Roseanne yetenekliydi. İyi çizim yapar, uzun ojeli tırnaklarıyla gitar çalar ve cennette gibi hissettirecek sesiyle eyes closed söylerdi. Halsey'yi severdi, G-eazy ise en büyük nefretiydi. Onunla him and i söyleyecek o oğlan kim merak etmekten kendi...
gece gece bolum yazma perileri geldi o yuzden tekrar hos geldiniz asklarım🙉☀️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𐦍
"Eğer seni sikmek istediğimi söylesem bu seni tatmin mi edecek? Öyleyse altımda olmanı isterdim roseanne."
Bunu dediği saniyeden itibaren dilim tutulmuş gibiydi. Cevap vermek istiyor ama böyle bir şeye ne tür bir cevap verilir bilemiyordum. Benimle dalga mı geçiyordu? Razıydım. Bu şeyi başlatan bensem en azından onun beni gördüğü küçük kız çocuğu gibi davranıp geri adım atamazdım.
"Evet, " Geçen dakikalar ardından aniden konuşmam onu şaşırtmış olacak ki gözleri saniyelik olarak ilgili gözlerimi buldu.
"tatmin olurum." Gözleri anlık olarak kırmızı rujlu aralık dudaklarıma kaydı. Dakikalardır bunu bekliyor gibiydim. Dudaklarıma bakması bir lütuftu.
"İleri gidiyorsun." Dudaklarımı susuzluğu gidermek için yaladım. Gerçi en iyi çözüm, karşımdaydı.
"Neden? Senin kızın olmak istiyorum." Duraksadı. Makineyi kullanmadığı eline aldı. Sabahtan beri tenime tam anlamıyla değmeyen ellerini kalbimin üzerine koydu. Elleri sıcaktı, çok sıcak. Birkaç saniye sonra parmakları göğüs aramdan sol mememe kaydı. Nefesimi tutmuş onu izliyordum. Yüzünde elle tutulur bir mimik yoktu ama şu an bu o kadar da umurumda değildi.
"Göründüğün kadar cesur değilsin." İçimde büyüyen ateş sanki bütün vücudumu sarıyordu. Ergenlik azgınlığı buysa o kadar da kötü değildi. Parmağı hâlâ meme ucumda duruyordu. Yaptığı o hafif baskı bacaklarımı birbirine bastırmama sebep oldu. Hiç bilmediğim bir yanım sadece kısacık sürede ortaya çıkıyordu.
"Göründüğümden daha cesur olabilirim, eğer istersen." Meme ucumdan çektiği parmağıyla beraber makineyi sol eline tekrar aldı ve çalıştırdı.
"Pişman olacağın şeyleri yapıyorsun." İşime devam ederken daha sert davranıyor gibi hissediyordum.
"18 yaşındayken ne kadar hatasızdın? Hatam olmanı istiyorum." Biliyordum, kısa süreli bir erkeğe bütün ilklerimi emanet etmeye çalışıyor olmam deli saçmasıydı ama bilirsiniz işte, 18 yaşındaydım? İlk defa bile isteye büyük şeylere sahip olmak istiyordum. Büyük hatalara ve belki daha da fazlasına.
"Eğer sana yapabileceğim şeyleri bilsen, arkana bakmadan kaçardın." Bunu derken iğne darbeleri daha hissedilir oldu. İşte bu yüzden ne demek istediğini anlıyordum.
"Yakalaman için arkamda iz bırakırdım." Dudakları yavaşça iki yana kıvrıldı. Hoşuna mı gitmişti yoksa alay mı ediyordu?
"Ağladığında peçete vermeyeceğim." Bu sefer ben gülümsedim.
"Neler yapabileceğini merak ediyorum." Dövmeyi bitirene kadar cevap vermedi. Ben de konuşmadım. Randevu saati aralığı belliydi ve bu şekilde biteceği için biraz kötü hissediyordum.
Sonunda biten dövmeyle beraber ellerini üzerimden çekti. Boşluk hissiyle beraber oturduğum koltuktan kalktım ve çaprazımdaki aynaya doğru ilerledim. Elleri düşündüğümden daha yetenekliydi. Her bir detayı o yaptığından mı bilmem çok hoşuma gitmişti.
Aynada kendini öylece hayranlıkla süzüyorken Jungkook ayaklanarak kapıya doğru ilerledi. Üzerindeki kilidi kendine doğru çevirerek aynadan onu izleyen benimle gözlerini buluştu.
"Ne yapıyorsun?" Bir an olsun gözlerini üzerimden çekmeden yürüdü yürüdü ve hemen arkamda adımlarını durdurdu.
"İstediğini." Ne demek istediğini anladığımda nefes alış-verişlerim aniden düzensizleşti. Onu kışkırtmıştım. Felix'e dediğim gibi iki kişi eve dönebilirdim.
Elleri belimi beni öldürmeye yetecek kadar uzun bir sürede sardı. Zayıf bedenimin ardındaki adam kocamandı. Nefesimi tutarak onu izledim. Artık hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu.
Belimden çekerek beni kendine bastırdı. Hissettiğim şişkinlikle gözlerim büyürken hırıltılı nefesi kulağıma doluyordu. Derince yutkundum. Dövmeci salonunda mı bunu yapacaktık? Yine de sustum ve devam etmesini bekledim.
Elleri henüz hassas olan göğüslerimi hafifçe sıktığında dayanamarak inledim. Bu daha da sert bir şekilde beni kendine bastırmasını sağladı. Ardından o da inledi.
Vücudumu saran kolları biraz gevşeyerek şortumun düğmesinin üzerinde durdu. Ses çıkarmayarak açmasını bekledim.
Bir süre aynadan birbirimize baktıktan sonra düğmeyi yavaşça açtı. Şort bacaklarımdan kayıp ayaklarımın dibine düştüğünde elleri sonraki rotası külodumu buldu. Onay beklercesine bakan gözlerine onaylar ifadeyle baktım.
Külodumun içinden sızan parmakları kasılmama sebebiyet verdi. Gözlerimi yumarak, gerginliğimin verdiği refleksle bacaklarımı sıkıca birbirine yasladım. Şaşıran gözlerini gözlerimi açtığım saniyede bulduğumda parmakları daha yasak bölgelere ilerledi. Nefessiz kalmaktan ölecektim. İlk deneyimler her daim bacak titretirdi dediklerinde böyle olacağını bilmeliydim
Islanmış vajinamın üstünde hareket eden parmakları davetiye bekler gibi deliğimin üzerinde durdu. Daha önce sadece bir parmağımı merak ettiğimden içime yollasam da daha fazlası olmamıştı.
"Hazır mısın?" Boynumu geriye atarak omzuna yasladığım da cevabı verdiğimi düşünüyordum. Anlamış olacak ki bir parmağını aniden içime soktu. Derince inlediğimde o da inledi. Erkeksi sesi daha fazlasını istememe sebep oluyordu.
İkinci parmağını da içime yolladığında çığlık atmamak için kendimi sıkmıştım. Ayak uçlarıma yükselmiş, Jungkook'un derinlerime ulaşmasını beklerken yavaş olması beni çıldırtıyordu.
İçimde hareket eden parmakları duraksamış, ardından da karnımın üzerinde düz bir çizgi çizerek ıslaklığımı hissetmemi sağlamıştı.
Bacaklarım tir tir titriyordu, çok heyecanlıydım. Bunu anlayan Jungkook beni koltuğa doğru yürüyerek tekrar oturmamı sağlamıştı.
Üsten bana bakarken elleri kemerine giderek pantolonunu açmasını sağladı. Sonra gözlerimin içine bakarak pantalonu indirdi. Bakışlarımı istemsizce ondan çekip ağzımın hemen üstünde duran penisine yönlendirdim. Boxerını daha indirmemiş olsada büyüklüğü yüzünden hem korkmuş hem de heyecanlanmıştım. Kalbim patlayacak gibiydi.
