13

22 9 6
                                    

ε🍒з

(🦊)

"jeongin?"

jisung'un geldiğini o benim burada olduğumu fark etmeden önce fark etmiştim aslında ama benim yanıma geleceğini düşünmemiştim.

ben burayı jisung sayesinde keşfetmiştim, o her ağladığında veya bir şey olduğunda buraya gelirdi yalnız kalmak için. nereden biliyorum diye sormayın.

dizlerime gömdüğüm başımı kaldırıp ona doğru çevirdim. yere çökmüş vaziyetteydim, o da hiç beklemeden yanıma çöktü ve benim gibi dizlerini kendisine çekti.

ben ses çıkarmayınca derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"istersen konuşuruz, istersen susarız, yalnız kalmak istersen de giderim."

kaşlarımı çatmış ona baktığımı yeni fark etmiştim. o da bir şeyleri merak ettiğimi fark etmiş olacak ki kıkırdadı.

"ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok." diyerek söze başlamıştı, "o gün basketbol maçında bir şeylerden şüphelenmeye başladım diyebiliriz sadece. sonra minho'nun evi ve sonra biraz önce olanlar."

birazcık ara verdikten sonra tekrar konuşmuştu.

"mutsuz olduğunu anlayabiliyorum. eskiden hyunjin'e bakarken gözlerinin içi parlardı ama şimdi öyle değil."

evet, haklıydı. biz bir oyunun içindeydik ve bunu tamamen hyunjin istemişti fakat o her ne kadar bilmese de ben hyunjin'den çok hoşlanıyordum. ilk tanıştığımız günden beri.

jisung'a anlatabilirdim, her şeyi söyleyebilirdim çünkü en yakın arkadaşlarına bile söylemeyeceğini biliyordum. nereden biliyordum bilmiyorum ama ona karşı içimde sebepsiz bir güven duygusu vardı.

ama hyunjin kızabilirdi.

"jisung ben hyunjin'den çok hoşlanıyorum."

anlatacaktım, her şeyi en başından anlatacaktım.

ben hyunjin'e hep kızıyordum, her ne kadar bunu ona göstermesem de, bir kere de o kızsın, umurumda değildi.

gülümseyerek bana bakmıştı. devam etmemi söylercesine bir bakış gönderdiğinde gözlerimi tavana çevirip biraz bekledim.

"ama o benden hoşlanmıyor."

kaşları çatılmıştı bu sefer, eminim sadece aramızda geçen bir kavga falan olduğunu düşünüyordu. benim anlatacaklarımı düşünmediğini şu anki tepkisinden anlamıştım.

küçük bir kahkaha kopardım, "biz sevgili değiliz, jisung."

"ne?"

şok içinde kalmış gibiydi. hem sinirden hem de onun bu tepkisinden gülmeye başladım. jisung cidden iyi bir dinleyiciydi. ısrarla sormak yerine benim anlatmamı beklemişti.

en sonunda içime derin bir nefes çektim çünkü o nefes bitene kadar hiç durmadan anlatmaya kararlıydım.

"nasıl tanıştık biliyor musun?" belki de buraları anlatmama gerek yoktu ama anlatmak istiyordum, "biz dokuzuncu sınıftayken ben her gün okulun arka sokağındaki bir kediye mama verip sevmeye giderdim. meğer hyunjin de gidiyormuş ama bir gün beni orada görünce durmuş. ben aslında onun her gün beni izlediğinden habersizdim. bir hafta falan geçmişti sonra bir anda yanıma geldi ve defterinden bir resim gösterdi. beni çizmişti jisung, inanabiliyor musun? ve o kadar güzel çizmişti ki ağzım açık bakakalmıştım sadece deftere o an."

cherry pancakes [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin