Dizlerinde küçülürken ağlamam duraksamıştı. Başımı kaldırıp yüzüne baktım Jimin'in. Onun da gözlerinde yaşlar vardı. Ellerim yanaklarına giderken sildim narince göz yaşlarını. Öylece bakıyordu gözlerimin içine. Ellerini yavaşça bana uzattığında gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Sen siyah saçlarımı severken tekrar ıslattığım dizlerine koydum başımı. Saatlerce burda, senin dizlerinin dibinde oturabilirdim.
'Başarmışsın'
Yıllar sonra ağzından çıkan ilk kelime bu olmuştu. Evet başarmıştım balım. Senin sayende olmuştu herşey. Bunlar, bu şirket bütün herşeyi senin için yapmıştım. Belki birgün görürde gelirsin diye. Ellerinden tuttum sıkıca, güven vermek istercesine..
"Başardık balım."
Ellerini ellerimden çekerken duygusuz bir surat aldı yüzü. Hızlıca gözlerini sildi.
'Deme.'
Anlamıyordum. Daha az önce dizlerinde ağlamıştım, saçlarımı okşamıştı. Niye şuan bu kadar duygusuzca konuşuyordu.
"Neyi balım? Yanlış bir şey mi söyledim?"
Kafasını iki yana sallarken ayağı kalktı.
'Balım deme, başardık deme. Benim yaptığım tek şey seni terk edip gitmekti. Şimdi bana böyle şevkatle yaklaşma. Hak etmiyorum Taehyung."
Kafamı iki yana salladım. Sonuna kadar hak ediyordu. Ben ona ilgi göstermezken, tek odağım işken o her zaman bana ilgi göstermeye çalışmıştı. Uygulama satılmadığı her seferde bana 'yapabilirsin aşkım' demişti. Şimdi hak etmediğini söyleyemezdi.
" Balım birlikte başardık. Beni bırakıp gittin çünkü benim suçumdu. Bana her zaman destek oldun. Seninle ilgilenmediğim zamanlarda bile. Kendine eziyet ettin bana yardımcı olmak için. O zamanlar ben hak etmiyordum senin sevgini. Şimdi ise herşeyi hak eden sensin. Lütfen böyle söyleme. Ayrıca sen beni bırakıp gitmeseydin belki başaramazdım balım. Bütün bunları senin için yaptım. Belki bir gün görürsün, duyarsın diye. Geldin balım."
Gözlerinden yaşlar yanaklarına doğru ilerlerken tıpkı eskisi gibi gözlerinden öpmek istedim onu. Bir daha hiç yanımdan ayrılmasın istedim. Ayaklarım yavaşçaona doğru ilerlerken sıkıca sardım kollarımı ona. Burnumu boyununa soktum. Derince içime çektim güzel kokusunu. O hıçkırıklarla göğsümde ağlarken gözlerimden yaşlar aktı tekrar. Boştaki ellerini sırtıma vururak ağlamasına devam etti.
'Neden T-taehyung? Neden bu kadar merhametlisin. Neden sinirlenmedin gittiğime. Neden bana bağırıp çağırmıyorsun. Neden git demiyorsun. Neden bu başarılarda gram hakkın yok demiyorsun Taehyung neden. Neden vazgeçmedin benden.. hıck"
Sinirini boşaltmasına izin verdim. Saçlarını sevdim dakikalarca. Öptüm, kokladım. Hıçkırıkları geçmiş, iç çekişlere döndüğünde yüzünü ellerimin arasına alıp alnından öptüm yavaşça. Dokunurken bile korkuyordum. O kadar narindi ki. Yanaklarını okşamaya başladım. Bana kızarmış gözlerle bakarken burnunun ucundan öptüm.
"Balım asla aklından öyle şeyler geçirme tamam mı? Senden nasıl vazgeçeyim ben. Ruh eşimsin sen benim. Buranın her zerresinde senin hakkın var bebeğim."
Tekrar alnını göğsüme dayamıştı. İçimde bitmek bilmeyen bir özlem vardı ona karşı. Koskoca 3 yıl ondan uzaktım. Onunla çok uzaklara kaçmak ve mutlu olmak istiyordum sadece. Birlikte ofisin benim için yapılmış oturma odasına geçmiştik. Buraya benden başkası giremiyordu o yüzden rahattım. Yumuşak bir koltuğa oturup onu yanıma çektim. Kafasını göğsüme dayayarak burnumu sarı saçlarının üstüne koydum.