Boşluk

3 1 0
                                    

"Mari! Göletin oradaya da bakalım!" Aubrey endişeli bir şekilde kıza seslendi ve gölete giden dubalı yolu işaret etti.

Evet, Sunny telefonlarına cevap vermezken Polly ise endişeden Aubrey'e Basil'ın eve gelmediğinden bahsetmişti. Harika, iki oğlan da kayıptı.

Kel ve Hero ise parkın köşelerinde, ağaç aralarına bakıyorlar ve adlarını sesleniyorlardı. Mari onları da çağırdı ve beraber gölete giden yolda yürümeye başladılar.

Hava kararmış ve soğuk esiyordu. Gökyüzünün yıldızları kara bulutlar ile kapanmışken Ay hala karanlık yüzünü gösteriyordu.

Aubrey önderliğinde dubaları aştılar ve göletin oraya vardılar. Tabiki gördükleri manzara hiç de iç açıcı değildi. Her biri şoka uğramıştı.

Basil'ın gözünden akan kanlar resmen bütün çevresine yayılmıştı. Kan kaybından ölmüş bile olabilirdi.

Sunny'nin ise burnu kanıyordu, alnı aldığı darbeden biraz zedelenmiş ve pul pul kanamıştı.

Hepsi bir anda birbirlerine baktılar. Gözlerinden korkuları okunabiliyordu. Rüzgar herkesin saçlarını dağıtırken Aubrey Basil'a doğru koştu.

"Basil!.." yanıan çömeldi ve direkt yüzüne baktı. Bu görüntünün zihninden silinmesi imkansızdı ardık, "HERO! ACİL GEL" Diye bağırdı korkmuşça.

Hero da hızla yanına geldi. Mari ve Kel ise Sunny'nin yanına gitmişlerdi.

"Ah bu hiç iyi değil..." Hero Basil'ın gözüne bakarken konuştu. Aubrey hızla ayağa kalktı ve cebinden telefonu çıkarip flaşını açtı.

Sarışının her yeri morlukla doluydu ve bütün çimler kırmızıya boyanmıştı. Süper.

"A-ambulansı aramalıyız... kan kurumuş gibi.. kan kaybından ölebilir... Aubrey, acilen ara..." bu sefer Hero oğlana doğru eğildi, parmaklarıyla nabzını ölçtü. Olması gerekene göre fazlasıya azdı çıkan değer.

Aubrey ise hızla flaşı kapatıp aramaya koyuldu. Adresi verdi.
"Birazdan burda olurlar.."

"Korkarım ki fazla zaman yok... içimizden birini kaybedebiliriz..."

"N-ne!? Hero ne diyorsun!?.. Hayır... şaka yapıyorsun..."

"Çok fazlasıyla kan kaybetmiş, nabızı da aşırı sakin..."

Mari ve Kel de Basil'ın durumuna baktılar, Kel'in ağzı açık kalmışken Mari'nin midesi bulanmıştı.

Daha sonrasındaki karanlığı kırmızı-mavi ışıklar aydınlattı. Ekipler geldi ve ikisi de ambulansa bindirildi, tabi sadece bir kişi yanlarına gidebilirdi. Bu da Aubrey oldu.

Mari ve Hero eve gitmek zorunda kaldılar, çünkü ne de olsa onlar da bir aileydi.

Kel ise durumu Sunny'nin annesine ve de Polly'e anlattı. Tabiki ikisi de kahrolmuştu fakat yapacak bir şey yoktu.

---

Saat gece 9 olmuştu. Aubrey hala hastanede, ikisinden birinin uyanmasını bekliyordu.

Küçük bir tabureye oturmuş, akan rimellerini silerken elindeki çiçeği gözü bandajlı Basil'ın yanındaki çekmeceye koydu.

Basil ve Sunny, ikisi de aynı hastane odasına alınmıştı. Yoğunluk olduğundan bu denli bir vaka için aynı odada tutmak sorun olmazdı.

Aubrey başını öne eğimiş, elleriyle oynuyordu. Dakikalar geçiyor, ikisinden de ses soluk çıkmıyordu. Doktor gelip uyanmadıklarını görünce geri gidiyordu.

SpmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin