"Kendini unutup arkadaşının yarasını sardı."
❤️🩹
"Kağan dur oğlum!"
"Kağan düşeceksin!"
"Oğlum Umay'a su atma!"
"Kağan Yemeğini bitirir misin annecim?"
"Kağan lütfen ama!"
...
"Umay, sende Kağan'la oyna hadi."
"Oy benim minik prensesim, afferim sana."
"Umay kardeşin o kızım, ağlama bir şey olmaz."
"Afferim kızıma!"
Melike
Umay ve Kağan koşarlarken Umay yere düşünce endişeyle yanına gittim. Beni görünce kollarını bana uzatıp ağlamaya başladı. Düştüğünde kendisinin kalkmasını istediğim için yanında dizlerim üzerine çöktüm.
"Ağlama güzelim, bak hiç bir şey olmamış. Kendi ayakların üzerinde durabilirsin değil mi?"
Umay'ın ağlaması hafifleyince etrafa baktı, o sırada Kağan gelip ona elini uzattı ve kalkmasına yardımcı oldu. Gülümseyerek onları izledim. "Sen benim kardeşimsin Umay, düşersen beni çağır seni kaldırırım."
Şokla Kübra'ya baktım, o da aynı Şokla ağzını kapatmış bana bakıyordu. Biz nasıl çocuklar yetiştirmişiz daha bu yaştan.
Umay bana da elini uzattı "Hadi anne sende kalk, Kağan prensesler yerde oturmaz dedi." Umay'dan destek alır gibi kalktım ve Kübra'nın yanına oturdum.
"Olm bu ne Kağan bir yandan Umay bir yandan. Valla gurur duydum ikimizle."
Kübraların bahçesinde biz oturmuş çay içip tatlı yerken çocuklar da oyun oynuyordu. Kerem ve Berat malumunuz antrenmandalar. "Melom bu arada.. Kerem teklif hakkında ne düşünüyor? Yani gidecek misiniz?"
İçimi hüzün kapladı, Kerem aylardır anlaşmayı reddetse de teklif sunan takım peşini bırakmamış ve en sonunda yönetim belki de bunun en iyisi olacağına karar vermişti. Şimdi anlaşma sürüyordu ama kesin gidiyorduk.
"Biliyorsun, Kerem'e kalsa bütün kariyerini burada bitirir. Sanırım gerçekten gidiyorum." Kübra başını salladı. Bunu diyecek bir şey bulamadığında yapardı.
Derin bir nefes çektim içime, "Yks zamanını hatırladın mı?"
"Of evet, o zaman ki biz, yaşadığımız bunca şeyi hayal edebilir miydi?" Dedi. Güldüm "Etseydik de imkansız deyip geçiştirirdik."
"Düşünsene... ben Asker ya da polis özel harekat olsaydım, sende istediğin gibi uluslararası ilişkiler okusaydın... hayatımız nasıl olurdu?" Yere bakıp düşündüm dediği şeyi.
Derin devlet işleri ile ilgilenmek istemiştim her zaman, kendimi orada hayal ederdim. Bir diplomat ya da farklı bir şekilde. Yks sonucum yüksekti, istediğim her yer geliyordu tıp dışında. Uluslararası İlişkiler yazmak istesem de ailesel konulardan dolayı yazamadım ve Hemşirelik okudum. İçimde ukte kalmıştı ama, hani derler ya kalbimde bir yara izi diye. Ondan.
"Alo kanka? İsviçre'ye gideceğim bir toplantı için, sana da haber vereyim dedim. Daha 2 gün önce döndüm Almanya'dan ama Napalım? Bir diplomat kolay yetişmiyor." Elimde bir telefon varda onunla konuşuyormuş gibi yaptım. Gülüp o da aynı şekilde durdu.
"Kankam Diyarbakır'a göreve gidiyorum, ölüm var kalım var hakkını helal et. Ben şimdi yoldayım seni müsait olunca ararım. Şefim ya ben? Diğerlerine örnek olmam lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ula Nolayi Nolayi?
FanfictionSoyunma odasının koridorunda gördüğü şeyle şok oldu Kübra. "Melikem yapmaz dedim... Kerem imanlı dedim.." diye geçirdi içinden. Tam oradan uzaklaşmak için arkasını dönmüştü ki arkasında ki bedene çarpmasıyla başını kaldırdı. Daha kim olduğunu anlama...