiimmm 💞

Keyifler nasıl? Ben yavaş yavaş toparlanıyorum.

Bu bölümde eski dostlara uzaktan bir selam vereceğiz.

Bir önceki bölüme yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Oldukça motive ediciydi ve toparlanmama yardımcı oldular.

Şimdi lafı daha fazla uzatmadan sizi bölüme alalım.

Oylarınızı bekliyorum, mutlaka yorumlarda buluşalım.

İyi okumalarrrrr 🌞

Kulübeden ayrılıp, toprak yolu yürümeye başladığımda zihnim de aynı anda çalışmaya başlamıştı. Kafamın içinde öncelik listesini toparlamaya çalışıyordum ancak aklım az önce yaptığımız konuşmaya kayıyordu. Yerel halk arasında yayılan saçma sapan söylentiler neden bizi işleri yavaşlatmaya itmişti anlam veremiyordum. Birkaç hafta konuşulur, sonra unutulurdu zaten, aynı insanların ne kadar önemli olursa olsun unuttukları diğer konular gibi tarihe karışırdı. Konu ne olursa olsun yerel bir söylenti, Ülkünün durumu araştırmasını gerektirecek kadar önemli olamazdı.

Yürüyecek olduğum toprak yol bittiğinde şükreder gibi derin bir nefes aldım. Hava o kadar sıcaktı ki kısa süreli bir yürüyüş bile insanı delirtecek kadar bunaltıcı olabiliyordu ve ben ne yazık ki bugün baya yürüyecektim. Arabamı çalıştırır çalıştırmaz klimayı açtım ve geri geri giderek bozulmuş yoldan çıktım. Gideceğim yer, otelimin bulunduğu civara yakın olduğu için geldiğim yolu takip edecektim. Erkenden bu saçma sapan işi bitirip evime gitmek istiyordum ama yollar o kadar bozuktu ve tırlarda dar yolda o kadar sık yanımdan geçiyorlardı ki varacağım konuma tahmin ettiğimden daha geç vardım. Uzun süredir sınandığımı hissetsem de birkaç gündür canımı sıkan olaylarda ciddi bir artış meydana gelmişti, sabrım çok çabuk tükeniyordu. Havanın da bunda etkisi büyüktü, bunalmaktan ve oflayıp puflamaktan günler geçmiyordu sanki. Üstelik iki gün önce bulunduğum yere tekrar gönderilmiştim, benim burada olmam akıl kârı değildi. Alacağımız önlemlerden bahsettiğimiz bir toplantıdan sonra olay yerine dönmem bana göre tamamen saçmalıktı.

Aracımı park etmek için uzun bir süre ara sokaklarda dolaştım, caddeye uzak olsa da güç bela park yeri buldum. Dışarısı aşırı sıcak olduğu için her ne kadar arabamdan çıkmak istemesem de hızlıca üç beş kişiyle konuşup, evime dönmek istediğimden araç kapısını açıp dışarı çıktım. Hiç değilse arabamı gölgeye park etmiştim, ben döndüğümde cehennem ateşi tarafından
yakılmayacaktı.

Nereden başlayacağımı bilmenin verdiği öz güvenle sokağın köşesine doğru yürümeye başladım. Park yeri ararken iki kez önünden geçtiğim bakkal ve hemen yanındaki kahve iyi bir başlangıç olacaktı. Yürürken sıra dışı bir şey görebilmenin umuduyla etrafa bak baka ilerledim ama hiçbir şey yoktu. Öğle saatleri olduğu için dışarıdaki çocuk sayısı da azdı. Sıcakların kahvedeki insan sayısını etkilememesini umdum. Çok insan çok ve hızlı bilgi demekti, doğrulukları ise elbet tartışılırdı.

Köşeye vardığımda ilk dikkatimi çeken şey geçen geldiğimde kaldırıma atılan taburelerin bugün yerinde olmadığıydı. Bu biraz kötü olmuştu, işler benim için sıkıcı ve daha görünür bir hâle bürünüyordu. Daha tam olarak ne aradığımı bile bilmezken, boş atıp dolu tutmaya çalışacaktım. Bu beni oldukça geriyordu. Ülkü burada olsaydı bu işi hiç zorlanmadan yapardı, beni onun yerine göndermeleri ise tamamen işte gecikme yaptığım için verdikleri bir cezaydı. Bu cezayı umarım işleri daha kötü hâle getirmeden çeker ve kendi işime
dönerdim.

Kahveyi yanından geçerken olabildiğince dikkat çekmeden süzdüm, kapılar kapalıydı ancak içeride oturan insanlar vardı. Maalesef ki içeriye girmek zorunda kalacaktım ve bürünecek bir karakter seçmem gerekiyordu. Kendime biraz düşünme payı verebilmek için ilk olarak bakkala girdim. İçeride çalışan vantilatör yüzüme soğuk hava üfleyince, hissettiğim sıcaklıkla ister istemez derin bir oh çekmiştim. Kasadaki adam, benim tepkime gülünce yönümü ona çevirdim.

ATEŞKIRAN GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin