Geçmişte kalan anılarımızı düşünüyorum bazen. Özlüyorum seni. Bana bıraktığın izleri. Evimde bıraktığın hiç geçmeyen papatya kokunu. Çok seversin papatyayı. Eskiden her gün erkenden kalkar evimizin karşısındaki çiçekçiden bir demet papatya alırdım. Taze papatya kokusu ile uyanmayı severdin. Baş ucuna koyardım sonra seni uyandırırdım. Kıyamazdım sana. O güzel kalbine, tenine bir zarar gelicek diye çok korkardım. Ama bilemezdim ki sana en büyük yarayı ben açacağımı...
⋆°。⋆⋆°。⋆
İkimizde aynı üniversitede okuyorduk. Hatta popüler çift gibi birşeydik. Her gün evinin önüne seni almaya gelirdim, ailenin kötü bakışlarına rağmen. Bizi kabullenmediklerini bilmemize rağmen severdik birbirimizi. Ben Bilgisayar mühendisliği bitirmiştim sende Hukuk'tan mezun olmuştun. Hemen evlenelim istedim. Bir yuvamız olsun içinde huzurla yaşayalım istedim. Ben çok çalışırdım senin için. Yaşlanana kadar bakardım sana. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdım. Ne kadar yorulursam yorulayım vazgeçmezdim senden. Vazgeçmedim...
Ailene söylediğinde 1 hafta görüşememiştik. Telefonunu almışlardı elinden. 1 hafta boyunca evinin önüne geldim. Camdan gördüm seni. Ne kadar o pis ellerini senin narin tenine sürselerde bana "ben iyiyim" diyordun. Gözlerini kısıp gülümsüyordun. Yalan söylüyordun. Sana vurmalarına rağmen bana yalan söylüyordun. Canın acıyordu ama yalan söylüyordun. Yemin ettim kendime seni o evden kurtaracak sana dünyaları verecektim. Gözlerinden mutluluk göz yaşı bile akmayacaktı. O sıralar staj paramı biriktirmiş tuttuğum 3+1 evin 4 aylık kirasını vermiştim. İş yerinde herkesten çok çalışıyor, her gün mesaiye kalıyordum. Maaşım artıyor ve evimizi düzüyordum. Senin en sevdiğin renklerle dizayn ettim her köşesini. Papatyalar aldım ve vazolara koydum senin için. Her iş çıkışı çok geçte olsa evinin önüne geliyor odanın yanındaki ağaçtan tırmanıyor camının önüne geliyordum. Ben gelene kadar uyanıktın. Beni bekliyordun her gece. Doya doya sarılıyordum sana, öpüyordum güzel dudaklarını. İyi geceler dedikten sonra gidiyordum evimize. Senin evden haberin yoktu tabiki. Süpriz yapıcaktım. Çok çalışarak evimizin her eksiğini tamamladım. Bir gün tekrar geç saatlerde işten çıktım. Evine geliyordum sana evimizin haberini verecektim. Yine ağaca çıktım ve camının önünde geldim. Camı tıklattım, her zamankinden biraz geçte olsa açtın camı. Güler yüzün solmuş, gözlerin dolu dolu bakıyordu bana. Yüzünün her tarafı kızarmış kaşın patlamıştı. Boğazında kızarıklıklar vardı. Hemen sarıldım sana. Omzumda sabaha kadar ağladın. O ağaçta bacaklarımın ve kollarımın ne kadar ağırdığını umursamadan sabah kadar okşadım başını. Göz yaşların omzunu her ısalttığında seni bu evden kurtaracağıma yemin ettim. Anlattım sana. Bir ev aldığımı. Gözlerinin içi parladı bunları duyunca. Sanki bir yol bulmuş gibi. Valizini hazırlamanı ve yarın akşam hazır olmanı istedim. Mutlulukla kafanı salladın. İyi geceler dedim sana. Her bir yaranın üstünü dikkatlice öptüm. O gün evinin hemen yanındaki parkta oturdum. Sabaha kadar orda bekledim. Uyku tutmadı , tenine gelecek başka bir zarardan korktum. Sabah tekrar işe gittim ama mesaiye kalmadım. Erkenden evine geldim. Tekrar o ağaca tırmandım. Camın önüne geldim. Camını tıklattım, açtın. Mutluyduk. Valizini bir iple aşağıya indirdik. Sonra seni camdan aldım. Gizlice kaçtık o evden. İlk yaptığımız şey yakın arkadaşımdan rica ettiğim bir nikahtı. Eğer olurda ailen şikâyet ederse seni benden koparmasınlar diye balım. Birlikte gidip yüzüklerimizi taktık seninle. Nikah işi bittiğinde seul'un tam ortasında olan evimize gitttik. Gözlerini kapadım evin önüne geldiğimizde. Kapının kilidini açtım seni dikkatlice içeri geçirdim. Gözlerini açtım. Çocuksu bir sevinçle etrafı inceledim sonra. Gözlerin doldu. Kendime söz vermiştim seni mutluluktan olsa da ağlatmayacaktım. Sarıldın bana, güzel sesin kulaklarıma ulaştı; "teşekkürler sevgilim". Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Göz yaşların daha yanaklarından almadan gözlerinden öptüm seni. Evi dolaştık sonra. Çok mutlu gözüküyordun. Bana yemek yaptın sonra, birlikte yedik. Televizyon izledik. Tam da yeni evli çiftler gibiydik. Kolumun altında başını göğsüme koymuş birlikte koltukta oturup film izliyorduk. İkimizinde yıllardır hayal ettiği anlardı bunlar. Sonra yatak odasına geçtik ve seni gece boyunca sevdim. Her noktanı öptüm. Yine göğsümde uyuya kaldın. Ellerimi ince beline sardım. Düşündüm sonra. Bu şeyler seni çok mutlu etmişlerdi. Daha çok çalışıcaktım bundan sonra. Seni daha çok mutlu etmek için. Güzel papatya kokunla huzurla uyudum.
Sabah olduğunda pazar olduğu için izin almıştım patrondan. Oda çok çalıştığım için izin vermişti. Sabah seni uyandırmadan duş aldım ve kahvaltı hazırladım. O kadar huzurlu hissediyordum ki. Odamıza geldim tekrar. Çekmecenin içinden sana aldığım telefonun kutusunu aldım. Güzelce paket yapmıştım. Telefonunu eski evinde bıraktığın için aklıma geldiği gibi sana telefon almak gelmişti aklıma. Biraz borca girsemde sana değerdi. Paketi kahvaltı masanın üstüne koydum sonra. Seni uyandırmak için geldim odamıza. Eğildim suratına burnunu, yanağını, dudağını, anlını heryerini öptüm. Huylanmış gibi gözlerini açtın sonra. Göz göze geldik ve gülümsedin kocaman. Gülüşünden öptüm sonra. Kucağıma aldım seni. Bir an şaşırsanda hemen kollarını boynuma doladın. Masaya geldiğimizde oturttum seni sandalyeye. Paketli kutuyu uzattım sonra. Kaşların havalandı. Anlamsızca baktın bana. Kutuyu açtın sonra. Telefon olduğunu görünce şaşırdın. Tebbesümle baktın bana. Sandalyeden kalkarak yanıma geldin. Kucağıma oturdum sarıldın boynuma. Bir kaç dakika sadece öyle kaldın. Sonra kucağımda bir bebekmişçesine seni besledim. Sende beni besledin. Bulaşıkları ben yıkamak istesemde sen de yardım etmek istedin. Ben sudan geçirirken sende makineye yerleştirdin. Bulaşıklar bittiğinde o küçük ellerin sudan dolayı biraz büzüşmüş sanki daha da küçülmüştü. Ellerimin arasına alarak defalarca öptüm ellerini. Sonra salona geçtik seninle. Bir işte çalışmak istediğini söyledin bana. Tamam dedim. Nasıl istersen. Hemen bilgisayardan iş ilanlarına baktık. Avukat olduğun için güzel bir iş bulmak zordu ama evimizin yakınında bir iş bulduk. Görüşmek için hazırlandık sonra. El ele çıktık evden. Görüşme için ofise geldiğimizde güzel bir üniversiteden mezun olduğun için seni işe alacaklarını ancak maaşını aldığın davalara göre artacağını söylediler. Tamam dedin. Yarın başlayacaktın işe. Eve ikimizde mutlulukla döndük. Seninle mutluydum ancak hayatımızda bazı pürüzler vardı.
Aldığım eşyaların ödeme günü gelmişti. Ancak tek bir kuruş param bile kalmamıştı. Alıcılar her gün telefonumu arıyordu ve ben açamıyordum. Daha çok çalışmak için tekrar mesaiye kalmaya başladım. Eve geç geliyordum ve sen uyumuş oluyordun. Bir uygulama geliştirmeye başladım. Bu uygulama eğer gelişirse ve satarsam para ihtiyacımız karşılanacaktı. Sana istediğin hayatı yaşatabilcektim. Sabah işe erkenden gidiyor, mesaiye kalıyor eve geldiğimde uyumayarak uygulamanın üstünde çalışıyordum. O zamanlar bu kadar çalıştığımın ve seni ihmal ettiğimi fark etmemiştim. Resmen işkolik olmuştum ve seninle ilgilenemiyordum. Kazndığım parayla borçların yarısını ödüyor yarısını da uygulamayı geliştirmek için harcıyordum. Gözüm seni görmüyor sadece iş yapıyordum. Bir gün çalıştığım para yetersiz kaldı. Borçlar katlanarak kapımıza dayandığında senin bir kenarda biriktirdiğin paranı kullanmak zorunda kaldık. Yemin etmiştim o paraya el sürmeyeceğime ama zor durumda kalmıştık. Biz o parayla dünya turuna çıkacaktık. Sen üzülmüştğn ancak borçların çoğu kapanmıştı. Bu seferde 4. Aymızı doldurduğunuz evin kirası zamlandığında iş boka batmıştı. Sen part time işlerde çalışmaya başlamıştın. Artık birbirimizi göremiyorduk bile. Aynı evin içinde yaşayan iki yabancı gibiydik...