Dakikalardır suskun suskun oturulmasının ardından San bir anda Jeongin'i kolundan tutup ayağa kaldırdı. "Hadi gidelim Jeongin."Minho ve Jisung aynı anda hızlıca ayağa kalktıklarında Minho öne atılıp Jeongin'i kendisine doğru çekti.
"Kes sesini San." dedi sinirini bozan adama doğru Minho. Jisung ise San'ın yanında cüce gibi durmasına rağmen onun elini Jeongin'in kolundan kurtarıp önüne geçti hemen. "Nereye gitmeyi düşünüyorsun?" diye meydan okudu alev saçan bakışlarıyla.
Hyunjin bir anda gerilen ortamda oturan tek kişi olma konumunu bozdu ve sevgilisinin yanına, karşı koltuğa ilerledi.
"Cidden San, ne yapmayı planlıyorsun?"
Şık takımının içinde git gide kasılan yapılı adam bu kadar sorgulanması ile sinirlice göz devirdi. "Zorla alıkoyuyorum sanki."
Minho ve Jisung aynı anda "Evet!" diye bağırmıştı bir anlık sinirle Jeongin onların sesinden yüzünü buruşturduğu sırada.
"Yo, Jeongin'in gayet rızası var gelmeye. Değil mi Jeongin?"
Bir anda üzerine dönen bakışlar ile boncuk boncuk terlediğini hisseden Jeongin onaylarcasına başını salladı. Doğruydu, San'ın yalan söylediği falan yoktu. Bütün bu insanları başına kendisi toplamıştı ve şimdi de onları oyalıyordu.
"Ya sen mal mısın be adam! Küçücük çocuk neden bir mafyaya kendi ayaklarıyla yürüyerek tıpış tıpış gitsin!"
Bir anda hiddetlenen kıvırcık saçlı sanki yeterli güçteymiş gibi San'a vurmaya başladığında Hyunjin zorlukla onun ellerini tuttu.
"Bırak sen de be!" diye onun elinden de kurtulan Jisung ikiliye olan öfkesini bir türlü içinde tutamıyordu. Sevgilisi şu an bu adamı hapislerde süründürmesi gerekirken hiçbir şey yapmıyordu, gerçek anlamda hiçbir şey.
Jeongin daha ikinci defa gördüğü bu adamın onun için neden bu kadar çabaladığını bile merak edecek zaman bırakmadan ve ortalığı daha da germeden San'a doğru adım attı Minho'nun sert tutuşundan kurtularak.
"San haklı. Kimse zorla alı koymuyor beni. Lütfen kavga etmeyin."
Jeongin'in davranışlarına karşı olan tahammülü son bulan Minho en azından öfkesi belki biraz olsun hafifler diye kendini San'a saldırırken buldu.
Ani yumruğu beklemeyen adam bir anda sendelediğinde anlık üstünlükle Minho onu yere sermişti. "Bırak peşimizi orospu çocuğu bırak!" yumrukları art arda sıralarken son yumrukta San onun elini avuç içi ile tutup öldürürcesine irislerine dikmişti gözlerini.
Yine de onun acısını anladığı ve çok da yakından tanıdık olduğu için hiç vurmadan kendini onun esaretinden kurtardı.
Hyunjin dilini dudaklarında gezdirip deminden beri tepkisiz kalmasına neden olan Jisung'un San'a olan dokunuşlarını kafasında ellinci kez çevirmeyi bırakıp def etti ikiliye yaklaşırken.
Yerden kalkan San'ı sertçe koltuğa itip tekrar oturmasını sağladı. "İnsan gibi açıkla olayları. Kimseyi mağdur etmeden."
Jeongin kaçak bakışlarla hemen yanında bitmiş olan Minho'nun ellerine bakıyor, dokunmamak için mücadele ediyordu kanayan parmak boğumlarına.
"Ne açıklayacağım, çekil önümden gideyim savcı."
"Hayır, gidemezsin." diye atıldı hemen Jisung. Bu işin peşini bırakmamaya kararlıydı.
San tüm planlarının suya düşme tehlikesi ile gerilen bedenini boynunu ovuşturarak rahatlatmaya çalıştı. Gerçekten baş belalarıyla doluydu etrafı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what a feeling • jeongho, hyunsung
Fanfictionbeni sar zaman, mekan değersiz ben seninsem geçer kaygım özleyen kalsın habersiz başkasından yok bir kaybım